Kızıl Renk Üreme Sistemini Uyarır. 6

Kızıl Renk Üreme Sistemini Uyarır. 6
Erkek üreme hücresi sperm, dişi üreme hücresi yumurta adını alır. Dişi Üreme Hücresi (Yumurta): Yumurta hücresi büyük ve hareketsizdir. Bol miktarda besin maddesi içerir ve sitoplazması çoktur. Kamçısı yoktur. Yumurtalar spermlere göre daha az sayıda üretilir. Erkek Üreme Hücresi (Sperm ): Sperm hücreleri yumurta hücresine göre çok küçüktür. Sitoplazmaları azdır.

Kamçıları vardır ve kamçılarıyla hareket ederler. Baş, orta kısım ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan oluşur. Kuyruk kısmı sayesinde hareket edebilir. İnsanda üreme sisteminin temel görevi aynı olmakla birlikte, erkek ve dişi bireylerin üreme sisteminin yapılarında bazı farklılıklar vardır. Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Heyecan ve duygu aralığını etkinleştirir, afrodizyak etkisi vardır. Meridyenlerimiz bu Çi’yi yönlendirebilirler. Sonuç olarak akupunktur noktaları enerji ve ışık bent kapakları olarak işlev görürler. Işık, vücuda, diğer yolların yanı sıra, akupunktur noktalarından girer ve organizmayı yine onlar aracılığıyla terk edebilir. Ayrıca köreltilse bile, bireyin beden sağlığını etkilemeyen tek sistemimizdir. Dişi Üreme Organının Yapısı Dişi üreme organı, bir çift yumurtalık, yumurta kanalı, döl yatağı (rahim = uterus), vajina olmak üzere dört kısımdan oluşur.Canlıların soylarını sürdürebilmek için, kendilerine benzer yeni canlılar oluşturmalarına üreme denir. Tüm canlılar üreme yeteneğine sahiptir. Bir canlının üreyebilmesi için kalıtsal maddesini, yavruya aktarması gerekir. Eşeyli (erkek ve dişi bireylerle) üreyen canlılarda kalıtsal maddeler üreme hücreleriyle aktarılır. Üreme hücrelerine gamet denir.
1-Yumurtalık (ovaryum): Bir dişinin kasıklarında, biri sağda, diğeri solda olmak üzere iki tane yumurtalık vardır. Yumurtalıklarda, ergenlik çağından itibaren belli bir yaşa kadar, hipofiz bezinin salgıladığı hormonun etkisiyle, ortalama 28 günde bir adet yumurta hücresi üretilir. Ayrıca eşey hormonu salgılarlar.
2- Yumurtalık Kanalı: Yumurtalıkları döl yatağına (rahim) bağlayan kanaldır. Yumurtalıkta üretilen yumurta, fallop tüpleriyle alınıp, yumurtalık kanalından geçerek döl yatağına iletilir. Yumurtanın yaklaşık birkaç günlük ömrü yumurtalık kanalında geçer. Bu esnada, yumurta, bir sperm hücresiyle birleşirse, döllenme gerçekleşir ve zigot oluşur, zigot bölünerek çoğalır. Yani yumurta hücresi, kanaldan rahme, döllenmiş olarak geçer.
3- Döl Yatağı (Rahim = Uterus): Kalın çeperli, düz kaslardan oluşan rahim, döllenmiş yumurtanın anne karnında tutunup geliştiği yerdir. Rahimde hücre bölünmesi sürer ve embriyo (canlı taslağı) oluşur. Embriyo gelişerek yavruyu oluşturur. Buraya gelen yumurta döllenmemişse, bozulan yumurta hücresi ve rahimde oluşturulan doku, vajinadan kanama şeklinde dışarı atılır. Bu duruma adet kanaması (mensturasyon) denir. Bu olay 28 günde bir tekrarlanır.
4- Vajina: Döl yatağından sonra gelir ve spermlerin döl yatağına kadar ilerlemesini sağlayan tüp şeklinde yapısı vardır. Üreme sisteminin dışarı açılan kısmıdır. Spermin giriş yaptığı, döllenmemiş yumurta hücresinin ve bebeğin dışarı atıldığı yerdir.. Dişilerde, erkeklerin aksine, üreme açıklığı ve idrarın dışarı atıldığı açıklık farklıdır. Yani idrar vajinadan atılmaz. Erkeklerde sperm üretimi ölünceye dek sürerken, dişilerde yumurta üretimi yaklaşık 50 yaşından sonra biter. Bu döneme menopoz denir. Erkek Üreme Organının Yapısı Erkek üreme sistemi, testisler (er bezleri ), sperm kanalı, seminal kesecikler (yardımcı bezler) ve penisten oluşur.
1- Testisler: Bir çift olup, testis torbası içine yerleşmişlerdir. Ergin erkeklerde sperm üretimi testislerde gerçekleşir. Vücut sıcaklığı, spermin gelişmesi için çok yüksektir. Bu yüzden testisler vücudun dışında bulunur. Testislerde üretilen spermler, döllenme ve hareket yeteneğinden yoksundur. Spermler bu özelliği epididimis denilen kanalda kazanırlar. Testisler, ayrıca, eşey hormonu da salgılarlar.
2- Sperm Kanalı: Spermler, sperm kanalında depolanır. Sperm kanalı, karın boşluğundan geçerek prostat bezine gelir. Burada, sperm kanalı ile idrar kanalı birleşir. Penis içinden geçerek, ortak bir kanalla dışarı açılırlar.
3- Seminal Kesecikler: Prostat ve cowper bezlerinden oluşur. Bunlar seminal sıvı salgılarlar. Seminal sıvı, spermlerin taşınmasını ve dişi üreme sisteminde kaldıkları kısa bir süre için beslenmelerini ve korunmalarını sağlar.
4- Penis: Spermler seminal sıvı ile karışarak, penis içindeki kanaldan dışarı atılır.
Döllenme Ve Döllenmiş Yumurtanın Oluşumu Eşey hücreleri tek başına yeni bir canlı oluşturamaz. Çünkü yumurta ve sperm hücreleri diğer vücut hücrelerinin yarısı kadar kalıtsal malzeme taşır. Bu nedenle iki yarımın bir araya gelmesi gerekir. İnsanda bu olay dişi üreme sisteminde gerçekleşir. Olgunlaşan yumurta hücresi, yumurta kanalında ilerlerken spermlerle karşılaşırsa, spermlerden yalnızca bir tanesi yumurtanın hücre zarından içeri girer. Bu andan sonra diğer spermlerin girişi engellenir. İşte, yumurtanın spermle birleşerek, çekirdeklerinin kaynaşmasına döllenme denir. Bu aşamadan sonra artık yumurta ve spermden söz edilmez. Ortaya çıkan hücre, vücut hücreleriyle aynı miktarda kalıtsal malzeme taşır. Bu özel hücre bebeğin özel hücresidir ve döllenmiş yumurta (zigot) adını alır. Zigot, çok hızlı bir bölünme evresine girer ve yeni hücreler oluşturmaya başlar. Bu ilk hücreler vücuttaki tüm dokuları oluşturacak olan kök hücrelerdir.

Rus bilim adamları uzay yolcularının psikolojik durumlarını değiştirmek için tasarlanan bir dizi renkli lensler geliştirerek bu lensleri kullanan uzay yolculanmn daha uzun süreli çalışabildiklerini, daha iyi konsantre olabildiklerini ve daha az sayıda hata yaptıklarını tespit etmişlerdir. 17 Özetle, binlerce yıldır başarıyla kullamlan sanat terapisi son zamanlarda tekrar ilgi odağı olmuştur.Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Sanat terapisi özellikle sağlık alanında alternatif tedavi yöntemi olarak gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Hindistan doğumlu Dinshah Ghadiali, 12 RenkliÜreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Kromoterapi Sistemini (numarasız olan Akupunkturla daha az ilgiliydi; “Işık ve Rengin İlkeleri”konusunda daha çok Dr. Edwin D. Babbit’ten etkilenmişti ve farklı hastalıklar için sayısız renk ışık ışınlama tedavi programları geliştirdi. Renk tedavisi hakkında çok şey bilmek zorunda olmadan da şunu biliriz:Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Kırmızının uyarıcı (güçlendirici) etkisi vardır, Mavi ise sakinleştirir (yatıştırır). Uyumun ve Dinshah Ghadiali’ye göre “psişik dengenin”rengi olan yeşilleyse neredeyse yanlış hiçbir şey yapamayız: Yeşilin dengeleyici etkisi vardır. Renk Meridyen Tedavisi Christel Heidemann’ın Renk Meridyen Tedavisi de oldukça etkilidir. Bu tedavi, her bir meridyeni test bulgularına göre bir renkle sınıflandırır. Bir fizyoterapist olarak bağ dokuları hakkında çok şey biliyordu.
Ana meridyenlerin cildin bağ dokularının altında ilerlediği ve “patolojik”akupunktur noktalarının bağ dokularında “şişme”veya “sertleşme”şeklinde tezahür ettikleri bilgisine dayanarak, “doğru”rengin bağ dokularına ve denk gelen meridyeni ahenkleştirdiğini, “yanlış”renkleri ise semptomların güçlenmesine neden olduğunu ortaya çıkardı.Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Heidemann, önce on iki ana meridyeni Itten’e göre 12 rakamlı renk çemberinde sınıflandırdı, daha sonra renkleri Çin Meridyen saatinde gösterdi. Böylece ortaya, Renk Tedavisine başlayanların güvenle kullanabileceği Renk Meridyen Sistemi çıktı. Gün Ortası-Gece Yarısı Kuralı çerçevesinde her bir meridyen bir aktivasyon rengine sahiptir ve uygun yatıştırıcı veya sakinleştirici rengi alır-ve örneğin, Kalp Meridyenine atfedilen sarıdır, beklendiği gibi kırmızı değil (Ateş Elementi). Bunlar, güneş ışığıyla olan ilişkilerinden (öğle 12’de güneş en tepe konumundadır ve en parlak halindedir: açık sarı) ve güneşin günün seyri içindeki ışık koşullarının sonucudur.Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Aktivasyon renklerini meridyenlerin güçlendirme noktalarına, sakinleştirici renkleriyse yatıştırma noktalarına uygulamak kullanışlı ve yararlıdır, elbette bilinen kurala uygun olarak: “güçlendirmek, yatıştırmaktan iyidir. “ Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Çin enerji öğretilerine kısmen aykırı duruyor. O, spritüal-bilimsel gözlemlerine [beşeri bilimler alanında] dayanarak Ağaç ve Su elementlerini birbiriyle değiştirdi. Sonuç olarak Karaciğer ve Safra Kesesi organlarını Su Elementinde, Böbrek ve İdrar Torbasını ise Ağaç Elementinde sınıflandırdı. Bu nedenle tedavi noktaları TCM sonuçlarından ayrılır. Ne var ki, benim deneyimim, Heidemann’ın sınıflandırdığı renklerin de TCM’de olduğu gibi geleneksel güçlendirme ve yatıştırma noktaları üzerinde etkili olduğu yönündedir. Enerji Sistemlerinin Renk ile Dengelenmesi İlk adım her zaman en zorudur.
Bu nedenle derslerimde kolay öğrenilebilir renk kavramlarını iletmeye çalışırım.Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Rezonans, her zaman çok güzeldir. Işık ve rengin çalışmak için en kolay biçimi, Çakraların ışın yayımıdır. Gizli enerji merkezleri olarak Çakralar, çevreden enerji ve renk “salınımlarını”alabilir ve geri verebilirler.Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk Her bir Çakra, vücudun bir bölgesiyle, organıyla, sinir ağlarıyla, hormon bezleriyle ve duygusal-ruhsal yaşam temalarıyla yakın ilişki içindedir. sarı renk, gün ortasını ve güneşin en tepe konumunu temsil eder. Işık-biyolojik bakış açısına göre, böylece, güneş ışığının mavi ışık kısmı, en yüksek düzeyini öğle vaktinde bulur. Bu bizi gün boyunca uyanık ve zinde tutar, gece sağlıklı bir uyku uyumamızı sağlar. Renkler her zaman işe yarıyor! Işık ve renkler dalga boyları ve frekanslarına göre tanımlanır, ancak bugünkü olanaklarla henüz tam anlamıyla fark edemediğimiz birçok başka renk niteliği [bile] her renkte bir yankı uyandırıyor.Üreme sistemini uyaran Kromoterapi kızıl renk bana göre, vücut, bir rengin farklı niteliklerinden hangisinin o an kendisi için en yararlı olduğunu seçebilecek yetenektedir. Benim önerim: Yeni başlayan biri olarak, başlangıçta sistem içinde kalın. Daha sonra, farklı öğretmenlerin çeşitli renk tedavi sistemleri çok iyi bir şekilde kombine edilebilir. Basit bir Işın Yayım Tedavisi Lambası Kurmak için Talimatlar Aksesuarlar:
1 Flaş lambası (örneğin Mini MagLite AA tipi)
1 Mini MagLite aksesuar seti
7 PAR 30 renk geçirgenleri/filtreler (Çakra renklerinde, metne bakınız, Ebay’den bulunabilir)
1 Motif zımba, çember çapı 2,2 cm (örneğin Efca, el sanatları malzemesi)
2 Pil
Renk geçirgenlerini motif zımba ile zımbalayın. Renk filtresini flaş lambasının ışık boşaltma konumu üzerine yerleştirin, filtreyi, aksesuar setindeki şeffaf plastik diskle kapatın ve bağlantı için esnek halkayı (aksesuar setinden) takın. Hazır! Size tanıtmak istediğim bir başka ışın yayım tedavi konsepti de belirli akupunktur noktaları üzerinde basit Renk-Enerji Dengesidir

Görünmez bir el sanki güneşi düştüğü kuyudan çıkarmaya çalışır. Altın küre, milim milim yukarı taşınır. Son bir gayretle dağların arasından kurtulur ve göğe asılı kalır? Güneş seyircileri? arkalarını ona hemen döner. Dağdan inmeye dururlar. Bir kısmı heykellerle fotoğraf çektirme yarışına düşer. Kuşların bu doğuşa nasıl eşlik ettiğini duymazlar bile. Tabii ilk ışıklarla birlikte Toroslar’ın geceliklerini çıkartıp günlük giysilerini nasıl giyindiklerini de göremezler. Öndeki sıra dağların elbisesinin yeşil, kahve ve bej , arkadakilerin ise gri, mor ve lacivert olduğunu da. Kalabalığın mevzilendiği platformdan uzakta, kayaların arasında, yalnızlıklarını koruyan bir köşe bulup, güneşi sükunet, hayranlık ve saygıyla seyredenler de vardır tabii . Onlar dinlerken yaşadıkları anın ihtişamını sanki kuşanmış gibidirler. Coşku, dillerine şiir olarak vurur. İçinde güneş geçen bütün şiirler birer çiğ damlası gibi heykellerin üstüne düşer . Güneşe bir süre çıplak gözle bakabilmek, içindeki ışık şelaleriyle yıkanmak müthiştir. Sürekli bakınca güneşe, içinden bir sürü başka güneşler doğuyordur sanki. Güneş biraz yükselince dağın batı terasına doğru yönelir, tam o sırada insan, en az güneşin doğuşu kadar etkileyen başka bir manzara ile karşılaşır. Güneşin ışıkları, dağın gölgesini ovaya düşürmüştür şimdi. Nemrut’un sivri zirvesi 30-40 km’lik bir mesafeye, dev bir üçgen halinde yayılmıştır .
Soğuk hâlâ titretir. Ben battaniyelerine sıkı sıkı bürünmüş insanları izlerken, güneşin çıplak heykelleri bir battaniye gibi sarıp, Siz de üşüdünüz mü? diye sorduğunu, onların tahrip olmuş bedenlerini teselli ettiğini hayal ettim. Oysa şiirselliğin bu kadarı akla zarardır. Meğer güneş, dünyanın 8’inci harikası olarak nitelenen ve UNESCO tarafından da dünya kültür mirası listesine alınan bu heykellerin düşmanlarından biriymiş. Güneşin, rüzgarla işbirlikçiliği; heykelleri tahrip ediyormuş. Yağmur ve kar suyunun etkisiyle su alan heykeller gündüz deli gibi yanmaya, geceleri çılgın gibi titremeye dayanamıyor, genleşip patlıyormuş. Böyle giderse birkaç yıl sonra toz-toprak olup bitecekmiş . Kuşku ve umut arasında sallanan kalbimi Kahta’da bıraktım. Ve anladım: Güneş, Nemrut’a çıkan herkesi kendine gebe bırakıyordu. Var olduğundan beri doğmayı hiç aksatmayan güneşe, bir güneş doğurmak bizim de boynumuzun borcuydu.
İnsanı renklerle yudumlamak Güneşin rengarenk olan doğumunu cümleleri ile içimize sindirdikten sonra, şimdi de maviliklere doğru bir göz gezdirelim isterseniz. Okyanuslar ve denizler hep mavi mavi masmavidirler. Önce cam gibi parlak, berrak, temiz bir mavi. Derinlik arttıkça koyu mavi ve en derin olan yerlerde, yani ışığın bile girmek için okyanustan izin almasının gerektiği yerlerde ise, alabildiğine gizemli ve belki de ürkütücü olan mavinin siyahlığı, masmavi bir siyahlık yada koyu lacivertlik söz konusudur. Aynen camın beyaz olmasına karşın, üst üste koyulan beyaz camların sonradan yeşile çevrilmesi ve arkasını göstermeyen ve görüntüyü yansıtan bir ayna parlaklığı biçimine dönüşmesinde olduğu gibi. Aslında yeşil ve mavi renkler, suyun serinliği ile gök yüzünün derinliğini bize telkin etmektedirler. Bu nedenle huzur ve rahatlık hissi veren bu renkler, eşyaları olduklarından küçük ve uzak gösterirler. Mavi ve yeşilin koyulaşması ise; ürkütücü derinliğe, büyüklüğe ve belki de korkudan / endişeden doğacak olan sıkıcılığa da kapı açabilir zaman zaman.
Dağları boyayan ressam, genellikle kahverengi ile özdeşleştirir o yükseklikleri? Dağ ne kadar yüksek olursa olsun yol onun üzerinde geçer? diyen Yunus Emre de; belki, uzun ince bir uğraş? sonucu kolaylıkla kahverenginin üzerinden aşacakların öğretmenler olduğunu ifade etmektedir. Toprak da kahverengi ile ifade edilir hep. Orta Doğu ülkelerinde toprak gibi sessiz ve örtücü olan insanlara Toprağın babası? anlamında Ebu Turap? derler!. . Kahverengi toprak değil midir bütün kirlerimizi örten, ölülerimizi sarıp sarmalayan ve içine alan sonsuza dek. Yediklerimizin yetiştirilme merkezi de topraktır her zaman? Gözünü toprak doyursun? demez miyiz kızdığımız aç gözlülere Kan kırmızı diye satılır karpuz ve domates pazarlarda. Hem de her domates satıcısının, pazar yerindeki tentesinin genellikle kırmızı olması ile tam da bir uyum içinde.
Kanımızca, renkler hiçbir şekilde bireyi ikincil derecede bırakacak kuvvette olmamalıdır. Renkler kişinin cilt rengine, vücut yapısına, kişiliğine ve kendi özelliklerine göre seçilmelidir. Elbette bu seçim yapılırken güzel olan taraflar ortaya çıkarılmalı, buna karşılık aksaklık gibi algılanabilecek olan noktalar da renk oyunları ile gizlenmelidir. Parlak olan renkler resmi olmayan partiler ve spor kıyafetler için uygunken; yumuşak, koyu ve mat renklerin ise resmiyet hissi uyandırdığı bilinmelidir. Yolculuk sırasında, sokaklarda salaş bir şekilde dolaşırken veya polisin bir kişiyi sivil olarak takip ettiği durumlarda; elden geldiğince az dikkat çeken ve yumuşak renklerle uyum sağlamış bir kıyafetin seçilmesinde sayısız yararlar vardır. Renkler her zaman kişiliği tamamlamaktadır / tamamlamalıdır. Bir kişi hakkında değerlendirme yaparken, onun kullandığı renkleri gözlemleyerek genellikle doğru bir fikir sahibi olabiliriz. Dinamik, canlı bir kimse, canlı ve parlak kontraslarla kendini ortaya koyarken, daha az canlı olanlar ise yumuşak renklerle uyuşurlar.
Yukarıdaki bu genel değerlendirmelerimizden sonra, şimdi de polisin amir ve memurlarının, daha etkin bir iletişim kurmaları bağlamında, her rengi ayrı ayrı ve biraz daha derinlemesine incelemeye çalışalım. Kanımızca, polisin etkin iletişiminde, kurulan ilişkilerden her zaman haklı çıkması yada haklı olması başlı başına nihai bir amaç değildir. Aksine polisin her iletişiminde ve kurduğu ilişkilerinde mutlu olunması ve istenilen sonuca kavuşulmasına çalışması, gerçekten de en önemli bir anahtar unsurdur ki, renklerin dili de bu anlamda katalizör görevi gören bir olgudur.
Şimdi bu makaleyi okuyan herkes bir an için kendisini bir holding sahibi olarak düşünsün ve kendi şirketine bir güvenlik müdürü alacak olsun. Gazetelere bu konuyla ilgili günlerce verilen ilanlardan sonra, başvuru yapmış kişilerle bire bir yapılan görüşmelerde şu masum soruyu yöneltiliyor olsun; . Sizin CV? nizi inceledik. Gerçekten de başarılı bir insansınız. Sizi güvenlik müdürü olarak şirketimizde görmek isteriz. İlk planda da 5000 dolar bir aylık vereceğiz. Ayrıca size bir de 2000 model BMW araba vermeyi düşünüyoruz. Bu makam arabası şeklinde değil de, sizin kendinizin süreceği, sürekli sizde kalacak olan ve fakat bütün masraflarının şirketçe karşılanacağı bir araç olacak. Acaba ne renk bir araba isteriniz? . Oldukça masum bir şekilde sorulmuş olan bu soru, aslında soruyu yanıtlayacak olan kişinin karakter tahlilinin yapılmasına aracılık edecek olan, profesyonelce hazırlanmış bir (puşt) sorudur. Ve verilecek her yanıta göre, farklı farklı değerlendirmelerin yapılması söz konusu olur denilebilir dedikten sonra şimdi de gelin renkleri tek tek incelemeye başlayalım.

Ekranda gördüklerimizin renkleri & kıyafetleri Tüm dünyada sanatçılardan politikacılara kadar pek çok meslek grubunda çalışanların profesyonel anlamda imaj danışmanları? ndan yardım aldıkları bir iletişim çağında yaşamaktayız. Görüntü, sözlü-sözsüz iletişim, protokol kuralları ve bunların püf noktaları ile ilgili konularda uzmanlaşan ve renklerle dans ederek, en uyumlu / en verimli ortamı sağlayacak şekilde bunlarla oynayabilen kişilere imaj danışmanı denilmektedir ki kanımızca her polis amiri de bir anlamda imaj danışmanıdır / olmalıdır. Böylesi bir imaj danışmanın yardımları ile yapılacak olan bir renk analizi sonrasında, ele alınan kişinin giyim ve makyajı konusunda o bireyin kişiliğine en uygun olan bir tarzın yaratılması söz konusu olmaktadır ki böylesi bir çalışmanın üzerinde gerçekleştirildiği kişiler, hem kendilerini çok daha profesyonel hissetmekte, hem de kendi kendilerine daha da fazla güven duymaya başlamaktadırlar.
Giyim danışmanı Ferruh Karakaşlı: . İmaj yansıtmak istediğimiz görüntüyken, stil kendimize özgü tarzımız, moda da sürekli yenilenen trend ve akımlardır. Stil modanın ötesinde bir kavram. Moda bu anı yansıtıyor, stil ise daha kalıcı bir özellik taşıyor. İmaj ise yenilenebilen ve değiştirilebilen dış görünüm ve bize ait olan özelliklerin bütünüdür? değerlendirmesini yapar. İmaj bu anlamda, duruşumuz, davranışımız, konulara olan yaklaşımımız, dış görünüşümüz, önceliklerimiz, bir anlamda dışarıya yansıttığımız bir görüntü bir resimdir diyebiliriz. Kesinlikle imajın içinde giyimin ve renklerin de önemli bir rolü vardır ve bu anlamda iyi bir izlenim için ikinci bir şansımız yoktur? değerlendirmesini de hak vermemiz gerekir.
Koyu renkler biçiminde üst başlık altında toplayabileceğimiz lacivert, siyah, bordo, koyu gri gibi renkleri daha çok politikacılar, bankacılar ve avukatlar giyimlerinde seçmektedirler. Bu renkler genellikle, başarı, güven, otorite, ciddiyet ve iş bitiriciliği simgelemektedir. Midium tondaki renkler olarak adlandıracağımız mavi, yeşil ve kahverengi gibi renkler eğitimciler ve hastane personeli tarafından kullanılır. Yaklaşılabilir, arkadaş-dost canlısı, sevecen görünümlü olmak amacıyla bu renkler giyilebilir.
Nötr renkler olarak adlandırılan bej, haki ve hardal renkler ise çok fazla fikir beyan etmekten hoşlanmayan ve birazda tutucu olanların kullandıkları renklerdir. Pastel renkler (uçuk pembe, uçuk sarı, uçuk mavi gibi renkler) sadeliği, gençliği ve masumiyeti simgelemektedir. Canlı ve parlak renkler olan portakal, çingene pembesi, kırmızı gibi renkler ise, dinamizmi, yüksek enerjiyi, zaman zamanda agresifliği ve seksüelliği simgelemektedir.
Amerika ve İngiltere de yapılan araştırmaların sonuçlarına göre, lüks bir takım elbise giyerek işlek bir caddede karşıdan karşıya geçen kişiye insanlar yol vermekte ve onun yolunu kesmezlerken, ayni kişinin işçi kıyafeti dolaşması durumunda, ayni kavşakta karşıdan karşıya geçmesi durumunda ise, kendisine yol verilmemekte ve o kişinin geçmesini çevresindeki kişiler beklememektedirler.
Yine BMW, Porsche ve Mercedes gibi arabalarda seçilen baskın renk ise koyu lacivert, metalik renkler ve özellikle de metalik gridir. Ancak spor arabalarda ise yoğunluklu olarak kırmızı renklilik de bir yoğunlaşma söz konusudur. BMW ve Mercedes gibi arabalarda genellikle uçuk yeşil ve açık mavi renklerin kullanılmaması da bu anlamda bir diğer örnekleme olarak düşünülebilir. Çünkü bu iki renk daha çok yerli üretim olan arabalarda yada ucuz Japon yapımı aile tipi arabaların renklerinde sıklıkla görülür.
Doğru giyim dediğimiz kıyafet seçimi her şeyden önce, doğru ortamda doğru giyinmiş olmayı gerektirir. Yani kişiler öncelikle ortama uygun giyim ve renkleri seçmelidirler. Ayrıca kişi kendi yapısına da uygun giyinmiş olmalıdır. Burada anlatmak istediğimiz, hem fiziksel özellikleri hem de hayata bakışı kapsayan bir durumdur. Fiziksel özellikler denilince insanın ten rengine uygun giyinmesi anlaşılır. Kişiler fiziksel özellikler bakımından aynı mevsimler gibi ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış olarak dört ten grubuna ayrılır. Koyu tenliler kış grubuna girer ve onların kışın seçmesi gereken renkler, lacivert ve siyahtır. Gömlek olarak da mavi tonlarını seçmelerinde yarar vardır. Sonbahar tipi denilen kişiler ise kahve ve yeşilin tonlarıyla iyi anlaşırlar. Amerika da birçok politikacının seçimleri kaybetmesinde doğru giyinmemelerinin rolü vardır. Finans kurumlarında veya bankalarda bizi yeşillerle , morlarla veya sarılarla karşılayan bir kişiye paramızı teslim etmekte zorlanırız. Genellikle böylesi durumlarda karşımızdaki kişinin üzerinde ciddiyeti temsil eden lacivertler, koyu maviler ve siyahlar görmek arzularız. Yine yoğun bir iş gününün ardından bir sanatçıyı dinlemek için bir yere gitmişsek orada da koyu takım elbiselerin içinde olan bir kişiyi görmek istemeyiz.
Bu bölümün girişinde satır başlığı olarak ifade ettiğimiz imaj danışmanlarına en çok gereksinim duyan kesimlerin başında hiç şüphe yok ki televizyon dünyasında çalışan ve ekrana her gün çıkanlar gelmektedir. Çünkü her gün milyonlarca insanın karşısına çıkan spikerler ve sunucular, eğer işlerine ve tiplerine uygun kostümler giyerlerse ve kıyafetlerindeki renklerle oynamasını bilirlerse, daha genç ve dinamik bir görüntü sergileyeceklerdir. Onların görüntülerinin ve kıyafetlerinin aşağıda irdelenmesi sonucunda, biz de kendi dünyamızda başkaları ile iletişim kurarken, doğru olan benzeri uygulamaları yapacak, yanlış olanları da onların örneklemelerinde görerek yapmamaya çalışacağız. Şimdi de ekranda en çok görünen spikerlerin kıyafet ve renkleri ile ilgili değerlendirmelerde bulunalım

Renklerin verdiği mesajları, polisi tanıma ve tanıtma bağlamında kendine özgü ve içten cümlelerle özetleyen özel harekat amiri Ahmet Bağcı: . . İnsan ne kadar da mükemmel bir makine! Renklerden, ifadelerden, bedenin hareketlerinden, kokudan; kısacası çevremizdeki her şeyden, ne de güzel şeyler anlıyor, hissediyor. Mutlu oluyor, onure ediliyor, esef duyuyor, tedirgin oluyor ve korkuyor. Bilmediğimiz ne kadar da çok şey var. Aslında öğrenmeyi arzulamıyor da değiliz. Fakat neyi nasıl yapacağımızı, kimden neleri nasıl soracağımızı bilmediğimizden, yol almamız bir hayli zor oluyor. Ah be Hocam!. . Hem bizim, hem de yetişen çocuklarımızın içinde ne cevherler var da, işlenmediğinden / eğitilmediğinden, sosyal bir cahil olarak şekilleniyor ve karnını doyurmaya çalışırken de hayatı noktalayan anlamsız insanlar oluyoruz. Bilgi toplumu polisi olma yolu na oldukça geç girmiş olsak da; insanlardan, renklerden, kokulardan zevk almaya ve (eski yaşantımla kıyasladığımda şimdilerde) araştırıp öğrendikçe daha da mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya başladım. Aracımın rengiyle, gözlerimin sesiyle vücudumun diliyle, mimik ve jestlerimle bu ülkenin yurttaşlarına hepinizi çok seviyorum ve size kurban olayım? diyorum Bilgi toplumunda, anlaşabileceğimiz, bir araya gelebileceğimiz, sevebileceğimiz, tolerans ile dinleyebileceğimiz bir dili, bir rengi kullanıyor olsak. Ve, siyahı-beyazı, sağı-solu ile kurban olayım? herkese, hepinizi çok seviyoruz desek . Yeter ki iyi şeyler yapalım, mutlu yaşayalım düşüncesini polis olarak bir şekilde ifade edelim de, bu hangi dil, hangi renk ile olursa olsun, ama mutlaka olsun. demektedir.
Ağzın bal yesin senin sevgili Ahmet!. . Ne güzel ve yalın bir şekilde bizim duygu ve düşüncelerimizi yansıtırsın!. . Ve bu bağlamda, gerçekten de yüzlerce teşekkürler Polis Akademisi ve Koleji ile Afyon, İzmir, Aksaray, Yozgat, Afyon, Kayseri, Samsun, Trabzon, Erzurum, Balıkesir, Nazilli, Malatya polis okullarındaki öğrenci arkadaşlara!. . Ve binlerce teşekkürler Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü, TBMM, Asayiş, APK, Eğitim, Pasaport, Güvenlik, Terörle Mücadele, Koruma, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlılarında verdiğimiz kurslar bağlamında tanıştığımız binlerce amir ve memur olan polislere. Çünkü sizinle birlikte olduğumuz her derste, biz de sizinle birlikte yeni yeni bilgileri öğrendik durduk. Bizim söylemek isteyip de lafı döndürüp-dolaştırdığımız, sağdan-soldan alıntılarla süslemeye çalıştığımız, kıl ile-yün ile? ve renklerin dili ile ifadeye döktüğümüz duyguları / düşünceleri, çoğu zaman siz; ne de kıvrak bir biçimde, yalın, açık ve net olarak ifade ettiniz. Bazen gözlerimi kaparım vazifemi yaparım? dediniz acı acı. Bazen de benim adım Hıdır elimden gelen budur? haklı anlatımını kullandınız. Ama hiç yılmadınız ve güzele doğru koştuğunuzu da göstererek.
Çevremizde olan pek çok şey, kendi dili ile bize bir şeyler hem de çok önemli bir şeyler anlatmaktadır, yeter ki biz de bunu anlayacak his, duyacak kulak, görecek göz olsun!. . Böylesi bir göz, kulak ve hislerimiz yoksa bile çok da üzülmemek gerekir. Üzülmemelidir çünkü bunlar kazanılabilir.
Bunların kazanılması için öncelikle bu isteniliyor olmalı, sonra da çok okumalı, sürekli kendimizi geliştirmeli, uygulamaya yönelik tecrübelerden yararlanmalı, bir çiğnemlik sakızın varsa bir bilene çiğnet? yada herkes sakız çiğner ama komşunun kızı Fahriye abla bir aşka çiğner? anlatımlarında da gördüğümüz gibi konusunda uzmanlaşmış deneyim sahiplerinin sohbetlerinde bulunmalı, bilgi birikimimizi kesinlikle yazılı ve sözlü materyaller haline getirip başkaları ile de paylaşmalıdır.
İşte bunların yapılası sonucunda hücrenin dili de, mikrobun dili de, bedenin dili de, yemek yemenin dili de, hayvanların dili de, doğanın dili de, gezegenlerin dili de, güneşin dili de, renklerin dili de rahatlıkla okunabilecek ve okunulan her ayrı dilden kelimelere sığdırılamayacak derecede zevk ve mutluluk alınacaktır.
İşte bunun için herkes başka başka makalelerden, kitaplardan, söyleşilerden, panel ve konferanslardan, kısacası çevremizde olan her şeyden / her olaydan, gökkuşağının renkleri gibi rengarenk alıntılar yapacak. Çünkü biz de, aynı MÖ 190-159 arasında yaşayan Şair Terentus? un söylediği şekliyle . bir insanız ve insanla ilgili olan hiçbir şeye kayıtsız kalamayız? İşte bu nedenle de, çeşit-çeşit alıntılar yapılacak, polisle ilgili olan, polisi tartışan, polis yazan, polisi sanık sandalyesine oturtan, polisi en kahraman haline getiren her şey sürekli okunulacak ve uygulamada edindiğimiz tecrübeler başkaları ile paylaşılacak.
Sonra bu alıntılar, bilgi birikimleri karşı karşıya getirilecek, günlerce, aylarca ve hatta yıllarca tartışılıp duracak. Daha sonra bir alıntıda karar kılınacak. Ve sonra, internetten kitaplara, makalelerden ilk el kaynaklara kadar; elimizin vardığı, dilimizin döndüğü, gücümüzün yettiği bütün materyallere / insanlara, yeniden dönülecek ve yeniden alıntıların yapıldığı kaynaklara bakılacak. Ama bulunamayacak artık, o beğendiğimiz ve kendisinden alıntı yaptığımız gerçek eser. Bulunamayacak artık; bizim onda, onun da biz de hayat bulduğu alıntı. Ve düşüneceğiz yeniden kendi kendimize yoksa kimse söylememiş miydi bunu.
Peki o zaman biz mi uydurduk yoksa bütün bunca kocaman kocaman şeyleri? . . Biz mi söyledik bütün bunları? . . Ve işte bunu dediğimiz an, yaptığımız o alıntıların hepsi de tamamıyla bizim olacaktır artık. İşte gerçek olan, alıntı olmayan, ama hala bir yerlerden alıntı olmuş olan ve artık başkalarının senden alıntı yapacağı bütünüyle sana ait olan alıntı budur. Ve bunu biz söylemişizdir artık!. . Hem de her şeyi ile biz söylemişizdir. Ne zaman ki bunu söyleyen polisin amir ve memurları çoğalacak; o zaman her şey çok ama çok daha güzel ve renkli olacaktır!. . Renklerin dili çalışması da böylesi bir düşünceyle durgun gibi gözüken suya atılan bir taştır işte. Umuyoruz ki çevresine yaydığı / yayacağı halkalar çok çok ve kalıcı olsun!. . Selam ve dostlukla! Hepimiz renklerden olumlu yada olumsuz yönde etkileniriz. Her insanın renklere olan tepkileri birbirinden farklıdır. Bazısı kırmızıda neşe bulurken, bazısı bu renkte bunalır. Kimine sarı ölümü yada ayrılığı anımsatırken, kimine baharı ve çiçekleri Hatırlatır Renk ailesi yaşamımızda, güçlü ve etken bir biçimde yerini almıştır. Açık mavi bir görüntü, hepimize huzur, güven, memnuniyet verirken, kara bulutlarla kaplı, koyu, sisli bir gökyüzü içimizi karartıp, stresli ve karmaşık bir ruh hali yaşatabilir.

Kök hücreler sınırsız bölünür, her türlü vücut hücresine dönüşür ve yeni görev üstlenebilirler. Çeşitli aşamalardan geçerek insanın küçük bir taslağını oluştururlar. Buna embriyo denir. Embriyo hızla büyür, canlının doku organ ve sistemleri gelişir. Gelişen bu canlıya ilk sekiz haftadan sonra fetüs, doğumdan sonra da bebek denir. Canlıların kendilerine benzer yeni canlılar oluşturmasıdır. Populasyonun devamını sağlar Virüslerin canlılarla ortak olan önemli özelliğidir Bireyin türe yönelik canlılık özelliğidir Kalıtsal özelliklerin nesiller boyu saklanmasını sağlar Eşeyli ürem ve çeşitleri Özellikleri: Temel mekanizması: Mayoz ve döllenmedir Aynı türün farklı cinsiyetine sahip iki bireyin oluşturduğu gametlerin birleşmesi ile gerçekleşir Canlılarda çeşitliliğin artmasına neden olur İleri (Gelişmiş) üreme şeklidir Bakteriler, silliler, volvox, mantarlar, bitkiler ve hayvanlarda görülür Yeni kalıtsal kombinasyonların oluşumunun nedenidir

 

indeks: Üreme sistemi, sanat terapisi, alternatif tedavi, Color therapy, renk, zihin, beden, duygu, denge, canlılık, , Spor, fiziksel sağlığı,  kızıl,

.

Akupunktur insan Sağlığında Şifadır.

Beyaz Dutun Saç Sağlığına Muhteşem Faydalıdır.

http://www.bitkiveinsan.com/kizilcik-saglikli-cinsel-yasam-saglar/

—–

loading…

—–




—-
.

Bilgi kaynaklarımız:
www.enerjistmasor.com

www.bitkiveinsan.com

www.faydaliyasam.com

www.google.com

UYARI:
Sitemizde hastalikları teşhis tedavi etmek ile ilgili 1219 sayılı Tababet Kanunu’na göre sadece doktorların görevi olduğu bilinciyle, web sitesinde yer alan bilgiler sağlıklı ve yararlı yaşama hakkında bitkisel doğal tavsiye niteliğinde olup paylaşımlar ve konularımız tavsiye ettiğimiz ürünlerimiz ilaç değil, yaşama yararlı besin destek ürünleridir. Tedavi veya hekim tedavisi yerine geçmez. Paylaşılan metinlerde ve Kürlerin içerisinde geçen bitkilerin kullanımından önce, özellikle adı geçen bitkilere alerjiniz olup olmadığını doktorunuza kontrol ettirdikten sonra kullanmanız tavsiye olunur. Yaşama sağlıklı, afiyet içinde, yararlı yaşamanız dileklerimizle…

—–


—–

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir