Lacivert Renk Yatıştırır ve Dinlendirir. 5

Lacivert Renk Yatıştırır ve Dinlendirir. 5

Yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk ışın gibi zihnin genişlik kazanmasına yardımcı olur. Onu korkulardan ve çekingenliklerden kurtarır. Ayrıca laciverdin yatıştırıcı ve dinlendirici özelliği de vardır. Bu renk, lenf ve salgı bezleriyle birlikte, vücuttaki bağışıklık sisteminin güçlenmesini de sağlar. Bu rengin enerjisi çok iyi bir kan temizleyici olduğu için, vücudun toksinlerden arınmasını kolaylaştırır. Beynin her iki yarımküresi arasındaki uyum, yine laciverdin oluşturduğu olumlu etkilerdendir. Bu renk, yüz ile ilgili (göz, kulak, burun, ağız, sinüslerde) meydana gelen tüm rahatsızlıkların tedavisinde, rahatlıkla kullanılabilir. Neşe ve bilgeliğin Rengi Yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk Strest’te Doğal Tedavidir. Renk terapisi (Kromoterapi) Güneş ışığının sahip olduğu elektromanyetik enerji dünyamızdaki doğal yaşamı devam ettirir. Işık yeterince alınmazsa canlılar hayat enerjisini tam olarak alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Renk terapisi metabolizmanın sağlıklı ve dengeli bir şekilde çalışmasını sağlamak için renk enerjilerinden faydalanmak için yapılan terapidir.İhtiyaç olan renk vucuda çeşitli yöntemlerle sağlanır. Reiki, müzik, sarjlı sular ve renk şuruplarıyla ihtiyaç duyulan renk vücuda yüklenir. Renk bir enerjidir. Giysilerimiz bizim hem ayıracımız hemde renk süzgeçimizdir. Renklerin büyülü dünyası hakkında fikir sahibi olmak için her şeyden önce ışık kavramını incelememiz gerek ışık rengi oluşturan bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından, çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, nesnelerden yansıyıp gözümüz tarafından algılandığa ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın yansımasıdır.

 Görünmez bir el sanki güneşi düştüğü kuyudan çıkarmaya çalışır. Altın küre, milim milim yukarı taşınır. Son bir gayretle dağların arasından kurtulur ve göğe asılı kalır. ?Güneş seyircileri? arkalarını ona hemen döner. Dağdan inmeye dururlar. Bir kısmı heykellerle fotoğraf çektirme yarışına düşer. Kuşların bu doğuşa nasıl eşlik ettiğini duymazlar bile. Tabii ilk ışıklarla birlikte Toroslar’ın geceliklerini çıkartıp günlük giysilerini nasıl giyindiklerini de göremezler. Öndeki sıra dağların elbisesinin yeşil, kahve ve bej , arkadakilerin ise gri, mor ve Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk olduğunu da. Kalabalığın mevzilendiği platformdan uzakta, kayaların arasında, yalnızlıklarını koruyan bir köşe bulup, güneşi sükunet, hayranlık ve saygıyla seyredenler de vardır tabii . Onlar dinlerken yaşadıkları anın ihtişamını sanki kuşanmış gibidirler. Coşku, dillerine şiir olarak vurur. İçinde güneş geçen bütün şiirler birer çiğ damlası gibi heykellerin üstüne düşer . Güneşe bir süre çıplak gözle bakabilmek, içindeki ışık şelaleriyle yıkanmak müthiştir. Sürekli bakınca güneşe, içinden bir sürü başka güneşler doğuyordur sanki. Güneş biraz yükselince dağın batı terasına doğru yönelir, tam o sırada insan, en az güneşin doğuşu kadar etkileyen başka bir manzara ile karşılaşır. Güneşin ışıkları, dağın gölgesini ovaya düşürmüştür şimdi. Nemrut’un sivri zirvesi 30-40 km’lik bir mesafeye, dev bir üçgen halinde yayılmıştır .

Soğuk hâlâ titretir. Ben battaniyelerine sıkı sıkı bürünmüş insanları izlerken, güneşin çıplak heykelleri bir battaniye gibi sarıp, ?Siz de üşüdünüz mü? diye sorduğunu, onların tahrip olmuş bedenlerini teselli ettiğini hayal ettim. Oysa şiirselliğin bu kadarı akla zarardır. Meğer güneş, dünyanın 8’inci harikası olarak nitelenen ve UNESCO tarafından da dünya kültür mirası listesine alınan bu heykellerin düşmanlarından biriymiş. Güneşin, rüzgarla işbirlikçiliği; heykelleri tahrip ediyormuş. Yağmur ve kar suyunun etkisiyle su alan heykeller gündüz deli gibi yanmaya, geceleri çılgın gibi titremeye dayanamıyor, genleşip patlıyormuş. Böyle giderse birkaç yıl sonra toz-toprak olup bitecekmiş . Kuşku ve umut arasında sallanan kalbimi Kahta’da bıraktım. Ve anladım: Güneş, Nemrut’a çıkan herkesi kendine gebe bırakıyordu. Var olduğundan beri doğmayı hiç aksatmayan güneşe, bir güneş doğurmak bizim de boynumuzun borcuydu.

İnsanı renklerle yudumlamak Güneşin rengarenk olan doğumunu cümleleri ile içimize sindirdikten sonra, şimdi de maviliklere doğru bir göz gezdirelim isterseniz. Okyanuslar ve denizler hep mavi mavi masmavidirler. Önce cam gibi parlak, berrak, temiz bir mavi. Derinlik arttıkça koyu mavi ve en derin olan yerlerde, yani ışığın bile girmek için okyanustan izin almasının gerektiği yerlerde ise, alabildiğine gizemli ve belki de ürkütücü olan mavinin siyahlığı, masmavi bir siyahlık ya da koyu lacivertlik söz konusudur. Aynen camın beyaz olmasına karşın, üst üste koyulan beyaz camların sonradan yeşile çevrilmesi ve arkasını göstermeyen ve görüntüyü yansıtan bir ayna parlaklığı biçimine dönüşmesinde olduğu gibi. Aslında yeşil ve mavi renkler, suyun serinliği ile gök yüzünün derinliğini bize telkin etmektedirler. Bu nedenle huzur ve rahatlık hissi veren bu renkler, eşyaları olduklarından küçük ve uzak gösterirler. Mavi ve yeşilin koyulaşması ise; ürkütücü derinliğe, büyüklüğe ve belki de korkudan / endişeden doğacak olan sıkıcılığa da kapı açabilir zaman zaman.

Dağları boyayan ressam, genellikle kahverengi ile özdeşleştirir o yükseklikleri. ?Dağ ne kadar yüksek olursa olsun yol onun üzerinde geçer? diyen Yunus Emre de; belki, ?uzun ince bir uğraş? sonucu kolaylıkla kahverenginin üzerinden aşacakların öğretmenler olduğunu ifade etmektedir. Toprak da kahverengi ile ifade edilir hep. Orta Doğu ülkelerinde toprak gibi sessiz ve örtücü olan insanlara ?Toprağın babası? anlamında Ebu Turap? derler!. . Kahverengi toprak değil midir bütün kirlerimizi örten, ölülerimizi sarıp sarmalayan ve içine alan sonsuza dek. Yediklerimizin yetiştirilme merkezi de topraktır her zaman. ?Gözünü toprak doyursun? demez miyiz kızdığımız aç gözlülere Kan kırmızı diye satılır karpuz ve domates pazarlarda. Hem de her domates satıcısının, pazar yerindeki tentesinin genellikle kırmızı olması ile tam da bir uyum içinde.

Kanımızca, renkler hiçbir şekilde bireyi ikincil derecede bırakacak kuvvette olmamalıdır. Renkler kişinin cilt rengine, vücut yapısına, kişiliğine ve kendi özelliklerine göre seçilmelidir. Elbette bu seçim yapılırken güzel olan taraflar ortaya çıkarılmalı, buna karşılık aksaklık gibi algılanabilecek olan noktalar da renk oyunları ile gizlenmelidir. Parlak olan renkler resmi olmayan partiler ve spor kıyafetler için uygunken; yumuşak, koyu ve mat renklerin ise resmiyet hissi uyandırdığı bilinmelidir. Yolculuk sırasında, sokaklarda salaş bir şekilde dolaşırken veya polisin bir kişiyi sivil olarak takip ettiği durumlarda; elden geldiğince az dikkat çeken ve yumuşak renklerle uyum sağlamış bir kıyafetin seçilmesinde sayısız yararlar vardır. Renkler her zaman kişiliği tamamlamaktadır / tamamlamalıdır. Bir kişi hakkında değerlendirme yaparken, onun kullandığı renkleri gözlemleyerek genellikle doğru bir fikir sahibi olabiliriz. Dinamik, canlı bir kimse, canlı ve parlak kontraslarla kendini ortaya koyarken, daha az canlı olanlar ise yumuşak renklerle uyuşurlar.

Yukarıdaki bu genel değerlendirmelerimizden sonra, şimdi de polisin amir ve memurlarının, daha etkin bir iletişim kurmaları bağlamında, her rengi ayrı ayrı ve biraz daha derinlemesine incelemeye çalışalım. Kanımızca, polisin etkin iletişiminde, kurulan ilişkilerden her zaman haklı çıkması ya da haklı olması başlı başına nihai bir amaç değildir. Aksine polisin her iletişiminde ve kurduğu ilişkilerinde mutlu olunması ve istenilen sonuca kavuşulmasına çalışması, gerçekten de en önemli bir anahtar unsurdur ki, renklerin dili de bu anlamda katalizör görevi gören bir olgudur.

Şimdi bu makaleyi okuyan herkes bir an için kendisini bir holding sahibi olarak düşünsün ve kendi şirketine bir güvenlik müdürü alacak olsun. Gazetelere bu konuyla ilgili günlerce verilen ilanlardan sonra, başvuru yapmış kişilerle bire bir yapılan görüşmelerde şu masum soruyu yöneltiliyor olsun; ?. Sizin CV?nizi inceledik. Gerçekten de başarılı bir insansınız. Sizi güvenlik müdürü olarak şirketimizde görmek isteriz. İlk planda da 5000 dolar bir aylık vereceğiz. Ayrıca size bir de 2000 model BMW araba vermeyi düşünüyoruz. Bu makam arabası şeklinde değil de, sizin kendinizin süreceği, sürekli sizde kalacak olan ve fakat bütün masraflarının şirketçe karşılanacağı bir araç olacak. Acaba ne renk bir araba isteriniz?.  Oldukça masum bir şekilde sorulmuş olan bu soru, aslında soruyu yanıtlayacak olan kişinin karakter tahlilinin yapılmasına aracılık edecek olan, profesyonelce hazırlanmış bir (puşt) sorudur. Ve verilecek her yanıta göre, farklı farklı değerlendirmelerin yapılması söz konusu olur denilebilir dedikten sonra şimdi de gelin renkleri tek tek incelemeye başlayalım.

Ekranda gördüklerimizin renkleri & kıyafetleri Tüm dünyada sanatçılardan politikacılara kadar pek çok meslek grubunda çalışanların profesyonel anlamda ?imaj danışmanları?ndan yardım aldıkları bir iletişim çağında yaşamaktayız. Görüntü, sözlü-sözsüz iletişim, protokol kuralları ve bunların püf noktaları ile ilgili konularda uzmanlaşan ve renklerle dans ederek, en uyumlu / en verimli ortamı sağlayacak şekilde bunlarla oynayabilen kişilere imaj danışmanı denilmektedir ki kanımızca her polis amiri de bir anlamda imaj danışmanıdır / olmalıdır. Böylesi bir imaj danışmanın yardımları ile yapılacak olan bir renk analizi sonrasında, ele alınan kişinin giyim ve makyajı konusunda o bireyin kişiliğine en uygun olan bir tarzın yaratılması söz konusu olmaktadır ki böylesi bir çalışmanın üzerinde gerçekleştirildiği kişiler, hem kendilerini çok daha profesyonel hissetmekte, hem de kendi kendilerine daha da fazla güven duymaya başlamaktadırlar.

Giyim danışmanı Ferruh Karakaşlı: ?. İmaj yansıtmak istediğimiz görüntüyken, stil kendimize özgü tarzımız, moda da sürekli yenilenen trend ve akımlardır. Stil modanın ötesinde bir kavram. Moda bu anı yansıtıyor, stil ise daha kalıcı bir özellik taşıyor. İmaj ise yenilenebilen ve değiştirilebilen dış görünüm ve bize ait olan özelliklerin bütünüdür. ? değerlendirmesini yapar. İmaj bu anlamda, duruşumuz, davranışımız, konulara olan yaklaşımımız, dış görünüşümüz, önceliklerimiz, bir anlamda dışarıya yansıttığımız bir görüntü bir resimdir diyebiliriz. Kesinlikle imajın içinde giyimin ve renklerin de önemli bir rolü vardır ve bu anlamda ?iyi bir izlenim için ikinci bir şansımız yoktur? değerlendirmesini de hak vermemiz gerekir.

Koyu renkler biçiminde üst başlık altında toplayabileceğimiz Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk, siyah, bordo, koyu gri gibi renkleri daha çok politikacılar, bankacılar ve avukatlar giyimlerinde seçmektedirler. Bu renkler genellikle, başarı, güven, otorite, ciddiyet ve iş bitiriciliği simgelemektedir. Midium tondaki renkler olarak adlandıracağımız mavi, yeşil ve kahverengi gibi renkler eğitimciler ve hastane personeli tarafından kullanılır. Yaklaşılabilir, arkadaş-dost canlısı, sevecen görünümlü olmak amacıyla bu renkler giyilebilir.

Nötr renkler olarak adlandırılan bej, haki ve hardal renkler ise çok fazla fikir beyan etmekten hoşlanmayan ve birazda tutucu olanların kullandıkları renklerdir. Pastel renkler (uçuk pembe, uçuk sarı, uçuk mavi gibi renkler) sadeliği, gençliği ve masumiyeti simgelemektedir. Canlı ve parlak renkler olan portakal, çingene pembesi, kırmızı gibi renkler ise, dinamizmi, yüksek enerjiyi, zaman zamanda agresifliği ve seksüelliği simgelemektedir.

Amerika ve İngiltere de yapılan araştırmaların sonuçlarına göre, lüks bir takım elbise giyerek işlek bir caddede karşıdan karşıya geçen kişiye insanlar yol vermekte ve onun yolunu kesmezlerken, ayni kişinin işçi kıyafeti dolaşması durumunda, ayni kavşakta karşıdan karşıya geçmesi durumunda ise, kendisine yol verilmemekte ve o kişinin geçmesini çevresindeki kişiler beklememektedirler.

.

Renklerle bedenimizin enerji merkezleri arasındaki ilişkisi Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renklerin özelliklerine girmeden önce renklerle bedenimizdeki enerji merkezleri arasındaki ilişkiden söz etmek istiyorum. Vücudumuzda 7 tane “enerji merkezi” vardır. Bunların her birinin kendine ait bir rengi vardır. Yani her bir enerji merkezinin kendine ait bir ana rengi vardır. Fakat bu enerji merkezleri diğer renklerden de yardım alabilirler. Emre Karakayanın (+9 0534 519 90 01 )  düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk Her bir enerji merkezinin kendi rengine ana renk, yardım aldığı renge de ara renk veya tamamlayıcı renk diyoruz. Ana ve ara renkler çeşitli nedenlerden dolayı dengesi bozulmuş enerji merkezlerinin dengeye gelmesinde, birbirleriyle tamamlayıcı unsurlar oluştururlar. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk Herhangi bir tedavide kullanılan ana ve tamamlayıcı renk tablosu şöyledir. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renkler bize birçok biçimde ve görünüşte görünüyor. Bizler özgür gözle en az 2000 farklı renk tonunu algılayabiliriz. Odanın bütün resmi ve sinerjisi farklı renklerin kombinasyonu ile yaratılır. Gerçek şu ki, renkli bir dünya vasıtasıyla tüm görsel izlenimlerimizin % 87’sini elde ediyoruz. İnsanlar renkleri kullanır ve bu şekilde kendisini ifade eder.

Biraz şansa mı ihtiyacınız var? Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk Bunu kırmızı bir kazak giyerek, bir portakal yiyerek ya da elmas bir yüzük takarak sağlayabilirsiniz. Hint geleneğine göre hayatınızda şans yaratmak ve aynı anda mutlulukla sağlığı teşvik etmek çevrenizde hangi rengin hakim olması gerektiğini bulmanıza bağlı. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk “Bir insanın kendini iyi hissetmesi chakra’larına (insan vücudundaki yedi ana nokta) veya vücut ve buna bağlı fizik enerjisine bağlıdır” diye açıklıyor The Indian Luck Book (Hint Şans Kitabı)’nın yazarı Monisha Bharadvvaj. “Her chakra negatif ya da pozitif titreşimleri çeker ve özel bir renge bağlıdır. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk bu rengi giymek sizin daha dengeli, mutlu, kontrollü olmanıza yardımcı olur ve buna bağlı olarak dışarıdan aldığınız tepkileri de etkiler. “Kıymetli taşların gücü de aynı şekilde işler. “Kıymetli taşlar chakra’lar üzerinde etkisi olan elektromanyetik enerji yayar,” diyor Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk Monisha. “Renklerine ve etkilenen chakra’ya göre kıymetli taşlar canlılığı arttırabilir, olumsuz etkileri önler, sağlığı korur, kazaları önlemek için gerekli enerjiyi verir ve gelişmeyi hızlandırır. ” Öyleyse kullandığımız renklere dikkat edelim. İyi şanslar. Giydiğiniz Renkler Chakra’larınızı, Mutluluğunuzu ve Ruh Halinizi Etkiliyor. Güneş ışığının sahip olduğu elektromanyetik enerji dünyamızdaki doğal yaşamı devam ettirir. Işık yeterince alınmazsa canlılar hayat enerjisini tam olarak alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Renk terapisi metabolizmanın sağlıklı ve dengeli bir şekilde çalışmasını sağlamak için renk enerjilerinden faydalanmak için yapılan terapidir. İhtiyaç olan renk vucuda çeşitli yöntemlerle sağlanır. Reiki, müzik, sarjlı sular ve renk şuruplarıyla ihtiyaç duyulan renk vücuda yüklenir.

Renk bir enerjidir. Giysilerimiz bizim hem ayıracımız hemde renk süzgeçimizdir. Renklerin büyülü dünyası hakkında fikir sahibi olmak için her şeyden önce ışık kavramını incelememiz gerek ışık rengi oluşturan bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından, çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, nesnelerden yansıyıp gözümüz tarafından algılandığa ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın yansımasıdır. Örneğin koyu renkte görünen nesneler, parlak nesnelere oranla daha çok ışık emerler ve böylece göze daha az ışık yansıtırlar. Açık renkli nesneler ise, daha çok ışık yansıtarak parlaklık ve yoğunluk yanılsamasına yol açarlar. Parlak olarak algıladığımız objeler çok ışık yansıtırlar. Işığı oluşturan dalga boylarının hızları, bir ortamdan ötekine geçerken değişiklikler gösterir. Renk, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık değişik dalga boylarına dönüştüğünde çeşitli renkler ortaya çıkar. Ancak gökkuşağını oluşturan yedi renk, bütün renk spektrumunun sadece çok küçük bir bölümüdür. Gerçekte her rengin birçok tonu ve çeşidi vardır. Her rengin kendine has bir emme ve yansıtma özelliği bulunur. Kromoterapi adıyla bilinen renk tedavisi eski Mısır’da, Çin’de ve Hindistan’da çok eskiden beri biliniyordu. Bu tedavi yöntemi insanda bazı renklere ait merkezler olduğu teorisinden yola çıkmaktadır. Chakra adı verilen bu merkezler belirli organları yönetir. Bunlar belirli renklerle de uyum halindedir. Organik veya psikolojik nedenlerden dolayı bu merkezler görevlerini yapamaz duruma gelince, hem idare ettikleri organlarda bazı hastalık belirtileri görülmeye başlanır, hem de uyum halinde bulundukları renk titreşimleri azalarak bu renge olan ihtiyaçları artar. Kromoterapi de bu duruma gelen hastaya aksayan chakranın rengiyle ilgili tedavi uygulanır. Ayrıca bu merkezin uyum hali içinde bulunduğu renkle ilgili besinler tavsiye edilir. Bazen bu renk merkezi ile ilgili metaller taşınması da önerilebilir. Tedavi esnasındaki süre kromoterapi uzmanının tavsiyesine göre yapılır.

Günlük yaşantımızda hepimizin renklerden etkilendiği bilinen bir gerçektir. Bulunduğumuz mekanlarda canlı renkler bize huzur ve mutluluk verirken, donuk ve soluk renkler ise bizlere sıkıntı verir. Renkler karşısında neden değişik ruh halleri yaşıyoruz? Ruh halimizi, renkler ne yönde etkiler? Renklerin gizemli dünyasını öğrenmek istiyorsak önce ışığın ne olduğunu anlamamız gerekir. Işık, şekli ve rengi oluşturan, bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, cisimlerden yansıyıp, gözümüz tarafından algılandığında, ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın bir yansımasıdır. Işık bir cisme çarparak yansıma yapana dek, gözümüzle görebilme olanağımız yoktur. Renk ise, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık, değişik dalga boylarına dönüştüğünde, emildiğinde veya kırıldığında çeşitli renkler ortaya çıkar. Bu tıpkı bir prizmayı güneş ışığına doğru tutmaya benzer. Ne var ki gökkuşağını oluşturan renkler, renk tayfının küçük bir bölümüdür. Gerçekte her rengin bir çok tonu ve çeşidi vardır. Her rengin kendine has bir emme ve yansıtma özelliği mevcuttur. Cisimler ise, güneş ışığını oluşturan renkleri kendi özelliklerine bağlı olarak, emer ve yansıtırlar. Renk, bir ışık frekansının belli oranda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Renkleri kendi içlerinde ise, üç temel gruba ayırabiliriz. Birincisi; kırmızı, sarı ve mavi’nin bulunduğu ana renkler grubudur. İkincisi, bu üç rengin çeşitli kombinasyonlarda biraraya getirilmesi sonucunda oluşan gruptur. Örneğin: Sarı+mavi=Yeşil, Kırmızı+sarı= Emre Karakayanın (+9 0534 519 90 01 )  düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk, Kırmızı+mavi=Mor gibi. İlk gruptaki renklerle, ikinci gruptaki renklerin karıştırılması sonucunda ise, üçüncü grup renkler oluşur. Renkler, dünyamızda 4 Ana Unsur olan: Hava,Toprak,Su,Ateş ile birebir etkileşimleri vardır. Kırmızı renk Ateş’i, Sarı renk Hava’yı, Yeşil renk Su’yu, Mavi renk ise Toprak’ı simgeler. Makro uzayda ise, Renk evrenleri vardır ve 2 Ana Renk’den oluşur, bunlar; Kırmızı Ötesi Evrenler ve Mor Ötesi Evrenlerdir. Kırmızı ötesinde yer alan evrenler (cehennemler) sıcak ve yakıcı, Mor Ötesi Evrenler (cennetler) ise huzur verici ve ilahidir. Renklerin bir başka özelliği ise, bilinç dünyamızın en derin noktalarına kadar uyarma gücüne sahip olmalarıdır. Her insanın renklere karşı verdiği tepki farklıdır. Bir insana huzur veren mavi renk, bir diğerine soğuk veya itici gelebilir. Veya birine heyecan veren kırmızı, bir diğerine üzün verebilir. İnsanların renkten etkilenmelerini meydana getiren olgular, kişilik oluşumları, hayat koşulları ve bilinçaltında bastırılmış olan isteklerdir. Bazı insanlar hangi renkle barışık olduklarını bilirken bazıları ise bu konuda tamamen bilinçsizdir. İnsanlar renk seçerken, o rengin kendilerine getireceği yararı veya zararı düşünmezler. Sonuçta her renk, kendine özgü bazı tedavi edici ve dengeleyici unsurları da içersinde taşır. Renk bilim nedir ve Nasıl doğmuştur? Tarihe baktığımızda eski Mısırlıların renklere ve renklerle yapılan şifaya çok önem verdiğini görebiliriz. Bu sebepten Karnak ve Teb gibi tapınaklarda renk kullanmışlar ve renk şifacılığını pekiştirmek için, renk salonları inşa etmişlerdir. Aynı şeyi kadim Hind ve Çin uygarlıklarında da görebiliyoruz.

Oradaki şifacı din adamları da insanın yedi katlı doğası ile güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı temel alarak, bir renk bilim sistemi kur muşlardır. 1670 yılında İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonra bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir beyaz perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra ile dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonra güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına devam ederek, renk bilimini, bir bilim dalı olarak ortaya koymuştur. Newton’dan sonra Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve kimyagerler, bu proje üzerine eğilerek çalışmaları hızlandırmışlardır. Ancak günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Bugün dünyada birçok psikolog ve psikiyatr renkleri bir terapi aracı olarak kullanmaktadır. Dünyanın her tarafında bilinen bir atasözü vardır: “Güneş giren eve doktor girmez. ” Işık, tabiatın bir ilacı ve en güzel tedavi aracıdır. Işığın, insanlar ve bitkiler üzerindeki fiziksel etkilerini hepimiz biliyoruz. Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur.

Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür. Bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Bu olaya kısaca fotosentez diyoruz. İşte ışık ile hayat arasındaki bağlantı!. Işık eksik ve yetersiz olduğu zaman, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız mutsuz ve sevgisiz canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Renk terapisi, metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir. Araştırmalar bize göstermiştir ki, insanda bedeni kuşatan elektromanyetik bir alan vardır. Buna Aura veya enerji beden adı verilir. Bedenimizi bulut gibi saran bu enerji alanı, ışık, (renk) elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimdedir. Ayrıca bu enerji alanı içinde yedi adet de, chakra adını verdiğimiz enerji dağıtım merkezleri vardır. Chakra’lar bedene giren ve beden tarafından yayılan enerjilerin oranlarını düzenlerler. Ayrıca bedendeki fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal fonksiyonların yerine getirilmesi için gerekli olan enerjiyi emerek, bunları ihtiyaç duyulan bölgelere dağıtırlar. Her bir chakra ayrı bir renge sahiptir. Chakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir. Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Bu yolla tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanmış olurlar.

İnsanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, enerjiye (belirli renklere) karşı duyarlıdırlar. İnsanın içinde bulunduğu duygusal değişiklikler (öfke, korku, negatif düşünceler vs. ) chakralarda enerji dengesizliği meydana getirir. Burada, belirli bir rengin fazlalığı veya azlığı söz konusudur. Chakraların dengesiz çalışması fizik bedende hastalıkları oluşturur. Eğer bünyemizde herhangi bir denge bozukluğu başgösterirse, bazı renkleri veya renk kombinasyonlarını kullanarak, iç dengemizi tekrar kurabiliriz. Renklerin çevrelerine yaydıkları titreşimler, vücudun elektromanyetik ışınımıyla doğrudan bir etkileşim içindedirler. Söz konusu titreşimler chakralar tarafından emildikten sonra, direkt olarak omurgalara iletilirler. Omurgalara ulaşan bu enerji dolu titreşimler, sinirler yardımıyla gerekli organlara ve dengesi bozulan sistemlere taşınırlar. Böylece fiziksel rahatsızlıklara yol açabilecek olan duygusal ve zihinsel şikayetler en aza indirilir. Renklerle tedavi üzerinde çalışırken karşılaşılan en büyük sorun ise, ihtiyaç duyulan renklerin belirlenmesidir.

Renk Işık Tedavisi, Kromoterapi Işık ve Rengin Enerji İlkeleri natüropati uygulamasındaki modern cihaz destekli metotların bir parçasıdır. Bu tedavi çok eskiye dayanır, çünkü renk ışık tedavisi, köken itibarı ile güneş ışığıyla tıbbi tedavi anlamına gelen Helioterapiden türemiştir. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk fiziksel anlamda ışık ve renk, iyi tanımlanmıştır. Güneş ışığı, elektromanyetik spektrumun bir parçası olup yaklaşık olarak %42’si kızılötesi ışınlardan (“termal radyasyon”) , %51’i görünür ışıktan ve yaklaşık %6’sı mor ötesi ışınlardan (UV-ışını) oluşur. Gözlerimizle görebildiğimiz ışık, yani, elektromanyetik spektrumun optik olarak fark edilebilir aralığı, 380 ila 780 nm dalga boyları arasında değişir. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk Kızılötesi ışınlar genel olarak ağrı tedavisi için termoterapide kullanılırlar. UV-ışını dermatolojide, örneğin UV-B ışını (özellikle 311 nm) sedef hastalığının, UV-A ışını ise (320-380nm) atopik egzamanın tedavisinde kullanılır. Güneş ışığı spektrumunun her rengi, organizmamızda belirli bir reaksiyona neden olur. Reaksiyon düzeyleri farklıdır. Renklerin duygusal ve ruhsal etkilerinin yanı sıra metabolik ve yapısal düzeyde etkileri bulunur. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk Işık ve renk, vücudumuzca cilt ve gözler, aynı zamanda Çakralar (vücudumuzun ötesindeki enerji organları) ve besinler aracılığıyla emilir (bu bağlamda ikinci derece bitkisel boyalar büyük rol oynar). Vücudumuzun dışarıdan yalnızca ışık almayıp aynı zamanda, “BioFoton radyasyonu” olarak da bilinen ultra zayıflıkta bir hücre radyasyonu (“luminesans”) vermesi özellikle heyecan vericidir. Bu ışık, hücre bölünmesinden kaynaklanır ve eşevrelidir, yani lazer benzeri bir düzeni vardır. “Vücudun kendi ışık üretiminin” varlığı hakkındaki bilgileri Rus Alexander Gurwitsch’in araştırmalarına ve Alman Profesör Fritz-Albert Popp’un onlara dayanan çalışmasına (“Der Mensch ist ein Lichtsauger”) [İnsan Işık Emici bir Cihazdır*] borçluyuz. *İnsan ışıklı vakum temizleyicisidir, olarak da tercüme edilebilir! Işığın işi: Hücre iletişimi Vücudumuz karmaşık bir şekilde organize edilmiştir. Her bir hücrede saniyede aynı anda yaklaşık 30. 000 ila 100. 000 kimyasal reaksiyon gerçekleşir. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk bu, vücutta eşzamanlı olarak tasarlanan 1. 000. 000. 000. 000. 000. 000=1 kentilyon reaksiyon demektir! Vücuttaki bütün doku fonksiyonlarının yüksek derecede organize edilmiş etkileşimini garanti etmede yalnızca ışık, dolayısıyla fotonlar, bu süreçleri sayısal açıdan yeterli hız ve kesinlikle yönetebilecek gibi görünmektedir. Potsdam’daki “Institude for Advanced Sustainability Studies” Bilim Direktörü Carlo Rubbia, bunu araştırdı. Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk 1984 yılında Simon van der Meer ile birlikte Nobel Fizik Ödülünü aldı.

Birlikte, maddenin, dolaysıyla gördüğümüz ve dokunabildiğimiz her şeyin birleşmiş olduğu bilmecesini çözdüler. Temel olarak dünyamızın yalnızca 1 milyarda biri kütleden oluşur, geriye kalansa saf enerjidir. Enerji kuantlarının kütle parçacıklarına oranı 1. 000. 000. 000 (milyar) / 1’dir. Basitçe söylemek gerekirse: Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk enerji süreçleri, maddesel süreçlerden daha ağır basar. Bugün DNA, insan hücresi radyasyonunun en önemli depolama yeri olarak görülmektedir. “Biyolojik organizmaların iç düzeni güneş ışığıyla bağlantılıdır. ” Işık, Salınım ve Enerjidir (Dalga-Parçacık Düalizmi) Işık, bir yerden bir yere hareket ediyorsa, bir dalga gibi davranıyordur. Güneşten yayılan ışık dalgalarını belirleyen, frekansları ve dalga boylarıdır. Emre Karakayanın (+9 0534 519 90 01 )  düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız Emre Karakayanın düzenlediği enerjistmasor.com sitemizde daha sonra daha geniş açıklayacağımız yaşantımızda naturel yatıştırıcı ve dinlendirici lacivert renk dalga boyu= bir dalganın genliğinin bir sonrakine uzaklığı (ölçü birimi nanometre, nm / 1 nanometre = metrenin milyarda biri, 10-9 metre) Frekans= zaman birimi başına salınım süreçlerinin sayısı (ölçü birimi Hertz, Hz), yani, bir saniyeden sonra belirli bir noktaya ulaşan dalgaların sayısı Işık bir organizma tarafından alınıyorsa, bir parçacık gibi davranıyordur. Işığın e küçük parçacığına “foton” denir.

Koyu renkte görünen nesneler, parlak nesnelere oranla daha çok ışık emerler ve böylece göze daha az ışık yansıtırlar. Açık renkli nesneler ise, daha çok ışık yansıtarak parlaklık ve yoğunluk yanılsamasına yol açarlar. Parlak olarak algıladığımız objeler çok ışık yansıtırlar. Işığı oluşturan dalga boylarının hızları, bir ortamdan ötekine geçerken değişiklikler gösterir. Renk, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır.

indeks: Dark Blue, Lacivert,  Color therapy, art Iherapy, alternative treatment, renk, zihin, beden, duygu, denge, canlılık,, Spor, fiziksel sağlığı, zihinsel sağlığı, ruhsal sağlığı, stres,

.

Kromoterapi Altın Renk Karaciğeri Düzenler.

Anne Sütü Gözde Kaşıntı, Nezle, Kızarıklığa Faydalıdır.

Yorgun ve Bitkin Düşenlere Hurma Dinçlik ve Enerji verir.

incir sperm arttırıcı özelliği Mevcuttur. Aile’nin Mutluluğudur.

Güzelliğin Sırrı Kara Üzümdedir.

Ceviz Kabuğu Suyu Diş Tartarlarına Karşı Faydalıdır.

Kızılcık Sağlıklı Cinsel Yaşam Sağlar.


.

—–

loading…

—–




—-
.

Bilgi kaynaklarımız:
www.enerjistmasor.com

www.bitkiveinsan.com

www.faydaliyasam.com

www.google.com

UYARI:
Sitemizde hastalikları teşhis tedavi etmek ile ilgili 1219 sayılı Tababet Kanunu’na göre sadece doktorların görevi olduğu bilinciyle, web sitesinde yer alan bilgiler sağlıklı ve yararlı yaşama hakkında bitkisel doğal tavsiye niteliğinde olup paylaşımlar ve konularımız tavsiye ettiğimiz ürünlerimiz ilaç değil, yaşama yararlı besin destek ürünleridir. Tedavi veya hekim tedavisi yerine geçmez. Paylaşılan metinlerde ve Kürlerin içerisinde geçen bitkilerin kullanımından önce, özellikle adı geçen bitkilere alerjiniz olup olmadığını doktorunuza kontrol ettirdikten sonra kullanmanız tavsiye olunur. Yaşama sağlıklı, afiyet içinde, yararlı yaşamanız dileklerimizle…

—–


—–

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir