Kızıl Renk Böbrekleri ve Böbreküstü Bezleri Uyarır 14
Omuzlar, arasında da yağ birikimi olur. Bu hastalığa yakalananlarda, %90 civarında obezite, %80 civarında yüksek tansiyon %80 inde diyabet, %80’inde güçsüzlük, %70’inde aşırı vücut kıllanması ve %70’inde cinsel bozukluklar görülebilmektedir. Teşhis konurken, hastanın tıbbi geçmişi, fiziksel muayenesi ve laboratuvar testleri sonuçlarından yararlanılır. Hastalığın teşhisinden sonra gerekirse, tümör v.b gibi konuların daha ayrıntılı incelenebilmesi için tomografi veya MR gibi görüntüleme teknikleri kullanılabilir. Adrenal Bezinde Kanser: Milyonda bir gibi seyrek görülür. Adrenal bezleri kanserin yaptığı deformiteye bağlı olarak hormon salgılanmasında bozukluk görülür. Cushing sendromuna benzer şekilde , yüksek tansiyon, kilo artışı, aşırı vücut tüylenmesi, osteoporoz ve diyabet gibi bulgular verebilir. Teşhiste; laboratuvar testleri, tomografi ve MR gibi testler kullanılır. Feokromositoma: Adrenal bezinin iç kısmında üretilen hormon salgılamasında oluşan bozulmaya bağlı olarak, tümör ortaya çıkar ve genelde iyi huyludur.
Renkler İşinizi Kolaylaştırıyor. İş yaşamında renklerle doğrudan ilişkide olduğumuz diğer bir alan, kullanılan dokümanlardır.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk dokümanlarda kullanılan renkler ve şekiller, şirket hakkında bilgi verirken dokümanda yer verilen konuya ilgiyi yoğunlaştırır. Renkler, yaşamımızda tahmin ettiğimizden daha önemli bir yere sahiptir. Gerek günlük yaşamda gerekse iş yaşamımızda renklerin önemini yadsıyamayız. İş yaşamımızda renklerin önemini birkaç kategoride ele alabiliriz. Giyim tarzımızın ve kıyafetlerimizin iş hayatımızı etkilediği gibi bulunduğumuz ortamın renklerinin de motivasyonumuzu doğrudan etkilediğini göz ardı edemeyiz. Ofislerde aydınlık renkler daha verimli çalışmamızı sağlarken, karanlık, loş odalarda çalışanların verimlerinin çok daha düşük olduğu bir gerçektir.
Görüntüleri etkili olarak sunabilirsiniz Görüntüleri sunmada renk sizin güçlü bir aracınızdır. Renklerin etkileyici kullanımıyla belgenizden iletmek istediğiniz özellikleri; güç, içtenlik, güvenilirlik vs. görüntüye verebilirsiniz. Psikolojik olarak okuyucuyu dilediğiniz tarafa yönlendirebilirsiniz. Her renk farklı psikolojik etkiye sahiptir. Bunları ustalıkla kullanarak okuyucularınızı arzuladığınız yöne götürebilirsiniz. Sonuç olarak, belgelerinize renk eklemek size daha ikna edici ve etkili bir iletişim sağlayacaktır.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Renkler belgelerinizi farklılaştırır Dikkati ana noktalara çekmek için, belgenizin özel bölümlerini uygun bir renk kullanımıyla vurgulayabilirsiniz. Ayrıca, renkleri etkili bir şekilde kullanarak benzersiz ve özgün belgeler yaratabilir ve okuyucularda iyi bir izlenim bırakabilirsiniz.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk renklerin insan davranışları üzerindeki etkilerini göz önüne alırsak, dokümanları bu doğrultuda tasarlayabilirsiniz. İş hayatında kritik noktalarda ve karar verme sürecinde etkili belgeleri yine renkler vasıtasıyla düzenleyebilirsiniz.
Belgelerinizi daha rahat okunur hale getirerek anlaşılır yapabilirsiniz Bir belgenin farklı kısımlarını betimlemek için renkler kullanılabilir. Ayrıca, belirli öğeler için hep aynı rengi kullanarak belgenizi daha anlaşılır yapabilirsiniz. Kullanabileceğiniz başka bir teknik ise okuyucunun gözlerini istediğiniz yöne yönlendirmek için derecelendirme kullanarak renk farklılıklarını uygulamaktır. Renklerin önemi ve iletişim aracı olarak gücü Görme duyusuyla renk bilgisi maksadımızı ve kararımızı etkiler. İnsanların tatma, koku alma, dokunma, görme ve duyma olmak üzere beş duyusu vardır. Görme duyusuyla aldığımız bilgi bunların toplamda yaklaşık %87’sini oluşturur. Ve görme duyumuzla aldığımız bilginin yaklaşık % 80’i renk bilgisidir. Bu figürlerin doğruladığı gibi, edindiğimiz duyusal unsurların büyük bir bölümü renk bilgisi formundadır.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Kısaca, renk bizim hayatımızdaki çok önemli bir mevcudiyettir. Renkler hayal edebileceğimizden daha çok güce sahiptirler. Ve bu gücü iş belgelerinize koyarak birçok yeni fırsat yaratabilirsiniz. Günümüz trendi, şüphesiz “Renklerin Başarısı”na doğrudur.
Renklerle bedenimizin enerji merkezleri arasındaki ilişkisiBöbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Renklerin özelliklerine girmeden önce renklerle bedenimizdeki enerji merkezleri arasındaki ilişkiden söz etmek istiyorum. Vücudumuzda 7 tane “enerji merkezi”vardır. Bunların her birinin kendine ait bir rengi vardır. Yani her bir enerji merkezinin kendine ait bir ana rengi vardır. Fakat bu enerji merkezleri diğer renklerden de yardım alabilirler.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Her bir enerji merkezinin kendi rengine ana renk, yardım aldığı renge de ara renk veya tamamlayıcı renk diyoruz. Ana ve ara renkler çeşitli nedenlerden dolayı dengesi bozulmuş enerji merkezlerinin dengeye gelmesinde, birbirleriyle tamamlayıcı unsurlar oluştururlar.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Herhangi bir tedavide kullanılan ana ve tamamlayıcı renk tablosu şöyledir.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Renkler bize birçok biçimde ve görünüşte görünüyor. Bizler özgür gözle en az 2000 farklı renk tonunu algılayabiliriz. Odanın bütün resmi ve sinerjisi farklı renklerin kombinasyonu ile yaratılır. Gerçek şu ki, renkli bir dünya vasıtasıyla tüm görsel izlenimlerimizin % 87’sini elde ediyoruz. İnsanlar renkleri kullanır ve bu şekilde kendisini ifade eder.
Biraz şansa mı ihtiyacınız var?Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Bunu kırmızı bir kazak giyerek, bir portakal yiyerek yada elmas bir yüzük takarak sağlayabilirsiniz. Hint geleneğine göre hayatınızda şans yaratmak ve aynı anda mutlulukla sağlığı teşvik etmek çevrenizde hangi rengin hakim olması gerektiğini bulmanıza bağlı.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk “Bir insanın kendini iyi hissetmesi chakra’larına (insan vücudundaki yedi ana nokta) veya vücut ve buna bağlı fizik enerjisine bağlıdır”diye açıklıyor The Indian Luck Book (Hint Şans Kitabı)’nın yazarı Monisha Bharadvvaj. “Her chakra negatif yada pozitif titreşimleri çeker ve özel bir renge bağlıdır.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk bu rengi giymek sizin daha dengeli, mutlu, kontrollü olmanıza yardımcı olur ve buna bağlı olarak dışarıdan aldığınız tepkileri de etkiler. “Kıymetli taşların gücü de aynı şekilde işler. “Kıymetli taşlar chakra’lar üzerinde etkisi olan elektromanyetik enerji yayar,”diyorBöbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Monisha. “Renklerine ve etkilenen chakra’ya göre kıymetli taşlar canlılığı arttırabilir, olumsuz etkileri önler, sağlığı korur, kazaları önlemek için gerekli enerjiyi verir ve gelişmeyi hızlandırır. “Öyleyse kullandığımız renklere dikkat edelim. İyi şanslar. Giydiğiniz Renkler Chakra’larınızı, Mutluluğunuzu ve Ruh Halinizi Etkiliyor. Güneş ışığının sahip olduğu elektromanyetik enerji dünyamızdaki doğal yaşamı devam ettirir. Işık yeterince alınmazsa canlılar hayat enerjisini tam olarak alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk metabolizmanın sağlıklı ve dengeli bir şekilde çalışmasını sağlamak için renk enerjilerinden faydalanmak için yapılan terapidir. İhtiyaç olan renk vucuda çeşitli yöntemlerle sağlanır. Reiki, müzik, sarjlı sular ve renk şuruplarıyla ihtiyaç duyulan renk vücuda yüklenir.
Renk bir enerjidir. Giysilerimiz bizim hem ayıracımız hemde renk süzgeçimizdir. Renklerin büyülü dünyası hakkında fikir sahibi olmak için her şeyden önce ışık kavramını incelememiz gerek ışık rengi oluşturan bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından, çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, nesnelerden yansıyıp gözümüz tarafından algılandığa ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın yansımasıdır. Örneğin koyu renkte görünen nesneler, parlak nesnelere oranla daha çok ışık emerler ve böylece göze daha az ışık yansıtırlar. Açık renkli nesneler ise, daha çok ışık yansıtarak parlaklık ve yoğunluk yanılsamasına yol açarlar. Parlak olarak algıladığımız objeler çok ışık yansıtırlar. Işığı oluşturan dalga boylarının hızları, bir ortamdan ötekine geçerken değişiklikler gösterir. Renk, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık değişik dalga boylarına dönüştüğünde çeşitli renkler ortaya çıkar. Ancak gökkuşağını oluşturan yedi renk, bütün renk spektrumunun sadece çok küçük bir bölümüdür. Gerçekte her rengin birçok tonu ve çeşidi vardır. Her rengin kendine has bir emme ve yansıtma özelliği bulunur.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Kromoterapi adıyla bilinen renk tedavisi eski Mısır’da, Çin’de ve Hindistan’da çok eskiden beri biliniyordu. Bu tedavi yöntemi insanda bazı renklere ait merkezler olduğu teorisinden yola çıkmaktadır. Chakra adı verilen bu merkezler belirli organları yönetir. Bunlar belirli renklerle de uyum halindedir. Organik veya psikolojik nedenlerden dolayı bu merkezler görevlerini yapamaz duruma gelince, hem idare ettikleri organlarda bazı hastalık belirtileri görülmeye başlanır, hem de uyum halinde bulundukları renk titreşimleri azalarak bu renge olan ihtiyaçları artar.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Kromoterapi de bu duruma gelen hastaya aksayan chakranın rengiyle ilgili tedavi uygulanır. Ayrıca bu merkezin uyum hali içinde bulunduğu renkle ilgili besinler tavsiye edilir. Bazen bu renk merkezi ile ilgili metaller taşınması da önerilebilir. Tedavi esnasındaki süreBöbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Kromoterapi uzmanının tavsiyesine göre yapılır.
Günlük yaşantımızda hepimizin renklerden etkilendiği bilinen bir gerçektir. Bulunduğumuz mekanlarda canlı renkler bize huzur ve mutluluk verirken, donuk ve soluk renkler ise bizlere sıkıntı verir. Renkler karşısında neden değişik ruh halleri yaşıyoruz? Ruh halimizi, renkler ne yönde etkiler? Renklerin gizemli dünyasını öğrenmek istiyorsak önce ışığın ne olduğunu anlamamız gerekir. Işık, şekli ve rengi oluşturan, bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, cisimlerden yansıyıp, gözümüz tarafından algılandığında, ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın bir yansımasıdır. Işık bir cisme çarparak yansıma yapana dek, gözümüzle görebilme olanağımız yoktur. Renk ise, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık, değişik dalga boylarına dönüştüğünde, emildiğinde veya kırıldığında çeşitli renkler ortaya çıkar. Bu tıpkı bir prizmayı güneş ışığına doğru tutmaya benzer. Ne var ki gökkuşağını oluşturan renkler, renk tayfının küçük bir bölümüdür. Gerçekte her rengin bir çok tonu ve çeşidi vardır. Her rengin kendine has bir emme ve yansıtma özelliği mevcuttur. Cisimler ise, güneş ışığını oluşturan renkleri kendi özelliklerine bağlı olarak, emer ve yansıtırlar. Renk, bir ışık frekansının belli oranda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Renkleri kendi içlerinde ise, üç temel gruba ayırabiliriz. Birincisi; kırmızı, sarı ve mavi’nin bulunduğu ana renkler grubudur. İkincisi, bu üç rengin çeşitli kombinasyonlarda biraraya getirilmesi sonucunda oluşan gruptur. Örneğin: Sarı+mavi=Yeşil, Kırmızı+sarı=Turuncu, Kırmızı+mavi=Mor gibi. İlk gruptaki renklerle, ikinci gruptaki renklerin karıştırılması sonucunda ise, üçüncü grup renkler oluşur. Renkler, dünyamızda 4 Ana Unsur olan: Hava,Toprak,Su,Ateş ile birebir etkileşimleri vardır. Kırmızı renk Ateş’i, Sarı renk Hava’yı, Yeşil renk Su’yu, Mavi renk ise Toprak’ı simgeler. Makro uzayda ise, Renk evrenleri vardır ve 2 Ana Renk’den oluşur, bunlar; Kırmızı Ötesi Evrenler ve Mor Ötesi Evrenlerdir.
Kırmızı ötesinde yer alan evrenler (cehennemler) sıcak ve yakıcı, Mor Ötesi Evrenler (cennetler) ise huzur verici ve ilahidir. Renklerin bir başka özelliği ise, bilinç dünyamızın en derin noktalarına kadar uyarma gücüne sahip olmalarıdır. Her insanın renklere karşı verdiği tepki farklıdır. Bir insana huzur veren mavi renk, bir diğerine soğuk veya itici gelebilir. Veya birine heyecan veren kırmızı, bir diğerine üzün verebilir. İnsanların renkten etkilenmelerini meydana getiren olgular, kişilik oluşumları, hayat koşulları ve bilinçaltında bastırılmış olan isteklerdir. Bazı insanlar hangi renkle barışık olduklarını bilirken bazıları ise bu konuda tamamen bilinçsizdir. İnsanlar renk seçerken, o rengin kendilerine getireceği yararı veya zararı düşünmezler. Sonuçta her renk, kendine özgü bazı tedavi edici ve dengeleyici unsurları da içersinde taşır. Renk bilim nedir ve Nasıl doğmuştur? Tarihe baktığımızda eski Mısırlıların renklere ve renklerle yapılan şifaya çok önem verdiğini görebiliriz. Bu sebepten Karnak ve Teb gibi tapınaklarda renk kullanmışlar ve renk şifacılığını pekiştirmek için, renk salonları inşa etmişlerdir. Aynı şeyi kadim Hind ve Çin uygarlıklarında da görebiliyoruz.
Oradaki şifacı din adamları da insanın yedi katlı doğası ile güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı temel alarak, bir renk bilim sistemi kur muşlardır. 1670 yılında İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonra bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir beyaz perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra ile dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonra güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına devam ederek, renk bilimini, bir bilim dalı olarak ortaya koymuştur. Newton’dan sonra Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve kimyagerler, bu proje üzerine eğilerek çalışmaları hızlandırmışlardır. Ancak günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Bugün dünyada birçok psikolog ve psikiyatr renkleri bir terapi aracı olarak kullanmaktadır. Dünyanın her tarafında bilinen bir atasözü vardır: “Güneş giren eve doktor girmez. “Işık, tabiatın bir ilacı ve en güzel tedavi aracıdır. Işığın, insanlar ve bitkiler üzerindeki fiziksel etkilerini hepimiz biliyoruz. Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur.
Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür. Bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Bu olaya kısaca fotosentez diyoruz. İşte ışık ile hayat arasındaki bağlantı!. Işık eksik ve yetersiz olduğu zaman, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız mutsuz ve sevgisiz canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk , metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir. Araştırmalar bize göstermiştir ki, insanda bedeni kuşatan elektromanyetik bir alan vardır. Buna Aura veya enerji beden adı verilir. Bedenimizi bulut gibi saran bu enerji alanı, ışık, (renk) elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimdedir. Ayrıca bu enerji alanı içinde yedi adet de, chakra adını verdiğimiz enerji dağıtım merkezleri vardır. Chakra’lar bedene giren ve beden tarafından yayılan enerjilerin oranlarını düzenlerler. Ayrıca bedendeki fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal fonksiyonların yerine getirilmesi için gerekli olan enerjiyi emerek, bunları ihtiyaç duyulan bölgelere dağıtırlar. Her bir chakra ayrı bir renge sahiptir. Chakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir. Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Bu yolla tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanmış olurlar.
İnsanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, enerjiye (belirli renklere) karşı duyarlıdırlar. İnsanın içinde bulunduğu duygusal değişiklikler (öfke, korku, negatif düşünceler vs. ) chakralarda enerji dengesizliği meydana getirir. Burada, belirli bir rengin fazlalığı veya azlığı söz konusudur. Chakraların dengesiz çalışması fizik bedende hastalıkları oluşturur. Eğer bünyemizde herhangi bir denge bozukluğu başgösterirse, bazı renkleri veya renk kombinasyonlarını kullanarak, iç dengemizi tekrar kurabiliriz. Renklerin çevrelerine yaydıkları titreşimler, vücudun elektromanyetik ışınımıyla doğrudan bir etkileşim içindedirler. Söz konusu titreşimler chakralar tarafından emildikten sonra, direkt olarak omurgalara iletilirler. Omurgalara ulaşan bu enerji dolu titreşimler, sinirler yardımıyla gerekli organlara ve dengesi bozulan sistemlere taşınırlar. Böylece fiziksel rahatsızlıklara yol açabilecek olan duygusal ve zihinsel şikayetler en aza indirilir. Renklerle tedavi üzerinde çalışırken karşılaşılan en büyük sorun ise, ihtiyaç duyulan renklerin belirlenmesidir.
Renk Işık Tedavisi,Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Kromoterapi Işık ve Rengin Enerji İlkeleri natüropati uygulamasındaki modern cihaz destekli metotların bir parçasıdır. Bu tedavi çok eskiye dayanır, çünkü renk ışık tedavisi, köken itibarı ile güneş ışığıyla tıbbi tedavi anlamına gelen Helioterapiden türemiştir.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk fiziksel anlamda ışık ve renk, iyi tanımlanmıştır. Güneş ışığı, elektromanyetik spektrumun bir parçası olup yaklaşık olarak %42’si kızılötesi ışınlardan (“termal radyasyon”) , %51’i görünür ışıktan ve yaklaşık %6’sı mor ötesi ışınlardan (UV-ışını) oluşur. Gözlerimizle görebildiğimiz ışık, yani, elektromanyetik spektrumun optik olarak fark edilebilir aralığı, 380 ila 780 nm dalga boyları arasında değişir.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Kızılötesi ışınlar genel olarak ağrı tedavisi için termoterapide kullanılırlar. UV-ışını dermatolojide, örneğin UV-B ışını (özellikle 311 nm) sedef hastalığının, UV-A ışını ise (320-380nm) atopik egzamanın tedavisinde kullanılır. Güneş ışığı spektrumunun her rengi, organizmamızda belirli bir reaksiyona neden olur.
Reaksiyon düzeyleri farklıdır. Renklerin duygusal ve ruhsal etkilerinin yanı sıra metabolik ve yapısal düzeyde etkileri bulunur.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Işık ve renk, vücudumuzca cilt ve gözler, aynı zamanda Çakralar (vücudumuzun ötesindeki enerji organları) ve besinler aracılığıyla emilir (bu bağlamda ikinci derece bitkisel boyalar büyük rol oynar). Vücudumuzun dışarıdan yalnızca ışık almayıp aynı zamanda, “BioFoton radyasyonu”olarak da bilinen ultra zayıflıkta bir hücre radyasyonu (“luminesans”) vermesi özellikle heyecan vericidir. Bu ışık, hücre bölünmesinden kaynaklanır ve eşevrelidir, yani lazer benzeri bir düzeni vardır. “Vücudun kendi ışık üretiminin”varlığı hakkındaki bilgileri Rus Alexander Gurwitsch’in araştırmalarına ve Alman Profesör Fritz-Albert Popp’un onlara dayanan çalışmasına (“Der Mensch ist ein Lichtsauger”) [İnsan Işık Emici bir Cihazdır*] borçluyuz. *İnsan ışıklı vakum temizleyicisidir, olarak da tercüme edilebilir! Işığın işi: Hücre iletişimi Vücudumuz karmaşık bir şekilde organize edilmiştir. Her bir hücrede saniyede aynı anda yaklaşık 30. 000 ila 100. 000 kimyasal reaksiyon gerçekleşir.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk bu, vücutta eşzamanlı olarak tasarlanan 1. 000. 000. 000. 000. 000. 000=1 kentilyon reaksiyon demektir! Vücuttaki bütün doku fonksiyonlarının yüksek derecede organize edilmiş etkileşimini garanti etmede yalnızca ışık, dolayısıyla fotonlar, bu süreçleri sayısal açıdan yeterli hız ve kesinlikle yönetebilecek gibi görünmektedir. Potsdam’daki “Institude for Advanced Sustainability Studies”Bilim Direktörü Carlo Rubbia, bunu araştırdı.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk 1984 yılında Simon van der Meer ile birlikte Nobel Fizik Ödülünü aldı.
Birlikte, maddenin, dolaysıyla gördüğümüz ve dokunabildiğimiz her şeyin birleşmiş olduğu bilmecesini çözdüler. Temel olarak dünyamızın yalnızca 1 milyarda biri kütleden oluşur, geriye kalansa saf enerjidir. Enerji kuantlarının kütle parçacıklarına oranı 1. 000. 000. 000 (milyar) / 1’dir. Basitçe söylemek gerekirse:Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk enerji süreçleri, maddesel süreçlerden daha ağır basar. Bugün DNA, insan hücresi radyasyonunun en önemli depolama yeri olarak görülmektedir. “Biyolojik organizmaların iç düzeni güneş ışığıyla bağlantılıdır. “Işık, Salınım ve Enerjidir (Dalga-Parçacık Düalizmi) Işık, bir yerden bir yere hareket ediyorsa, bir dalga gibi davranıyordur. Güneşten yayılan ışık dalgalarını belirleyen, frekansları ve dalga boylarıdır.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk dalga boyu= bir dalganın genliğinin bir sonrakine uzaklığı (ölçü birimi nanometre, nm / 1 nanometre = metrenin milyarda biri, 10-9 metre) Frekans= zaman birimi başına salınım süreçlerinin sayısı (ölçü birimi Hertz, Hz), yani, bir saniyeden sonra belirli bir noktaya ulaşan dalgaların sayısı Işık bir organizma tarafından alınıyorsa, bir parçacık gibi davranıyordur. Işığın e küçük parçacığına “foton”denir. Fotonlar bir dalganın ve bir parçacığın özelliklerine sahiptirler, dolayısıyla bilginin ve enerjinin taşıyıcılarıdırlar.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk uzak Doğu Tıbbının Perspektifi Çin Tıbbının bakış açısına göre ışık enerjisi parlaklık ve sıcaklık Yang ilkesine (“dağların güneşli yanı”), karanlık ve soğukluk ise Yin’e (“dağların gölgeli yanı”) atfedilmiştir. “Yaşam nefesimiz”Çi, ışığın da içlerinde olduğu farklı enerji kaynaklarından beslenir: Kalıtsal enerji, Besin enerjisi, Nefes enerjisi, Savunmacı enerji, Kozmik enerji (güneş ışığı!), Cinsel enerjidirBöbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk Organları Tedavi Eder.
Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk , ışık yoksunluğunun vücutta işlev bozukluğuna yol açtığı teorisine dayanan bir enerji çalışması şeklidir. Her renk kendi frekansı ve titreşimine sahip olduğundan, vücudun belirli bölümlerini tedavi etmek için belirli renkler kullanılır. Vücut, sırayla rengin titreşim desenine tepki verir ve disfonksiyonu düzeltmek için çalışır. Renksiz bir dünya, ne kadar tatsız tuzsuz olurdu değil mi? Siyah, beyaz bir dünya soğuk ve duygusuz.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk yaşamımızın ve sağlığımızın bir parçasıdır, enerjileriyle ruhsal ve fiziksel durumumuzu etkilerler. Her renk kendi titreşimleriyle ışık saçar ve vücut dengeyi korumak için güneş ışınlarından gelen renkleri filtreleyerek ihtiyaç durumuna göre absorbe eder. Terapide renk spektrumunun bir ucunda kırmızı, bir ucunda mavi vardır. Kırmızı canlandırıcı ve uyarıcı etki yaparken, mavi sakinleştirici ve rahatlatıcı etkiye sahiptir.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk gördüğümüz renkler, soğurulmayıp, yansıtılan renklerdir. Bir ışık huzmesi spektrumun tüm renklerini kapsar. Örneğin; bir yaprak, yeşil dışındaki tüm renkleri soğurup sadece yeşili yansıttığı için yeşil görünür.Böbrekleri ve böbreküstü bezlerini uyaran kızıl renk nde vücutta aktif enerji merkezi olarak çalışan çakraların kendine özel temel renginin olduğu kabul edilir.
indeks: Böbrek, sanat terapisi, alternatif tedavi, Color therapy, art Iherapy, alternative treatment, renk, zihin, beden, duygu, denge, canlılık, , Spor, fiziksel sağlığı, zihinsel sağlığı, ruhsal sağlığı, kızıl,
.
http://faydaliyasam.com/incir-sperm-arttirici-ozelligi-mevcuttur-ailenin-mutlulugunu-koruyucu-etkiye-sahiptir/
—–
—–
—-
.
Bilgi kaynaklarımız:
www.enerjistmasor.comUYARI:
Sitemizde hastalikları teşhis tedavi etmek ile ilgili 1219 sayılı Tababet Kanunu’na göre sadece doktorların görevi olduğu bilinciyle, web sitesinde yer alan bilgiler sağlıklı ve yararlı yaşama hakkında bitkisel doğal tavsiye niteliğinde olup paylaşımlar ve konularımız tavsiye ettiğimiz ürünlerimiz ilaç değil, yaşama yararlı besin destek ürünleridir. Tedavi veya hekim tedavisi yerine geçmez. Paylaşılan metinlerde ve Kürlerin içerisinde geçen bitkilerin kullanımından önce, özellikle adı geçen bitkilere alerjiniz olup olmadığını doktorunuza kontrol ettirdikten sonra kullanmanız tavsiye olunur. Yaşama sağlıklı, afiyet içinde, yararlı yaşamanız dileklerimizle…
—–
—–