Sarı Renk Baş Ağrısı ve Migrene Etkilidir 14
Baş ağrısının yanı sıra migren belirtileri olarak aşırı duyarlılık-tepkisellik, depresif duygu durumu, aşırı ve gereksiz neşelenme, durgunluk/donukluk, konsantrasyon ve itina te azalma, düşüncede yavaşlama, kelime bulma güçlüğü, konuşurken takılma, artmış ışık-ses-koku duyarlılığı, esneme, uyuma isteği, açlık, tatlı yeme isteği, iştah artışı veya iştahsızlık, aşırı su içme, karında şişlik hissi, kabızlık veya ishal hali de sıklıkla gözlenir. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk ve migrenağrınız sırasında ışığa ve sese karşı artmış duyarlılık o kadar şiddetli olabilir ki; bunlara maruz kalma ağrının şiddetini artırabilir. En bilinen bir başka migren belirtisi ise kokuya karşı artan duyarlılıktır. Bu nedenle parfüm gibi hoş kokulardan dolayı bulantının artması ve kusma görülebilir.
Migrenin Aurası Migren belirtilerinden bir diğeri de ‘’aura’’lardır. Şiddetli baş ağrısından hemen önce görülen bazı nörolojik belirtilere “Aura” denir. Görmeye ait veya duyusal olabilir. Migren aurası ağrının başlamasından önce veya ağrının ilk gelişme döneminde olur. Oldukça kısa sürelidirler; 10 ile 30 dakika arasında genellikle 20 dakika sürerler.
Görsel aura: Hastalar titrek parıldayan ışıklar tarif ederler.
Duyusal aura: Migrenin duyusal aurası el ve dilde veya ağız ve çenede uyuşma, karıncalanma şeklindedir. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk ve migrenÇeşitleri Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk ve migrençeşitleri doğur tedavi için çok önemlidir. Migrenin doğru değerlendirebilmesi için mutlaka ne tip migren olduğunu uzman bir doktora danışmalısınız. En sık görülen migren tipi “aurasız migren” dir. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk ve migrenağrısına sahip olanların çoğunda aurasız migrene rastlanır. Migrenin diğer bir çeşidi olan auralı migrene sahip olanlarda da kimi zaman aurasız ataklar görülebilir. Migreni Neler Tetikler Migren tetikleyicileri kişiye göre farklılık gösterebilir. Aynı kişide bir atağı farklı bir neden tetiklerken bir başka migren atağını farklı bir neden tetikleyebilir. Bu nedenle tüm tetikleyicilere itina etmenizde fayda var. Örneğin peynir ve çikolata gibi bazı yiyecekler migreni tetikleyebilir. Bunun yanı sıra öğün atlamak veya öğünü geciktirmek, yeterli su içmemek de migren ataklarına neden olabilir. Uyku düzeni de Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk ve migreniçin önemlidir. Az ya da faza uyumak, yoğun egzersiz yapmak ve uzun süreli yolculuklar da migren ağrısına neden olabilir. Çevresel etkenler de migren ağrılarınızı tetikleyebilir. Çok parlak ve yanıp sönen ışıklar, keskin kokular ve iklim değişiklikleri migren ağrılarınızı etkiler. Bunların yanı sıra duygusal ve psikolojik faktörler ve kadınlardaki hormonal değişimler de migreni en çok tetikleyenler arasında sayılır. Kanıtlanmış migrene iyi gelen yiyecekler olmasa da migrene iyi gelmeyen yiyeceklere mutlaka itina etmek gerekir. Örneğin çikolata, kakao, bakla, kuru fasulye, mercimek ve soya ürünleri, çeşitli deniz ürünler, sakatatlar, alkollü içecekler, hazır et ve tavuk suyu tabletleri, konserveler, çağ kahve ve asitli içecekleri, incir, kuru üzüm, papaya, avokado, muz ve kırmızı erik, fıstık ezmesi gibi migreni tetikleyebilecek yiyecek ve içecekler konusunda itina li olunmalıdır.
KALBİN ÇALIŞMA MEKANİZMASI Kalbin çalışması, kalp kasının kasılması ve gevşemesi sayesinde olur. Kalp, çalışarak vücudun bütün organlarına kan pompalar. Kalbin kasılmasına sistol gevşemesine ise diastol denir.
Kulakçıklar kasıldığında karıncıklar gevşer, karıncıklar kasıldığında ise kulakçıklar gevşer. Kulakçıklar kasıldığında içlerindeki kan karıncıklara geçer. Karıncıklar kasıldığında ise kan temizlenmek için akciğere ve kullanılmak için vücuda gönderilir. Kulakçıklar gevşediğinde akciğerden ve vücuttan gelen kan kulakçıklara alınır. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk Canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden sağlanır. Canlıların hücrelerinde enerjinin üretilebilmesi için gerekli olan besin ve oksijenin hücrelere taşınması gerekir. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk Ayrıca hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazı ile zararlı atık maddelerin de boşaltım sistemi organlarına getirilerek vücut dışına atılması gerekir. Hücreler için gerekli olan besin ve oksijenin hücrelere taşınmasını, hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazı ile zararlı atık maddelerin boşaltım organlarına (akciğerlere ve böbreklere) iletilmesini sağlayan sisteme dolaşım sistemi (kalp damar sistemi) denir. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk (Hücrelerde yaşamsal faaliyetler için gerekli olan ve sindirim sisteminden kana geçen besinler ile solunum sistemi ile akciğerlerden kana geçen oksijen gazını hücrelere taşıyan, hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazını akciğerlere, zararlı ve atık maddeleri böbreklere (boşaltım sistemi organına) götüren sisteme dolaşım sistemi denir). Dolaşım sistemi kalp, damarlar ve kandan oluşur. Kalp ve damarlara dolaşım sistemi organları denir Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk İnsanda Dolaşım Sistemi İnsanın dolaşım sistemi, kalp ile damar sisteminden oluşmuştur. Damarlar atar damar, toplar damar ve kılcal damar olarak üç farklı yapı ve göreve sahiptir. Kılcal damarlar bütün vücudun için i bir ağ gibi sarmaktadır. Kıkırdak doku ve bazı epitel doku hücreleri hariç doku hücrelerinin çoğunluğunun madde değişimleri doğrudan kılcal damarlarla yapılır. Kal ve damarların için de taşıma sıvısı olan kan dokusu bulunur. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk
Kalp atışı bir kasılma ve bir gevşemeden ibarettir. Normal kalp atışı 0, 85 sn sürer. Bu sürenin 0, 45 sn si kasılma, 0, 40 sn ise dinlenme zamanıdır. 0, 45 sn nin 0, 15 sn de kulakçıkların, 0, 30 sn de ise karıncıkların kasılması gerçekleşir. Her kalp atışında kalpten 70 ml kan pompalanır. Sağlıklı bir insanda dakikada ki kalp atış sayısı 70 80 kadardır. Bu sayı bebeklerde ortalama 120 dir.
Kalbin kasılma olaylarının kontrolü kalbin kasılma olaylarının kontrolü belirli yerlerinde bulunan özelleşmiş dokularla gerçekleşir. Kalpte kasılmanın başlaması için gereken ilk uyarı otonom sinir sistemi tarafından berilir. Kalbin çalışmasını düzenleyen özelleşmiş dokular sırasıyla; sinoatrial düğüm (S. A), atrioventriküler düğüm (A. V) ve atrioventriküler düğümün uzantısı olan his demetleridir.
Sinoatrial düğüm, kalbin sağ kulakçığının arka duvarında bulunan özelleşmiş kas fibrillerinden meydana gelir. Kas fibrilleri kulakçıkların her tarafına yayılarak karıncıklara doğru uzanır. Otonom sinir sistemi tarafından uyarılan sinoatrial düğüm, kulakçıkların kasılmasını başlatır ve kalbin kasılma ritmini denetler.
Sinoatrial düğümden yayılan uyartılar fibrillerle atrioventriküler düğüme aktarılarak onların uyarılmasını sağlar.
Atrioventriküler düğüm, kalbin arka duvarında iki karıncık arasında bulunur. Atrioventriküler düğümden çıkarak sağ ve sol karıncık ucuna doğru uzanan özelleşmiş liflere his demetleri adı ve rilir. Atrioventriküler düğümün uyarılması ile uyartılar his demetlerine yayılır ve karıncıkların kasılması sağlanır. Kalp kası, kasılması için gereken enerjiyi, yaptığı oksijenli solunumdan karşılar.
Kalbin Çalışmasını Etkileyen Faktörler Kalp atışları, kalbin kendi yapısındaki özel dokularla sağlanmaktadır. Ancak bazı iç ve dış etkenler sinoatrial düğümü uyararak kalp atışlarının hızlanmasını sağlar. Kalbin çalışma hızının değişmesine sinirler, bazı hormonlar, bazı kimyasal maddeler, vücut sıcaklığının artması ve çalışma temposunun yükselmesi neden olmaktadır.
Otonom sinir sistemine ait sempatik sinirler kalbin çalışmasını hızlandırıcı etki yaparken parasempatik sinirler (Kapus siniri) ise kalp atışlarını yavaşlatır. Sempatik ve parasempatik sinirlerin kalbin çalışmasını etkilemeleri salgıladıkları hormonlarla gerçekleşir.
Heyecan ve stres gibi durumlarda kanda sempatik sinirlerden salgılanan adrenalin hormonu ile tiroid bezinden salgılanan tiroksin hormonu kalp atışlarını hızlandırır. Parasempatik sinirlerden salgılanan asetilkolin ise hızlanan kalbin çalışmasını yavaşlatarak normale döndürür.
Kafein gibi bazı uyarıcı kimyasal maddeler kalp atışlarını hızlandırır. Ayrıca kandaki karbondioksit miktarının artması, ateşli hastalıklara bağlı olarak vücut sıcaklığının artması da kalbin çalışmasını hızlandırır. Günlük normal çalışma temposunun yükselmesi durumunda da vücuda daha fazla oksijen ve besin iletmek için kalbin çalışmasında hızlanma görülür.
C. KAN DAMARLARI İnsanın dolaşım sistemindeki kan damarları atar damar, kılcal damar ve toplar damar olmak üzere üç çeşittir. Atar damarlar ve toplar damarlar dokulara kanı taşırken kılcal damarlar ise doku hücrelerinin madde değişimlerini gerçekleştirirler. Kalpten atar damarlarla çıkan kan, her organın için deki kılcal damarlara yayılır. Kılcallardaki kan daha sonra toplar damarlarla yeniden kalbe döner. Genel olarak toplar damarlar kalbe kan getirirken, atar damarlar ise kalpteki kanı vücuda götürürler.
1. Atar Damarlar Kalpteki kanı diğer organlara taşıyan damarlardır. Atar damarlardaki kanın akış yönü kalpten vücuda doğrudur. Akciğer atar damarı hariç diğer atar damarların hepsi temiz kan yani oksijen yoğunluğu fazla olan kan taşır. Akciğer atar damarı ise kalpteki kirli kanı temizlenmesi için akciğere götürür.
Atar damarlar yapı olarak üç tabaka halinde incelenir. En dışta bulunan dış tabaka lifli bağ dokusundan oluşmuştur. Bu tabakadaki elastik lifler kalp atışları ile oluşan yüksek kan basıncına karışı damarların dayanıklılığını artırır. Elastik lifler ayrıca atar damarların dayanıklılığını artırır. Elastik lifler ayrıca atar damarlara esneklik de kazandırır. Orta tabaka, düz kas dokusundan meydana gelmiştir. Düz kaslar otonom sinir sistemine bağlı olarak kasılıp gevşeyerek kan akışına yardımcı olur. Orta tabakada da dış tabaka olduğu gibi elastik lifler bulunur. Orta tabakada ayrıca sinir telleri de yer alır. Atar damarların en iç tabakası tek sıralı yassı epitel hücrelerinden (endotel) oluşmuştur. Yassı şekilli olan bu hücreler pürüzsüz ve kaygan olmaları sayesinde damar için deki kan akışını kolaylaştırırlar. Atar damarlardaki kanın hareketi kalbin karıncıklarının kasılması ve yapısındaki düz kasların kasılması ile oluşan kan basıncı sayesinde gerçekleşir. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk
Atar damarlar kanın akış yönü olarak kalbe en yakın damarlar olduğu için kan basıncı, en yüksek bu damarlarda ölçülür. Kalbin kulakçık ve karıncıklarının yaptığı kasılma gevşeme hareketlerine bağlı olarak damarlarda da ritmik olarak kasılma ve gevşemeler meydana gelir. Kalp atışlarının bu şekilde damarlarda tekrarlanmasına nabız, damarlardaki kanın damar çeperlerine yaptığı basınca ise tansiyon denir. Kalbin karıncıklarının kasılma sırasında atar damarlardaki kanın damar çeperine yaptığı basınca büyük tansiyon (sistolik kan basıncı) denir. Karıncıkların gevşemesi sırasında kanın damar çeperine yaptığı basınca ise küçük tansiyon (diastolik kan basıncı) adı ve rilir. Tansiyon cinsiyete, yaşa v. b. faktörlere göre değişmekle beraber yetişkinlerde ortalama olarak büyük tansiyon 120 mm-Hg küçük tansiyon ise 70 mm-Hgdır. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk
2. Toplar Damar Vücuttan kalbe kan getiren damarlardır. Toplar damardaki kan vücuttan kalbe doğru akmaktadır. Toplar damarlarda karbondioksit yönüyle zengin olan kirli kan taşınır. Sadece akciğer toplar damarı farklı olarak akciğerden kalbe temiz kan taşır.
Toplar damarlar atar damarlarda olduğu gibi üç tabakadan yapılmıştır. Ancak dış ve orta tabakada bazı farklılıklar görülür. Dış tabakada bulunan bağ doku lifleri toplar damarlarda daha az sayıdadır. Ayrıca orta tabakada, atar damarlarda bulunan elastik lifler damarlarda bulunmaz.
Toplar damarların çapı atar damarlara göre daha büyüktür. Bu durum toplar damarların daha fazla kan bulundurmasına neden olur. Toplar damarlar vücuttaki kanın akış yönü olarak kalbe en uzak olduğu için kan basıncı ve kanın akış hızı atar damarlara göre daha yavaştır. Kan akışını hızlandırmak için vücudun alt kısımlarındaki toplar damarda kapakçıklar bulunur. Ayrıca iskelet kaslarının kasılması da kanın hareketine yardımcı olur.
Kapakçıklar yukarıya doğru tek yönlü açılarak toplar damarlardaki kanın yerçekimine ters yönde ilerlemesine yardımcı olurlar. Kalbin negatif emme basıncı da kanın toplardamarlarda ilerlemesinde etkilidir. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk 3. Kılcal Damarlar Atar damar ve toplar damarların arasında bulunarak onları birbirine bağlayan kılcal damarlar dokuların içlerine kadar yayılarak çok geniş bir yüzey oluştururlar. Kılcal damarlar çok ince olmasına rağmen toplam çapları atar damar ve toplar damarlara göre daha fazladır. Toplam yüzeyleri fazla olduğu için en düşük kan akış hızına kılcal damarlarda rastlanır. Bu durum kılcal damarlarla dokusu sıvısı arasındaki madde değişimini kolaylaştırır.
Kılcal damarların yapısında diğer damarların yapısında bulunan koruyucu bağ doku ve kas doku bulunmaz. Sadece epitel dokudan oluşması madde giriş çıkışına imkan sağlar. Doku hücrelerinin her türlü madde alış ve rişleri (besin, oksijen ve metabolizma artıkları gibi) kılcal damarlarla gerçekleştirilir.
D. İNSANDA KAN DOLAŞIMI İnsanda kan dolaşımının temel görevi besin ve oksijen gibi gerekli maddelerin hücrelere götürülmesi, hücrelerde oluşan metabolizma artıkları ile hormonların ilgili organlara taşınmasıdır. Kanın bu görevlerini yapabilmesi için gerekli olan dolaşımı, kalbin çalışması sayesinde gerçekleşir. İnsan vücudundaki kan dolaşımı küçük dolaşım ve büyük dolaşım olarak iki bölümde incelenir. Her iki dolaşım da kalpte başlar ve daha sonra yine kalpte sonlanır.
1. Küçük Kan Dolaşımı
Kalp ile akciğer arasında yapılan dolaşımdır. Kalpteki kirli kanın temizlenmek için akciğere götürülmesi ve akciğerde temizlenen kanın da kalbe getirilmesine küçük kan dolaşımı denir. Küçük kan dolaşımı kalbin sağ karıncığından başlar, sol kulakçığında sona erer.
Büyük dolaşım sonucu vücut dokularından kalbin sağ kulakçığına getirilen kirli kan, kulakçıkların kasılması ile önce sağ karıncığa geçer. Karıncıklar kasıldığında ise sağ karıncıktaki kirli kan akciğer atar damarına ve rilir. Akciğer atar damarı kalpten çıktıktan sonra ikiye ayrılarak sağ ve sol akciğerlere girerler. Akciğer atar damarları akciğerlere girdiğinde daha küçük atar damarları akciğerlere girdiğinde daha küçük atar damarlara ayrılır. Alveollere geldiğinde ise alveolleri saracak şekilde kılcallara ayrılır. Alveol boşluğundaki hava ile alveol kılcalları arasında gaz difüzyonu gerçekleşir. Bu sayede kılcal damara oksijen alınırken, için deki karbondioksit ise alveol boşluğuna bırakılır. Akciğer alveollerinde bu şekilde temizlenen kan daha sonra her akciğerden bir çift olarak çıkan akciğer toplar damarı ile kalbin sol kulakçığına getirilir. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk
2. Büyük Kan Dolaşımı
Kalp ile bütün organizma (akciğer hariç) arasında yapılan dolaşımdır. Kalpteki temiz kanın kullanılmak için vücut organlarına götürülmesi ve doku hücrelerinde kirlenen kanın da tekrar kalbe getirilmesine büyük kan dolaşımı denir. Büyük kan dolaşımı kalbin sol karıncığından başlar, sağ kulakçığında sona erer.
Küçük dolaşımla akciğerden kalbin sol kulakçığına getirilen temiz kan kulakçıkların kasılması ile önce sol karıncığa geçer. Buradan organlara pompalanan kan, oksijen yönüyle zengindir. Karıncıklar kasıldığında sol karıncıktaki temiz kan, aort atar damarı ile kalbi terkeder. Aort atar damarı kalpten çıktıktan hemen sonra sola doğru bir yay çizer. Bu yaydan başa ve kollara damarlar ayrılır. Aort, daha sonra aşağı doğru kıvrılarak diyaframı deler ve karın boşluğuna geçer. Aortun aşağıya doğru inen uzantısından mide, pankreas, bağırsaklar, böbrekler ve diğer bütün iç organlarla bacaklara damarlar ayrılır.
Organ ve dokulara ulaşan atar damarlar her organın için de kılcal damarlara ayrılır. Kılcal damarlarla doku hücreleri arasında madde alış ve rişleri yapıldıktan sonra kılcal damarlar birleşerek ilgili organa ait toplar damarı meydana getirir. Vücudun üst organlarından gelen toplar damarlar birleşerek üst ana toplar damarı oluştururken, vücudun alt kısmındaki organlara ait toplar damarlar da birleşerek alt ana toplar damarı oluşturur. Vücuttan gelen kirli kan üst ve alt ana toplar damarlarla kalbin sağ kulakçığına dökülür. Büyük kan dolaşımı ile dokulara besin ve oksijen götürülürken metabolizma sonucu oluşan karbondioksit ve azotlu artıklar gibi boşaltım maddeleri de hücrelerden uzaklaştırılır.
Kan ile Doku Hücreleri Arasında Madde Değişimi
Atar damar ve toplar damarlar kalın bir yapıya sahip olduğundan hiçbir zaman dışarıya madde sızdırmazlar. Ancak kılcal damarların yapısı çok ince olduğu için kan basıncının etkisiyle için deki küçük moleküllü maddeler dışarı çıkabilirler. Kılcal damarlardan dışarı çıkan maddelerin kılcalların etrafında oluşturduğu bu sıvı ortama doku sıvısı denir. Doku sıvısında ayrıca küçük moleküllü olan protein ve yağlarla birlikte mineral ve bol miktarda su da bulunur. Doku hücreleri doku sıvısı denilen bu sıvı ortamda yaşarlar. Kan ile doku hücreleri arasında madde alış ve rişi doku sıvısı aracolığı ile olur.
Kandaki maddeler önce kılcallardan doku sıvısına geçerler daha sonra hücrelere alınırlar. Doku hücrelerinin çıkardığı metabolizma artıkları ise önce doku sıvısına oradan da kılcal damarlara geçerler.
Kılcal damarlardaki kan ile doku sıvısı arasında madde alış ve rişi kılcallardaki kan basıncı ile kanın osmotik basıncı arasındaki değişime temel kaynağı kalbin yaptığı basınçtır. Kan basıncının en yüksek olduğu yer aort atar damarıdır. Kan kalpten uzaklaştıkça kalbin yaptığı basınç da azalır. Kılcal damarların atar damar ucundan toplar damar ucuna doğru gidildikçe kan basıncı azalmaktadır. Kanın osmotik basıncı kanda çözünmüş olarak bulunan NaCI gibi tuzlar ve besin monomerlerinin yoğunluğu ile kan plazmasında bulunan büyük moleküllü proteinler tarafından oluşturulur. Bunlar albümin, globulin, fibrinojen, lipoprotein ve bazı antikorlar gibi plazma proteinleridir. Bu proteinlerin her birinin ayrı ayrı görevi olduğu gibi kanda osmotik basıncın oluşmasına da neden olurlar. Plazma proteinleri büyük moleküllü oldukları için hiç bir zaman damarlardan dışarıya çıkamazlar. Bu yüzden kılcal damar boyunca kanın osmotik basıncı sabittir ve farklılık göstermez. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk
Kılcal damarların atar damar ucundaki kan basıncı osmotik basınca göre yüksek, toplar damar ucunda ise kan basıncı osmotik basınca göre düşüktür. Kılcalların atar damar ucunda yüksek olan kan basıncının etkisiyle besin, oksijen ve suda çözünen küçük moleküllü diğer maddeler difüzyonla doku sıvısına geçer. Kılcalların toplar damar ucunda ise kan basıncına göre yüksek olan osmotik basıncın etkisiyle doku sıvısındaki karbondioksit ve azotlu artıklar gibi suda çözünen maddeler kılcal damarlara alınır. Kılcal damarlardaki kan ile doku sıvısı arasında madde alış ve rişinin bu şekilde açıklanmasına starling hipotezi denilmektedir.
E. LENF DOLAŞIMI
Omurgalılarda kan dolaşımından farklı olarak lenf dolaşım sistemi de bulunur. Lenf dolaşımı genel olarak üç temel görevi gerçekleştirir
* Kılcal damarlardan dışarı çıkan doku sıvısının fazlalığını emerek kan dolaşımına geri kazandırır. Ayrıca doku sıvısında bulunan proteinler ve akyuvarlar da lenf dolaşımı ile yeniden kan dolaşımına katılır. Lenf dolaşımı bu görevi ile kanın sıvı miktarının ve yoğunluğunun düzenlenmesine yardımcı olur.
* İnce bağırsakta yağların sindirimi sonucu oluşan yağ asitleri ve gliserolü emerek kan dolaşımına taşır.
* Lenf düğümlerinde lenfosit denilen akyuvarları üreterek vücudun mikroplara karşı korunmasında görev alır. İnsanda lenf dolaşım sistemi lenf damarları, lenf düğümleri ve lenf sıvısı olarak üç bölümde incelenir.
1. Lenf damarları, dokular arasına yayılmış uçları kapalı olan lenf kılcallarıyla başlar. Kılcallar daha sonra birleşerek büyük lenf toplar damarlarını oluşturur. Lenf sisteminde atar damarlar bulunmaz. Lenf kılcalları ve damarlarındaki sıvının akışı tek yönlüdür. İnce bağırsak ve diğer bütün dokularda bulunan lenf kılcallları kapalı olan uçları ile doku sıvısından madde emerler. Lenf kılcallarının geçirgenliği kan kılcallarından daha fazladır. Emilen maddeler daha sonra lenf damarları ile toplar damarlara aktarılarak kan dolaşımına katılır.
Lenf damarlarındaki sıvının hareketi, pompalamayı sağlayan kalp olmadığı için oldukça yavaştır. Alt toplar damarlarda olduğu gibi lenf damarlarında da lenf sıvısının hareketini kolaylaştıran ve tek yönlü açılan kapakçıklar bulunur. Kapakçıklar lenf sıvısının kalbe doğru tek yönde akmasını sağlar. İskelet kaslarının kasılması, kalbin emme kuvveti lenf sıvısının hareketine yardımcı olur.
2. Lenf düğümleri, lenf damarlarının dolaşım sistemi ile birleştiği yerlerde bulunan özel hücre kümeleridir. Lenf düğümlerinde üretilen lenfosit denilen akyuvarlarla bakteri gibi mikroplar etkisiz hale getirilir. Enfeksiyon durumlarında lenf düğümlerinde iltihaplanmaya bağlı olarak şişmeler meydana gelir.
İnsan vücudunun çeşitli bölgelerine dağılmış bademcikler gibi küçük lenf düğümleri bulunduğu gibi bazı organları da bulunmaktadır. Dalak ve Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk , Karaciğer en önemli lenf organlarıdır.
3. Lenf sıvısı (ak kan), kan serumu ile benzerlik gösterir. İçinde alyuvar bulunmadığı için saydam renkli olarak görülür. Lenf sıvısı için de ince bağırsaktan ve doku sıvılarından emilmiş olan besin monomerleri, yağların sindirim ürünleri, bazı proteinler ve akyuvarlar bulunur.
Lenf Sıvısının Kana Katılması
Lenf damarlarında bulunan lenf sıvısı iki farklı yolla üst ana toplar damara ve rilerek kan dolaşımına katılır. Birinci lenf yolu bacaklar, bağırsaklar ve vücudun sol yarısındaki lenf sıvısının, ikinci lenf yolu ise vücudun sağ yarısındaki lenf sıvısının kan dolaşımına katılmasıdır.
Birinci yol; bağırsaklarda yağın sindirim ürünlerini taşıyan lenf damarları ile bacaklardan gelen lenf damarları birleşerek peke sarnıcı denilen yapıyı oluşturur. Peke sarnıcında toplanan lenf sıvısı en büyük lenf damarı olan göğüs kanalı ile yoluna devam eder. Göğüs kanalının üst bölgesine daha sonra başın sol yarısı, sol kol ve göğüs bölgesinin sol yarısından gelen lenf damarları da bağlanır. Göğüs kanalı daha sonra sol köprücük altı toplar damarı ise üst ana toplar damarına açılır ve için deki lenf sıvısı kan dolaşımına katılmış olur. Baş ağrılarına, migrene etkili Sarı renk
İkinci yol; başın sağ yarısı, sağ kol ve göğüs bölgesinin sağ yarısından toplanan lenf sıvısının takip ettiği yoldur. Bu bölgelerden gelen lenf damarları önce boyun bölgesindeki büyük lenf damarına bağlanırlar. Büyük lenf damarı da sağ köprücük altı toplar damarına açılır. Sağ köprücük altı toplar damarı ise daha sonra yine üst ana toplar damara açılarak toplanan lenf sıvısı kan dolaşımına katılır.
Kan damarlarında kesilme ya da zedelenme olduğunda trombositlerden salgılanan bazı salgılarla damarın kesilen yerinde büzülme ve daralmalar meydana gelir Bu durum kan kaybının azaltılmasına yardımcı olur. Hava ile temasa geçme sonucu parçalanan trombositlerden trombokinaz enzimi salgılanır. Trombokinaz, kan plazmasında bulunan trombojeni (protrombin) kalsiyum iyonları (Ca++) ile birlikte trombin denilen yapıya dönüştürür. Bu olayda ayrıca K vitamini de etkilidir. Trombin ise kan plazmasında çözünmüş olarak bulunan fibrinojen proteinini fibrin ipliklerine dönüştürür. Fibrin iplikleri damarın kesilen kısmını ağ şeklinde kapatır. Kan hücrelerinin de bu yapının için e girmesiyle pıhtı oluşur. Kesilen yerde oluşan pıhtı damarın kesilen yerini kapatarak kanamayı durdurur
indeks: renk, zihin, kromoterapi, Sarı renk, art therapy health, Color, mind, body, alternatif tedavi, enerjist masör, masör, Emre Karakaya, ekonomik, spiritual, physical therapy, color therapy, heart therapy, blood pressure, chromotherapy, +90 534 519 9001, Bursa,
.
.
—–
—–
—-
.
Bilgi kaynaklarımız:
www.enerjistmasor.comUYARI:
Sitemizde hastalikları teşhis tedavi etmek ile ilgili 1219 sayılı Tababet Kanunu’na göre sadece doktorların görevi olduğu bilinciyle, web sitesinde yer alan bilgiler sağlıklı ve yararlı yaşama hakkında bitkisel doğal tavsiye niteliğinde olup paylaşımlar ve konularımız tavsiye ettiğimiz ürünlerimiz ilaç değil, yaşama yararlı besin destek ürünleridir. Tedavi veya hekim tedavisi yerine geçmez. Paylaşılan metinlerde ve Kürlerin içerisinde geçen bitkilerin kullanımından önce, özellikle adı geçen bitkilere alerjiniz olup olmadığını doktorunuza kontrol ettirdikten sonra kullanmanız tavsiye olunur. Yaşama sağlıklı, afiyet içinde, yararlı yaşamanız dileklerimizle…
—–
—–