Kromoterapi Sarı Renk iştahı Artırır.-10

Kromoterapi Sarı Renk iştahı Artırır.-10
Sarı dolmalık biber, muz, mandalina, portakal ve üzüm, içeriklerindeki lutein ve zeuksanthin aracılığı ile retinayı koruyor. Aynı zamanda göz etrafında oluşan ince çizgileri azaltıyor. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve Ayçiçeği, susam, avokado, fındık ve badem, göz kapaklarını besleyerek, gözlerin şiş veya kırmızı görünmesini engelliyor. Gözlere kan oturmasını önlemesinin yanı sıra, göz ağrılarını azaltıyor. Özellikle içeriğindeki E vitamini makuler dejenerasyonu önlüyor. Sarımsak, pırasa, çilek, yeşil çay, gözün bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Gözlerinizi yoğun ışıktan koruyun. İster güzel bir plajın kumlarında, ister heyecanlı bir kayak tatilinde ya da biraz sonra yiyeceğiniz lezzetli eti hayal ederek yaktığınız mangalın başında olun mutlaka uygun güneş gözlükleriyle aşırı UV ve kızılötesi ışınlardan korunun.

Ailesinde göz tansiyonu veya sarı nokta hastalığı olanlar 40 yaşından sonra yıllık düzenli kontrole gitmeli. Sadece kaşımız gözümüzün rengi değil, hastalıklarımız da genetik mirasın bir ürünüdür. “Aman da ne güzel iri iri gözleri var şu bebeğin” derken itina li olun. Yenidoğan ve bebeklik döneminde normalden büyük gözler doğumsal göz tansiyonu yüksekliğinin belirtisi olabilir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Akut Pankreatit Diyeti Akut Pankreatit Diyeti: Pankreasın aniden ortaya çıkan iltihabıdır. Bu hastalık şiddetli kanamalara yol açabilen oldukça ciddi bir hastalıktır. O yüzden doktor muayenesine zamanında gitmeli ve tedavileri zamanında uygulanmalıdır. Pankreas hem iç salgı bezi hem dış salgı bezi görevini görür. Bu salgı bezleri sayesinde vücuda enzim salgılar. Salgılanan enzim sindirim sisteminin bazı bölgelerinde aktif hala gelerek yağların, proteinler, karbonhidratların sindirimini parçalayarak sindirimi kolaylaştırır. Akut Pankreatit iltihabının iki tipi vardır. Birincisi Akut Pankreatitin çoğunluğunu oluşturan, Akut ödematöz pankreas iltihabıdır. Herhangi bir ameliyata gerek kalmadan ilaç tedavisi ile tedavi edilir. ve vücutta kalıcı hasara yol açmaz. Diğeri pankreasta ve çevre dokularda ölüme ve vücutta kalıcı yaralara sebep olan Akut nekrotizan pankreas iltihabıdır. Hayati tehlike teşkil eder.Ve hemen cerrahi müdahale edilir.

F. KANIN PIHTILAŞMASI
Kan sıvısındaki karbonhidrat yapıda olan heparin sayesinde damarlarda bulunan kanda pıhtılaşma görülmez. Heparin hem İştahı artıran kromoterapi sarı renk , Karaciğer hem de bağ dokusunun mast hücrelerinde üretilmektedir. Kanın pıhtılaşması için damar dışına çıkması gerekir.
Kanın pıhtılaşmasında kan pulcukları (trombosit), karaciğerde üretilen fibrinojen ve trombojen (protrombin proteinleri, kalsiyum iyonları ile K vitamini etkilidir.
1- KALP (YÜREK)
Kalp, göğüs boşluğunda, diyaframın üstünde ve iki akciğer arasında, göğüs kemiğinin arkasında, sivri ucu sola yatık durumda, koni şeklinde ve herkesin yumruğu büyüklüğündeki organdır. (Yetişkin kadınlarda 230 280 gr, yetişkin erkeklere 280 340 gr arasındadır).
a) Kalbin Görevi
Kalp, kasılıp gevşeyerek kanın damarlar için de tüm vücudu dolaşmasını sağlar. Kalp, vücutta pompa görevini görür. Kanı vücuda pompalar ve tekrar toplar.
b) Kalbin Yapısı
• Kalp, çizgili kaslardan yapılmıştır fakat isteğimiz dışında çalışır.
• Kalp, üstte iki kulakçık, altta iki karıncık olmak üzere toplam dört odacıktan oluşur.
• Kulakçıkların arasında ince, karıncıkların arasında kalın kas tabakası bulunur. (Bu nedenle karıncıklar, kulakçıklardan daha güçlü kasılırlar ve gevşerler).
• Karıncıklar kulakçıklara göre daha geniştir.
• Kulakçıklar ve karıncıklar arasında, kulakçıklardan karıncıklara kan geçişini sağlayan kapakçıklar bulunur. Kapakçıklar, kulakçıklar kasıldığında kanın karıncıklara inmesini sağlar, karıncıklar kasıldığında kanın karıncıklardan kulakçıklara dönmesini engeller. (Sağ kulakçık ile karıncık arasında üç parçalı, sol kulakçık ile karıncık arasında iki parçalı kapakçık bulunur).
• Kalbin sağı ve solu kaslardan yapılan duvar ile ikiye ayrılmıştır.
• Kalbin sol tarafında temiz kan, sağ tarafında kirli kan bulunur.
• Kalbe kan getiren damarlar kulakçıklara bağlıdır. Bu nedenle kalbe gelen kan kulakçıklarda toplanır.
• Kalpteki kan, karıncıklardan pompalanır, gönderilir.
• Kalbin üzerini örten kalın, esnek ve dayanıklı olan zara kalp zarı (periton) denir. Bu zar ile kalp arasında kaygan bir sıvı bulunur. Bu sıvı kalbin rahat çalışmasına yardım eder.
• Besin ve oksijen yönünde zengin olan açık renkli kana temiz kan denir.
• Besin ve oksijen yönünde fakir olan koyu renkli kana kirli kan denir.
1- Canlılar, iskelet sisteminin bulunup bulunmamasına göre omurgalı ve omurgasız
hayvanlar olarak iki grupta incelenir.
Omurgasızların çoğunda dolaşım sisteminde açık dolaşım görülür. Açık dolaşımda kılcal damarlar bulunmaz. Kan, atardamarlardan doku boşluklarına bırakılır ve buradan toplardamarlara geçer.
Omurgalılarda, dolaşım sisteminde kapalı dolaşım görülür ve kılcal damarlar bulunur. Kapalı dolaşımda kan doku boşluklarında atardamarlardan kılcal damarlara, kılcal damarlardan da toplardamarlara geçer. Kapalı dolaşımda kan sadece damarlar için de dolaşır. İştahı artıran kromoterapi sarı renk
1- Balıklar
• Kalpleri iki odacıklıdır. (1 karıncık, bir kulakçık).
• Kirli kan solungaçlarda temizlenir.
• Temiz kan kalbe uğramadığı için kalpte yalnızca kirli kan bulunur.
• Vücutta temiz kan dolaşır ve küçük kan dolaşımı görülmez.
2- Kurbağalar
• Kalpleri üç odacıklıdır. (1 karıncık, iki kulakçık).
• Kirli kan akciğerlerde temizlenir.
• Kalpte temiz ve kirli kan birbirine karışır.
• Vücutta temiz ve kirli kan (karışık kan) birlikte dolaşır.
3- Sürüngenler
• Kalpleri üç odacıklıdır. (1 karıncık, iki kulakçık). (Karıncıkta yarım perde bulunur).
• Kirli kan akciğerlerde temizlenir.
• Kalpte temiz ve kirli kan birbirine karışır.
• Vücutta temiz ve kirli kan (karışık kan) birlikte dolaşır.
• Timsahlarda kal dört odacıklıdır. Karıncıkta tam perde bulunur. Kalpte kirli ve temiz kan karışmaz. Kan kalpten çıktıktan sonra panizza kanalında karışır. Vücudu temiz ve kirli kan birlikte dolaşır.
4- Kuşlar
• Kalpleri dört odacıklıdır. (2 karıncık, iki kulakçık).
• Kirli kan akciğerlerde temizlenir.
• Kalpte temiz ve kirli kan birbirine karışmaz.
• Vücutta temiz kan dolaşır.
5- Memeliler
• Kalpleri dört odacıklıdır. (2 karıncık, iki kulakçık).
• Kirli kan akciğerlerde temizlenir.
• Kalpte temiz ve kirli kan birbirine karışmaz.
• Vücutta temiz kan dolaşır.
c) Kalbin Çalışması
Kalp, çizgili kaslardan yapılmıştır fakat isteğimiz dışında çalışır. Kalp, kasılıp gevşeyerek vücuttaki kanı toplar ve tekrar vücuda pompalar.
Kalp çalışırken kulakçıklar ve karıncıklar sırayla kasılıp gevşerler. Kulakçıklar kasılırken karıncıklar gevşer, kulakçıklar gevşerken de karıncıklar kasılır. Kasılma anında odacıklardan kan gönderilir, gevşeme anında odacıklara kan dolar.
1- Kulakçıklar Gevşer, Karıncıklar Kasılır
• Kulakçıklar Gevşerken
• Vücuttaki hücrelerde kirlenen kan, alt ve üst ana toplardamarları ile sağ kulakçığa gelir.
• Akciğerlerde temizlenen kan, akciğer toplardamarı ile sol kulakçığa gelir.
• Karıncıklar Kasılırken
• Kapakçıklar kapanır.
• Sağ karıncıktaki kirli kan, temizlenmesi için akciğer atardamarı ile akciğerlere gönderilir.
• Sol karıncıktaki temiz kan, aort atardamarı ile vücuttaki hücrelere pompalanır.
2- Kulakçıklar Kasılır, Karıncıklar Gevşer
• Kulakçıklar Kasılırken
• Kapakçıklar açılır.
• Sağ kulakçıktaki kirli kan, kapakçıklardan geçerek sağ karıncığa gelir.
• Sol kulakçıktaki temiz kan, kapakçıklardan geçerek sol karıncığa gelir.
• Karıncıklar Gevşerken
• Sağ karıncık, sağ kulakçıktan gelen kirli kanı depolar.
• Sol karıncık, sol kulakçıktan gelen temiz kanı depolar.
d) Kanın Vücutta İzlediği Yol
• Vücuttaki hücrelerde kirlenen kan, alt ve üst ana toplardamarları ile sağ kulakçığa gelir.
• Sağ kulakçıkta depolanan kirli kan, kapakçıklardan geçerek sağ karıncığa gelir.
• Sağ karıncıktaki kirli kan temizlenmesi için akciğer atardamarı ile akciğerlere iletilir (pompalanır).
• Akciğerlerde temizlenen kan, akciğer toplardamarı ile sol kulakçığa gelir.
• Sol kulakçıkta depolanan temiz kan, kapakçıklardan geçerek sol karıncığa gelir.
• Sol karıncıktaki temiz kan, aort atardamarı ile vücuttaki tüm hücrelere pompalanır.
2- KAN DAMARLARI
Kanın vücutta taşınmasını sağlayan boru şeklindeki yapılara kan damarı denir. Kan damarları vücudu bir ağ gibi sararak temiz kanın vücuttaki tüm hücrelere iletilmesini ve hücrelerde kirlenen kanın tekrar toplanmasını sağlar.
Kan damarları farklı kalınlıktadır ve yapı ve görevlerine göre atardamarlar, toplardamarlar ve kılcal damarlar olmak üzere üç çeşittir.
a) Atardamarlar
• Kalbin karıncıklarından çıkarlar.
• Kalpten vücuda yani organlara kan taşırlar.
• Genellikle temiz kan taşırlar. Sadece akciğer atardamarı kirli kan taşır.
• Kalbin sol karıncığından çıkan, temiz kanı vücuda taşıyan en büyük atardamar aort atardamarıdır.
• Kalbin sağ karıncığından çıkan ve kirli kanı akciğerlere taşıyan atardamar akciğer atardamarıdır.
• Atardamarların karıncıklardan çıktığı yerlerde, kalpten gönderilen kanın tekrar kalbe geri dönmesini önleyen yarım ay kapakçıkları bulunur.
• Kan akış hızının en fazla olduğu damarlardır.
• Atardamarlardaki kan, hem karıncıkların kasılmasıyla ortaya çıkan basınç etkisi hem de kendisinin kasılıp gevşemesi sayesinde taşınır. (Duvarlarında esnek teller = lifler bulunur. Bu lifler kasılıp gevşeyince damar kasılıp gevşemiş olur. )
• Atardamarların içi düzdür.
b) Toplardamarlar
• Kalbin kulakçıklarına gelirler.
• Vücuttaki yani organlardaki kanı kalbe getirirler.
• Genellikle kirli kan taşırlar. Sadece akciğer toplardamarı temiz kan taşır.
• Kalbin sağ kulakçığına gelen ve vücutta kirlenen kanı kalbe taşıyan toplardamarlar alt ve üst ana toplardamarlarıdır. (4 tane).
• Kalbin sol kulakçığına gelen akciğerlerde temizlenen kanı kalbe taşıyan toplardamar akciğer toplardamarıdır.
• Toplardamarların için de sadece kalp yönünde açılan kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar, kanın sadece kalbe doğru akmasını sağlar, ters yöndeki hareketi önler.
• Kan akış hızı atardamarlara göre daha azdır.
• Toplardamarlardaki kan, hem kalbin emme kuvveti (kulakçıkların gevşemesiyle ortaya çıkan emme kuvveti) hem de kendisinin kasılıp gevşemesi sayesinde taşınır. (Duvarlarında esnek teller = lifler bulunur. Bu lifler kasılıp gevşeyince damar kasılıp gevşemiş olur).
• Toplardamarlar, atardamarlardan daha geniştir ve daha fazla kan taşır.
c) Kılcal Damarlar
• Atardamarlarla toplardamarları birbirine bağlayan ve vücuttaki hücrelerin arasını ağ gibi saran (tek sıralı epitel hücrelerden oluşan) damarlardır.
• Atardamarlardan aldığı temiz kandaki besin ve oksijeni hücrelere (difüzyon ile dokulardaki ara maddeye) ve rir.
• Hücrelerde oluşan karbondioksit gazı ile zararlı ve atık maddeleri (difüzyon ile dokulardaki ara maddeden) alarak toplardamarlara ve rir.
• En ince damarlardır.
• Kan akış hızı en az olan damarlardır. (Kan akış hızı yavaş olduğu için madde alışverişi kolay olur).
• Kan ile hücreler arasında madde alışverişini sağlar.
3- KAN
Sindirim sisteminde parçalanan besinleri yani sindirilmiş besinleri ve akciğerler sayesinde havadan alınan oksijeni hücrelere taşıyan, hücrelerde oluşan karbondioksit gazını akciğerlere, zararlı atık maddeleri böbreklere getiren ve damarların için de dolaşan kırmızı renkli sıvıya kan denir.
Kan, kan hücreleri ve kan plazmasından (serumundan = ara maddeden) oluşur. Kan hücreleri, kan plazması için de yüzerek tüm vücudu dolaşırlar.
a) Kanın Görevleri
1- Vücut ısısını ayarlar, düzenler.
2- Vücudu mikroplara karşı korur.
3- Dışarıdan alınan besin ve oksijeni hücrelere taşır.
4- Hücrelerde oluşan karbondioksit gazını akciğerlere, zararlı atık maddeleri böbreklere getirir.
5- Hormonları ilgili organlara taşır.
b) Kan Plazması (Serumu)
Kanın sıvı kısmına kan plazması (serumu) denir. Kan plazmasında büyük oranda su (% 90) ile birlikte madensel tuzlar, vitaminler, hormonlar, antikorlar, kan proteinleri ve sindirilmiş besinler bulunur.
Kan plazması, sindirilmiş besinleri hücrelere taşır, hücrelere oluşan zararlı ve atık maddeleri böbreklere iletir.
c) Kan Hücreleri
Kanda, yapı ve görevlerine göre alyuvarlar, akyuvarlar ve kan pulcukları olmak üzere üç çeşit kan hücresi bulunur.
1- Alyuvarlar (Eritrositler)
Kanda en fazla bulunan kırmızı renkli kan hücrelerine alyuvarlar denir. (1 mm3 kanda beş milyon tane bulunur). Alyuvarların kırmızı rengini yapısındaki hemoglobin maddesi ve rir.
• Alyuvarlar, dışarıdan alınan oksijen gazını hücrelere, hücrelerde oluşan karbondioksit gazını akciğerlere taşır. (Oksijen ve karbondioksiti hemoglobin taşır).
• Alyuvarlar, kemiklerdeki kırmızı kemik iliğinde üretilir.
• Alyuvarların ömürleri kısadır (120 gün yaşarlar). Yaşlı alyuvarlar, İştahı artıran kromoterapi sarı renk , Karaciğer ve dalakta yok edilir.
• Alyuvarlarda başlangıçta çekirdek bulunur, hücre olgunlaşınca çekirdek kaybolur. (Çekirdek, hücre oksijeninin çoğunu kullandığı için çekirdeksizdir).
• Alyuvarlar, memeli hayvanlarda çekirdeksiz, diğer omurgalı hayvanlarda çekirdeklidir.
2- Akyuvarlar (Lökositler)
Kanda en az sayıda bulunan, en büyük ve beyaz renkli kan hücrelerine akyuvarlar denir. (1 mm3 kanda 7 bin tane bulunur).
• Akyuvarlar, vücudu mikroplara karşı korurlar. Akyuvarlar vücuda giren mikroplara karşı antikor, toksinlere karşı antitoksin salgılarını üreterek ya da mikropların etrafını uzantıları ile sararak onları için e alıp parçalayarak savaşır. (Fagositoz yolu ile).
• Akyuvarlar, kemiklerdeki sarı kemik iliğinde ve lenf düğümlerinde üretilir.
• Alyuvarların ömürleri kısadır (2 3saat ile bir iki hafta yaşarlar).
• Akyuvarlarda lizozom diğer hücrelerden daha fazla bulunur.
• Alyuvarlar, tüm canlı hücrelerinde çekirdeklidir.
• Mikrobik hastalıklarda sayıları artar (Normalde bir mm3 kanda 7 bin iken mikrobik hastalıklarda sayıları 10 12 bine çıkar).
3- Kan Pulcukları (Trombositler)
Kandaki en küçük ve renksiz kan hücrelerine kan pulcukları denir. (1 mm3 kanda 300 400 bin tane bulunur). (Gerçek kan hücreleri değillerdir).
• Kan pulcukları, kanın pıhtılaşmasını sağlar, pıhtılaşma için gerekli olan proteinleri üretir. (Pıhtılaşan kan damarı tıkar ve kan kaybını önler).
• Kan pulcukları, kemiklerdeki kırmızı kemik iliğinde üretilir. (Alyuvarlar üretilirken dev hücrelerin bölünmesi sonucu oluşan atıklardan kan pulcukları üretilir).
• Kan pulcuklarının ömürleri kısadır (Birkaç saat yaşarlar).
• Kan pulcuklarında çekirdek bulunmaz.
4- Kan Dolaşımı
Kanın, kalpten pompalandıktan sonra kalbe geri dönmesine kan dolaşımı denir. Kan dolaşımı, küçük kan dolaşımı ve büyük kan dolaşımı olmak üzere iki çeşittir.
a) Küçük Kan Dolaşımı
Kalbin sağ karıncığındaki kirli kanın, temizlenmesi için akciğer atardamarı ile akciğerlere gelmesi ve akciğerlerde temizlenen (yani oksijence zenginleştirilen) kanın akciğer toplardamarı ile kalbin sol kulakçığına gelmesine küçük kan dolaşımı denir.
Küçük kan dolaşımı, kirli kanın temizlenmesi için yapılır.
b) Büyük Kan Dolaşımı
Kalbin sol karıncığındaki temiz kanın (besin ve oksijence zengin kanın), aort atardamarı ile vücuttaki tüm hücrelere pompalanıp, vücutta kirlendikten sonra alt ve üst ana toplardamarları ile kalbin sağ kulakçığına getirilmesine büyük kan dolaşımı denir. Büyük kan dolaşımı, temiz kanın hücrelere iletilmesi ve hücrelerde kirlenen kanın toplanması için yapılır.
5- Kan Grupları
İnsanların kanında hangi proteininin bulunup bulunmadığını gösteren sembollere kan grupları denir. İnsanlardaki kan grupları alyuvarlarda bulunan proteinlere göre belirlenir.
İnsanlarda alyuvarlar yapısında (üzerinde) A ve B proteinlerinin bulunup bulunmamasına göre A, B, AB ve 0 (sıfır) grubu olmak üzere dört çeşit kan grubu bulunur. Kan gruplarını belirleyen bir diğer proteinde (faktörde) Rh proteinidir (faktörüdür). Alyuvarlarda Rh proteini varsa kan grubu Rh (+), Rh proteini yoksa kan grubu Rh () olarak adlandırılır. (Rh proteini ilk defa Resus maymununda keşfedildiği için Rh grubu olarak adlandırılır).
a) Kan Nakli
İnsanlar, normal şartlarda ihtiyacı olan kanı kendi grubundan alır ve ya ihtiyaç duyulduğunda kendi grubuna kan ve rir. Zorunlu hallerde ise ancak bazı gruplar bazı gruplara kan ve rebilir ya da onlardan kan alabilir.
Kan yapay olarak üretilemez ve kaynağı yalnızca insanlardır. Hastanelerde gerekli tedavilerin yapılabilmesi için kan bağışına ihtiyaç vardır.
• 0 (Sıfır) Grubu
Genel ve rici kan grubudur. Her gruba kan ve rir ama sadece kendi grubundan kan alabilir.
• AB Grubu
Genel alıcı kan grubudur. Her gruptan kan alabilir ama sadece kendi grubuna kan ve rir.
• A Grubu
Hem kendi grubundan hem de 0 (sıfır) grubundan kan alır. Hem kendi grubuna hem de AB grubuna kan ve rir.
• B Grubu
Hem kendi grubundan hem de 0 (sıfır) grubundan kan alır. Hem kendi grubuna hem de AB grubuna kan ve rir.
• Rh (+) Grubu
Hem kendi grubundan hem de Rh () grubundan kan alabilir ama sadece kendi grubuna kan ve rebilir.
• Rh () Grubu
Hem kendi grubuna hem de Rh (+) grubuna kan ve rebilir ama sadece kendi grubundan kan alır.
b) Kan Uyuşmazlığı
Anneni Rh (), babanın ve çocuğun Rh (+) kan grubuna sahip olmasına kan uyuşmazlığı denir. Kan uyuşmazlığı ilk çocuklarda görülmeyebilir, ikinci çocukta görülürse ölüme yol açabilir. Çocuğun kanının değiştirilmesi gerekir.
Rh () kan grubunda Rh (+) kan grubuna karşı antikor (çökeltici madde = anti Rh) bulunur. Kan uyuşmazlığı olayında doğum sırasında anne ve bebeğin kanının karışması durumunda anne kanında Rh (+) kan grubunu çökelten madde (anti Rh) üretilir ve Rh (+) olan bebeğin kanını çökeltir, kandaki alyuvarlar parçalanır.
1- Kan gruplarının nakli ile ilgili sorular çözülürken A, B, AB ve 0 grupları ile Rh (+)
ve Rh () grupları ayrı ayrı incelenir ve gruplar arasında çarpım yapılır.
c) Kan Bağışı
İhtiyaç duyulan kanın karşılık beklemeden ve gönüllü olarak ve rilmesine kan bağışı denir. Kan bağışını, bilinçli, gönüllü, karşılık beklemeyen kişilerin düzenli olarak yapması en az riskle bağışın yapılmasını sağlar.
Kan bağışı; kan ve ren kişilerde kemik iliğinin yağlanmasını önler, kan yapımını canlı tutar, kandaki yağ oranını düşürür. Ayrıca baş ağrısı, stres, kaşıntı, tansiyon, alerjik reaksiyonlar ve yorgunluklara iyi gelir. Kan bağışından sonra vücutta yeni kan hücreleri yapıldığı için vücut canlılık kazanır.
1- Kan Bağışında Gönüllü Olmanın Yararları
• Kan bağışı yapan kişiler, tanımadıkları kişilerin hayatlarını kurtarmak için şartlanmışlardır.
• Düzenli kan bağışlamaya daha fazla isteklidirler.
• Acil kan ihtiyacı olduğunda yapılan çağrılara cevap verme ihtimalleri yüksektir.
2- Kan Bağışında Düzenli Olmanın Yararları
• Güvenli kanın önemi konusunda bilinçli ve her kan bağışında taramadan geçtikleri için güvenli kanın temin edilmesini sağlarlar.
• Sürekli güvenli kanın depolanmasını sağlarlar.
3- Kan Bağışında Karşılık Beklememenin Yararları
• Maddi çıkar elde etmek için şartlanmamış oldukları için her an kan ve rebilirler.
4- Kan Bağışında Bilinçli Olmanın Yararları
• Kan bağışı konusunda tedirginlik yaşanmaz.
• Kanın, bağış dışında elde edilemeyeceği bilindiği için etrafındaki diğer kişilerinde kan bağışına yönlendirilmesi sağlanır.
6- Lenf Dolaşımı
Hücreler için gerekli olan besin ve oksijen temiz kan sayesinde atardamarlardan kılcal damarlara geçer ve kılcal damarlar sayesinde dokulardaki hücrelerin arasını dolduran ara maddeye (doku sıvısına) ve rilir. Hücreler besin ve oksijeni ara maddeden alır, yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazı ile zararlı atık maddeleri tekrar ara maddeye ve rir. Ara maddedeki atık maddeler ve karbondioksit gazı kılcal damarlar ile alınarak toplardamarlara iletilir. Fakat ara maddedeki zararlı maddeler ve karbondioksit gazının bir kısmı kılcal damarlara geçemeyip ara maddede kalır. Ara maddede kalan bu atık maddelerin ve karbondioksit gazının tekrar kana ve rilmesi (kan dolaşımına katılması) gerekir.
Dokulardaki hücreler arası ara maddede (doku sıvısında) kalan zararlı atık maddeleri, karbondioksit gazını ve hücrelere giremeyen besin maddeleri (proteinler) ile akyuvarlar hücrelerini toplayarak bunları tekrar kan dolaşımına katan sisteme lenf sistemi denir. Lenf sistemi, dolaşım sistemine yardımcı bir sistemidir.
• Lenf sistemi, lenf damarları ve lenf düğümlerinden oluşur.
• Lenf sisteminde yapılan dolaşıma lenf dolaşımı denir.
• Lenf damarlarının birleştiği yere lenf düğümü denir. Lenf düğümleri akyuvarlar hücrelerini üretir. Bademcikte lenf düğümüdür ve vücudu mikroplara karşı korur. (Soğuk havalarda bademciklerin şişmesi, mikroplarla savaştığını gösterir)
• Lenf sisteminde dolaşan sıvıya lenf ve ya ak kan denir. Lenf sıvısında kırmızı renkli alyuvarlar hücresi olmadığı için bu sıvı beyaz renkli dir.
• Lenf sisteminde atardamar yoktur. Sadece toplardamar ve kılcal damar bulunur.
• Lenf sistemindeki lenf sıvısı üst ana toplardamarına ve rilir ve kan dolaşımına katılır. (Göğüs lenf damarları vücudun alt bölgesinin, büyük lenf damarı vücudun üst bölgesinin lenfini kana ve rir).
7- Dolaşım Sisteminin Sağlığı ve Korunması
Vücuttaki organların sağlıklı bir şekilde çalışması dolaşım sistemine bağlıdır. Kalp ve damarlarda meydana gelen rahatsızlıklar, diğer doku ve organları da etkiler. Dolaşım sisteminin sağlığının korunması için ;
1- Havası temiz yerlerde bulunulmalıdır (yeterli oksijen alabilmek için ).
2- Yaşa uygun hareketler ve spor yapılmalıdır. (Kalbin yorulmaması için ).
3- Alkol ve sigara kullanılmamalıdır. (Damar tıkanıklılığına yol açar).
4- Stresten kaçınılmalıdır. (Kalp atışının düzenini bozar).
5- Dengeli ve sağlıklı beslenilmelidir.
6- Çok da giysiler giyilmemelidir. (Kan dolaşımı engellenir).
7- Aşırı kilolardan kaçınılmalıdır. (Kalp yağlanır, çalışması önlenir).
8- Yaralanan yerler temizlenmelidir. (Mikrop girebilir).
9- Yaralanmalarda kan kaybı önlenmelidir. (Vücuttaki kanın % 20’sinin kaybı ölüme yol açar).
8- Dolaşım Sisteminde Görülen Hastalıklar
Dolaşım sisteminde; tetanos, sıtma, kuduz, tifüs, AIDS, hepatit B ve hepatit C (sarılık) kan yoluyla bulaşan hastalıklar ile varis, bürger, hemoroit, kalp romatizması, damar sertliği, kalp yetmezliği, kalp krizi, anemi (kansızlık), lösemi (kan kanseri), tansiyon yükselmesi, hemofili, kan uyuşmazlığı, lenfoma gibi hastalıklar görülür.
• Varis Bacaklardaki toplardamar genişlemesi.
• Hemoroit Anüsteki toplardamar genişlemesi.
• Bürger Kol ve bacaklardaki atardamar iltihaplanması ve
tıkanması. (Kangrene yol açar).
• Kansızlık (Anemi) Kandaki alyuvarlar sayısının azalması.
• Lösemi (Kan Kanseri) Kandaki akyuvarlar sayısının gereğinden fazla,
kontrolsüz şekilde çoğalması.
(1 mm3 kanda 50 bine kadar çıkar).
• Kalp Romatizması Kalp kapakçıklarının iltihaplanması.
• Damar Sertliği Atardamarların yüzeyinin yağ ve tuzlarla
esnekliğini yitirmesi.
• Kalp Yetmezliği Damarların pıhtıyla tıkanması ve yeterli kanı
taşıyamaması.
• Kalp Krizi Kalbe kan getiren ve kalpten kan götüren
damarların daralıp tıkanması.
• Tansiyon Yükselmesi Kan basıncının artması. (Felçlere yol açar).
• Hepatit Kan yoluyla bulaşarak karaciğere yerleşir.
• AIDS (HIV Virüsü) Kan ve ya cinsel yolla bulaşarak bağışıklık
sistemini bozar.
• Hemofili Kanın pıhtılaşmaması hastalığı.
• Lenfoma Lenf sistemindeki lenf düğümlerin şişmesi.
• Kan uyuşmazlığı
• Tetanos
• Sıtma
• Kuduz
• Tifüs

1- Dolaşım sisteminde görülen bulaşıcı hastalıklar; KÖTÜ HASTA
2- Dolaşım sisteminde görülen bulaşıcı olmayan hastalıklar; ADI HAKKI TEHLİKELİ ve KABA
3- Kalbin her kasılıp gevşemesine kalp atışı denir. Kalp, normal şartlarda dakikada
70 80 kez atar, kasılır ve gevşer. (Yaklaşık 0, 85 sn de bir kez atar, kasılır ve gevşer). (Uyku durumunda dakikada 55 kez atar, kasılır ve gevşer).
4- Kalp atışı sırasında (sol karıncığın kasılmasıyla) damarlarda hissedilen küçük vuruş etkisine (vuruya) nabız denir.
5- Kanın damarlara (damarların çeperine) yaptığı basınca tansiyon denir.
6- Lenf düğümleri mikropları süzer ve akyuvarlar üretir. Bademcikte lenf düğümüdür.
7- Kalp, kasılma ve gevşeme sırasında, kasılma enerjisi üretmek için kısa bir süre dinlenir. 0, 15 saniyede kulakçık, 0, 30 saniyede karıncık kasılır. Geriye kalan 0, 40 saniyede kalp dinlenir. (Bu dinlenme sırasında kasılma için gerekli enerjiyi üretir).
8- Kan basıncı, kan kalpten uzaklaştıkça azalır. Bu nedenle kan basıncının en fazla olduğu damarlar atardamarlar sonra kılcal damarlar ve kan basıncı en az olan damarlar da toplardamarlardır.
Atardamarlar > Kılcal damarlar > Toplardamarlar
9- Vücuttaki lenf damarları görevini yapamazsa doku sıvısı birikir ve vücutta ödem denilen şişmeler oluşur.
10- Vücudun besin ve oksijen yani enerji ihtiyacı arttığında kan dolaşımı dolayısıyla kalp atışı hızlanır.
11- Her kan grubu ideal olarak kendi grubundan kan almalı ve ya kendi grubuna kan vermelidir.
12- Küçük kan dolaşımı, kanın temizlenmesi için yapılır.
Büyük kan dolaşımı, temiz kanı hücrelere iletmek, hücrelerdeki yaşamsal faaliyetler sonucu kirlenen kanı toplamak için yapılır.
13- Antikor (Aglütinin) → Çökeltici madde.
Antijen → Kan grubunu belirleyen protein.
Antitoksin → Akyuvarların, mikropların toksinlerine karşı ürettiği salgı.
Antijen → Mikrop.
Antikor → Mikroplara karşı üretilen salgı.
Toksin → Mikropların zehirli salgısı.
14- İştahı artıran kromoterapi sarı renk , Karaciğer kapı toplardamarı ince bağırsaktan emilen besinleri karaciğere taşır.
15- tüm kan damarlarının toplam uzunluğu, Dünya’nın çevresinin uzunluğunun iki katından fazladır.
16- İnsan vücudunda yaklaşık beş 6 lt kan bulur. Bu kan vücut ağırlığının yaklaşık % 6 8’ i kadardır.
17- Kan grupları, proteinler ve çökeltici maddeler
18- Dolaşım sistemi hastalıklarının tedavisinde teknolojik gelişmelere bağlı olarak çeşitli yöntem ve teknikler kullanılır. Bunlar; anjiyo, kalp pili, kan nakli, baypas gibi ameliyatlardır.
• Anjiyo Damar tıkanıklılığının belirlenmesi ve görülmesi işlemidir.
• Baypas Bazı damarların tıkanması durumunda vücudun farklı yerlerinde alınan damar, tıkanmış damarla değiştirilir.
İştahı artıran kromoterapi sarı renk İnsan türü olarak genelde gece saatlerinde, bilincimizi tamamen yitirdiğimiz, bedenimizin kontrolünü tamamen kaybettiğimiz ve ara sıra hiç tanımadığımız âlemlere zihnen dalıp çıktığımız, adına da “uyku” dediğimiz bir sürece giriyoruz. Günün yaklaşık üçte birini bu görünüşte son derece ve rimsiz ve atıl durum için harcamak zorundayız gibi görünüyor. İştahı artıran kromoterapi sarı renk insan için Uyku sadece bizim mecbur olduğumuz özel bir durum değil. Memeliler dediğimiz geniş canlı grubunun hemen her üyesi uyur ve bu durum bizler gibi hayatlarının çok önemli bir kısmını işgal eder. Hal böyle olunca, insanlığın düşünce tarihinde de uyku ve uykuyla ilgili konular pek önemli bir yer tutmuş. Fakat uyku hakkında bilimsel olarak bildiklerimizin büyük çoğunluğu son 50-60 yıldır yapılan çalışmalardan geliyor. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ile Uyku hakkında ilk bilmemiz gereken, uykunun beden için değil, beyin için gerekli olduğudur. Genellikle uyku sürecini “dinlenmek” le eşdeğer olarak algılama eğilimimiz olsa da bedensel dinlenme, uykunun sadece bir yan etkisidir aslında. Bedeniniz, sessizce uzanıp bir süre hareketsiz kaldığınızda rahatlıkla dinlenebilir; fakat beynin “dinlenmesi” o kadar da kolay bir süreç değil. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Gün boyu hem dışarıdan hem de bedenimizden kaynaklanan trilyonlarca bitlik bilgiyi işlemek zorunda kalan beynimiz, algılama sistemlerinin düzgün çalışması için her gün periyodik olarak bir “bakım” dönemine ihtiyaç duyar. İşte bu bakım döneminin adına uyku diyoruz. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Uyku, temel mekanizması itibariyle beyinde başlatılan ve esasen beynin doğru işlev görebilmesi için gerekli olan bir süreçtir. Beynimizin en alt kısmında, boynumuzun üst tarafında bulunan “beyin sapı” dediğimiz sinir sistemi parçası, otomatik ve yaşamsal işlevlerimizi kontrol eden sinir hücresi topluluklarını içerir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kalp atım ritmimiz, soluk alıp-vermemiz, yutma-kusma gibi reflekslerimiz ve daha birçok yaşamsal işlev, bu bölgelerdeki sinir hücreleri tarafından otomatik olarak kontrol edilir. Beyin sapı bölümünde ayrıca, milyonlarca sinir hücresinin birbirlerine karmaşık bir şebeke olarak bağlandığı ve beyin dokumuz içerisinde önemli bir yer tutan “ağsı oluşum” (retiküler formasyon) denilen bir yapı da yer alır. İştahı artıran kromoterapi sarı renk bu karmaşık şebeke, yaptığı birçok işin yanı sıra üst beynimizin tüm bölümlerinin “uyanık ve uyarıları değerlendirebilir” bir durumda tutulmasını sağlar. Bedenimizden ve dışarıdan gelen uyarıları alan sinirlerin neredeyse hepsi, bilgileri beynimize ulaştırmadan önce alt kademedeki bu şebekeye uğramak ve orayı da bu ve rilerden haberdar etmek durumundadır. Bedenimizin hareketlerinden, duyularımızdan, iç ve dış dünyadaki çeşitli değışık liklerden kaynaklanan sayısız sinirsel uyartı beynimize giderken yolda işte bu ağsı yapıya uğrar. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Ağsı yapı, bu uyartılar tarafından uyarılarak karşılığında beyin kabuğumuza uyarıcı sinyaller gönderir. Böylece beyni uyanık ve algıya/değerlendirmeye açık bir halde tutar. Daha önce [n]Beyin’de yayımlanan “Şöyle biraz yürüyelim mi? “ başlıklı yazımızda bu konuyu derinlemesine tartışmıştık.
Beynimiz uykusuz yapamaz İştahı artıran kromoterapi sarı renk Uykunun önemini gösteren şeylerden biri yunus ve balina gibi suda yaşayan memelilerin, denizde yüzerken nasıl uyuduklarına bakıldığında görülür. Bu hayvanlar havadaki oksijeni solumak durumunda olduklarından suyun için de uyuduklarında boğulma riski yaşayacakları açık. Bundan dolayı yunuslar ve balinalar, uyku dönemleri boyunca beyin yarım kürelerinin bir tanesini uyutup diğerini uyanık tutar. Böylece dönüşümlü olarak uyuyan yarım küre dinlenirken diğer uyanık yarım küre, hayvanın hayatta kalmasını sağlar. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Öğrencilikte neredeyse adettir; sınav zamanı yaklaştığında uykusuz geceler, bol kahveli çalışma seansları tüm biyolojik ritimleri alt üst eder. Uykunun gerçekten doğal ve içsel bir “saat” mekanizması tarafından ayarlandığını biliyoruz; mesela bir insan dış ortamdan tamamen yalıtılmış bir ortamda birkaç gün tutulursa, uyku-uyanıklık döngüsünün yaklaşık 25 saatlik bir döngü boyunca otomatik olarak tekrar ettiği görülür. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Dolayısıyla uyku ve uyanıklığımız sadece dış dünyanın bize ve rdiği zaman belirleme sinyalleri (zeitgeber) ile değil aynı zamanda içimizde (beynimizde) yer alan ritmik zaman ölçüm sistemleri tarafından da belirlenir. Fakat özellikle genç öğrenciler, sınav zamanı yaklaştıkça bu ritme karşı koyarak “daha fazla uyanık kalmak ve daha çok çalışmak” için ellerinden geleni yaparlar. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ile Uyku, beynimizin öğrendiği bilgileri “pekiştirmesi” , yani uzun süreli kullanım için depolayabilmesi adına çok önemli bir süreçtir. Gece uykusunun REM uykusu adı ve rilen özel bölümlerinde, beynimizde müthiş aktif bir süreç cereyan eder. Bu anlarda insanlardan kaydedilen beyin dalgaları, beynin neredeyse gündüz vakti uyanıkken olduğu kadar aktif bir durumda olduğunu gösterir bize. Bugünkü bilgilerimize göre bu REM dönemleri, beynimizin gün boyunca aldığı bilgileri “ayıklama, temizleme ve kaydetme” işini gördüğü zaman aralıklarıdır. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Her gece yaklaşık 1. beş saatte bir ortaya çıkan bu REM dönemleri, beynimizin neleri kaydedip neleri sileceğini belirleyen en önemli zihinsel faaliyetlerimizdir. Yapılan deneylerde, kişilerin uyanıkken öğrendikleri görevler sırasında gösterdikleri beyin faaliyet kalıplarının çok benzerlerini, o görevi öğrendikten sonra daldıkları uykuları sırasında alınan REM dönemi beyin faaliyetlerinde “tekrar ettikleri” sıklıkla gösterilmiştir. Yani öğrendiğiniz herhangi bir bilgi yahut beceri muhtemelen uykunun bu özel safhasında “prova edilir, gözden geçirilir ve kaydedilir” . İştahı artıran kromoterapi sarı renk Bu basit gerçekten yola çıkarak söylenebilecek çok belirgin şeyler var. Sağlıklı ve ve rimli bir öğrenme için zamanında ve yeterli düzeyde bir uyku şart. Özellikle REM uykusu, öğrendiğiniz yeni şeylerin uzun süreli kayda geçmesi için önemli. Bunun yanı sıra, gece uykusu sırasında salgılanan başta melatonin olmak üzere birçok hormon, beden sisteminizin uzun süre sağlıklı çalışabilmesi için gerekli. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Melatonin hormonunun salgılanması ışık ile çok hızlı bir şekilde engellendiği için gece karanlık bir ortamda uyumak da oldukça önemli.

Ne kadar uyku lazım. Uyku düzenimiz genetik bir saatle belirlense de çevresel ve yaşamsal faktörler de uykunun süresi ve kalitesi üzerinde belirgin bir etki yapar. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Fazla ve yüksek kalorili besinler tüketmek, gün için de hareket azlığı, uyku saatlerindeki düzensizlik, depresyon gibi duygu durum bozuklukları uykumuzun kalitesini azaltan unsurlar. Bu yüzden bu tarz bir hayat yaşayan insanlar günde sekiz saatten fazla uyuma eğilimi gösteriyorlar. Fakat hareketli, dengeli beslenen ve morali yüksek insanların çok daha az uykuyla yetinebildiklerini görüyoruz. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Peki bizim orijinal uyku döngümüz nasıl? Yapay ışık landırma hayatımıza girmeden önce doğal ritmimizle çok daha uyum için deydik. Fakat artık gece yarılarına kadar gündüz gibi aydınlatılmış odalarda yaşayabiliyor ve istediğimiz kadar zihnimizi meşgul edecek işlerle uğraşabiliyoruz. Bu da elbette doğal döngülerimizi olumsuz etkileyen bir durum. Eskiden insanların uyku düzenlerinin nasıl olduğu hakkında Jessa Gamble ve ekibinin yaptığı araştırmalar ilginç ipuçları sunuyor. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Çok eskiden insanlar güneşin batmasından birkaç saat sonra uykuya çekiliyorlarmış. Gece yarısı aniden uyanarak yaklaşık 1-2 saat boyunca herhangi bir şey yapmadan uyanık duruyorlarmış. Ardından tekrar uykuya dalıp sabah güneşten önce uyanıyorlarmış. Araştırmacılar bu ritmin, sanayi ve teknoloji öncesi dönemde insanlarda yaygın görülen bir uyku ritmi olduğunu söylüyorlar. Günümüzde deneysel olarak bu ritmi deneyimleyen insanlar, ertesi gün uyanıkken yaşadıkları durumu “hiç tatmadıkları derecede yüksek bir uyanıklık” şeklinde tarif ediyorlar. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Gamble ve arkadaşları bunun sebebini araştırırken gece uyanma sırasında prolaktin olarak bildiğimiz bir hormonun üst düzeyde salgılandığı bulgusuna da ulaşıyorlar. Prolaktin, aslında kadınlarda süt yapımını sağlayan ve normalde uyku dönemlerinde yüksek oranda salgılandığını bildiğimiz bir hormon. Fakat bir sonraki gün deneyimlenen o yüksek uyanıklık durumu kesinlikle araştırılmayı ve denenmeyi hak ediyor. Uyku çok önemlidir. Uyumadan öğrenemez, beyninizi doğru kullanamazsınız. Kaliteli ve kısa bir uyku için az yiyin, çok hareket edin, günde en az bir kez gerçekten açlık hissedin, moralinizi yüksek tutun. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Gece geç saatlere kadar ayakta ve ışık ta kalmayın. Hiç uyumadan sürekli okuyup çalışmaktansa azar azar çalışıp arada uyumak çok daha akıllıca bir çözümdür. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Sözün özü, uyku bedeniniz değil beyniniz için dir. Düzenli uyku olmadan sağlıklı bir zihinsel ve bedensel çalışmadan bahsetmemiz mümkün değil. Bundan dolayı, gereken zamanda ve gereken yerde gerektiği kadar uyanık kalabilmek için hepimize “iyi uykular” diliyorum.

İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapi, elektromanyetik beden ve ya vücut çevresindeki aura (enerji alanı) Renkleri sağlar ve bu da enerjiyi fiziksel bedene aktarır. Bu, renk terapisini çeşitli terapiler arasında en etkili kılar.
Renk ten söz ettiğimizde, enerji dalgaları demektir. Her biri kendi frekansı olan her renk bir enerji şeklidir. Ghadiali, cilde bir renk ve ya renk yerleştirmenin vücuda renk besleme biçimi olarak hareket ettiğini kabul etti. Stellar Research Corporation’ın Patterson, ‘ışığın, saf enerjiye en yakın olan şey olduğunu tespit edebildiğimizi açıklıyor. Saf titreşim enerjisi olarak renk, sağlığı korumak ve hastalığın üstesinden gelmek için rasyonel bir terapidir “. İnsan vücuduna uygulandığında ışık, her rengin bir miktar enerji ile ilişkili olmasından ötürü yetersiz enerjileri sağlayacaktır. Fizikten gelen bir kavram, chromotherapists’in “Renkler enerji kazandıran” fikrini teyit eder. Sunulan İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapi ile ilgili herhangi bir teori arasında hiçbir çelişki ortaya çıkmadı, ancak İnsan vücudu etrafındaki elektromanyetik radyasyon ışıltısı ve nicelemesi de dahil olmak üzere geçmişte üzerinde durulmayan bazı çalışma alanları var.
Renklerin, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak her seviyede derin etkisi var. Enerji seviyelerimiz engellenir ve ya tükenirse, o zaman vücudumuz düzgün çalışmaz ve bu da farklı seviyelerde çeşitli sorunlara neden olabilir. Bu kavram Klotsche tarafından da desteklendi
İnce kuvvetler arasındaki bu birbiriyle ilintili sistemler, enerjiyi, tıkanmış ve ya yetersiz hastalıklı alanlara doldurur ve ya yeniden kanallarlar; çünkü hastalık, enerji akışının bir kısıtlamasından başka bir şey değildir. En az direnç yolunda enerji ve ya titreşim akışı bildiğimizden ve titreşimsel şifanın kullanımı ile ekstra enerji ilişkisinden geçtiğimizde, uygun enerjiler, gereken enerjiyi, en çok istediği yerden kurtararak gerekli alanları ararlar. Vücudun yoğun fiziksel enerjisi ile vücut işlevlerinin ve ya aktivitelerinin birçoğunu kontrol eden ustaca enerji arasındaki etkileşim, enerji ile madde arasındaki ilişkiyi anlamanın anahtarıdır
Bu enerji vücudu Perry tarafından İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapinin bilimsel dokümantasyonunda tarif edildiği gibi fotoğraf yoluyla da kanıtlanabiliyor 1939’da Kirlian, bir fotoğraf plakasındaki bir nesnenin yüksek gerilim elektrik alanına maruz kalması durumunda plak üzerinde bir görüntü oluşturulduğunu keşfetti. Görüntü Renkli bir halo ve ya koronal bir deşarj gibi gözüküyor. Bu görüntünün, her canlıyı çevrelediği iddia edilen vücuttaki (aura) elektromanyetik radyasyonun fiziksel belirtisi olduğu söyleniyor. Çalander, İnsan vücudu ve işindeki enerji ışıltısı ile ilgili ortaya çıkmamış gerçekleri açıkladı. Bu düşünce, hastaları tedavi etmek için Şah ve Rus sağlık personeli tarafından da kullanılmıştır. Bu keşif, yeni bir araştırma alanına yol açtı; ne yazık ki, bilim adamları bugün bile vücuttaki elektromanyetik enerji temel bilimi (aura) ile İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapi arasındaki ilişkiyi araştırmamıştır. Ortodoks tıp ve bilim ışık ların nasıl çalıştığına dair kendi açıklamalarını sunar. Bu açıklamalar kesinlikle fiziki fonksiyonlara dayanır ve Kirlian cihazlarıyla gösterilen ve ya fotoğraflanan biyoelektrik enerji alanını yoksayar. Bu elektromanyetik enerji, renk tıbbı kullanarak, ışık frekanslarıyla auralarımız aracılığıyla fiziksel bedene taşınabilir, ayrıca şöyle açıklanabilir “Bütün canlılar nemli; nem filmden elektrik yük desenine emülsiyondan özne transfer edilir ve bir Kirlian görüntüsünün görünmesine neden olur. Bu şüphesiz, hastalığın kromopati doktrine göre nasıl tedavi edildiğini anlamamıza yardımcı olur, ancak vurgulanması gereken alan, her canlı vücuttaki elektromanyetik parlaklığın kuantum halidir.
Git İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapi Uygulamaları Işık Etkileri nin Değişimi Araştırmalar, prematüre bebeklerin üçte ikisinde bulunan potansiyel olarak ölümcül bir durum olan yenidoğan sarılığının güneş ışığına maruz kalmasıyla başarıyla tedavi edilebileceğini ileri süren çalışmalara 1950’lerde devam ettiğini ileri sürdü. Bu 1960’lı yıllarda doğrulandı ve beyaz ışık, bu durumun tedavisinde yüksek riskli kan naklinin yerini aldı. Mavi ışık daha sonra tam spektrumlu ışığa (yenidoğan sarılığında en yaygın tedavi şekli) kıyasla daha etkili ve daha az tehlikeli bulundu. Yenidoğan sarılıklarının tedavisinde mavi ışığın turkuaz ile karşılaştırılması, Ebbesen (19). Parlak beyaz tam spektrumlu ışık, şimdi kanserler, SAD (mevsimsel afektif bozukluk, sözde kış depresyonu), anoreksiya, bulimia nervoza, uykusuzluk, jetlag, vardiyalı çalışma, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı tedavisinde de kullanılmaktadır. genel ilaç düzeyleri. Schauss, Renklerin sakinleştirici etkisi üzerinde çalıştı ve bu rengin agresif davranış ve şiddeti azalttığını buldu.
Yenidoğan sarılıklarının tedavisinde başarılı olduğu tespit edilen mavi ışığın Pleasanton’ın çalışmalarında vurguladığı gibi romatoid artrit tedavisinde etkili olduğu gösterildi. McDonald’ın yaptığı çalışmalarda, 15 dakikaya kadar değişen dönemler için mavi ışığa maruz bırakılanların çoğunun ağrı kesici etkisi önemli derecede arttı. Ağrı azalmasının hem mavi ışığa hem de mavi ışığa maruz kalma süresine doğrudan bağlı olduğu sonucuna varıldı. Mavi ışık, yaralı dokuyu iyileştirmede ve yanıklar ve akciğer koşullarının yanı sıra yara dokusunun önlenmesinde de kullanılır. 1990’da bilimadamları, bağımlılıklar, yeme bozuklukları ve depresyon gibi çok çeşitli psikolojik problemlerin tedavisinde mavi ışığın başarılı bir şekilde kullanılmasına ilişkin Amerikan Bilim İlerleme Derneği’nin yıllık konferansına rapor ve rdi. Renk spektrumunun diğer ucunda, kırmızı ışığın kanser ve kabızlık tedavisinde ve iyileşen yaralarda etkili olduğu gösterildi. Sonuç olarak, renk çeşitli tıbbi uygulamalarla terapötik bir araç olarak kabul görmeye başladı.
Öncü araştırmanın sonucu olarak son yirmi yılda geliştirilen yeni bir teknik, fotodinamik terapi (PDT) ‘dir. Bu, belirli intravenöz enjekte edilen ışığa duyarlı kimyasalların sadece kanser hücrelerinde birikmesi değil aynı zamanda bu hücrelerin ultraviyole ışığı altında seçici olarak tanımlanması bulgusuna dayanmaktadır. Bu ışığa duyarlı kimyasallar daha sonra uzun dalga boyu diğer Renkler den daha derine nüfuz etmesini sağlayan kırmızı ışık la aktive edildiğinde kanser hücrelerini imha eder. PDT hem tanı hem de tedavi için kullanılabilir. PDT’yi geliştiren Thomas Dougherty, dünya çapındaki bir deneyde çok çeşitli malign tümörlü 3000’den fazla kişinin bu tekniği kullanarak başarılı bir şekilde tedavi edildiğini bildirmektedir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapi şu anda sporcuların performansını arttırmak için kullanılmaktadır; kırmızı ışık, kısa, hızlı enerji patlamalarına ihtiyaç duyan sporculara yardımcı olurken, mavi ışık daha istikrarlı bir enerji çıkışı gerektiren performanslara yardımcı olur.

Karşılaştırıldığında, pembe ışık, maruz kaldıktan birkaç dakika için de sakinleştirici ve sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Düşmanca, agresif ve endişeli davranışı bastırır. Pembe tutma hücreleri şimdi mahkumlar arasındaki şiddet ve saldırgan davranışları azaltmak için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır ve bazı kaynaklar, mahkûmların kas kuvvetlerinde 2. 7 sn’lik bir azalma bildirmiştir. Pembe çevrede İnsanların arzularına rağmen asla agresif olamayacakları görülüyor çünkü renk enerjisini bozar. Aksine, sarı Renkler den kaçınılmalıdır çünkü oldukça uyarıcıdır. Gimbel (22) , şiddet içeren sokak suçu ile sodyum sarı sokak aydınlatması arasında olası bir ilişki olduğunu önermişti.
Renk, Beyin ve Işık Etkileri 1960’lı yıllarda Rusya’da yapılan araştırmalar, altı deney konularından birinin parmak uçlarıyla sadece 20-30 dakika sonra renk fark edebildiğini ve körlerin bu duyarlılığı daha da geliştirdiğini gösterdi. Bu etkileri n anlaşılması ancak beyindeki pineal bez tarafından üretilen melatonin ve serotonin hormonu araştırmalarının sonucunda ortaya çıkmıştır. Melatonin, hayvanlara ışığa tepki vermek ve bedensel işlevlerini diürnal ve mevsimsel değişimlerle senkronize etmek için önemli kimyasal yol olarak bilinir. Serotonin beyindeki çok önemli bir nörotransmitterdir ve bu aksiyonu şizofreni ve halüsinojenik durumlar gibi zihinsel bozukluklarla bağlantılıdır. Serotonin, uyarıcıdır. gün ışığında üretilirken, uyku ile bağlantılı olan melatonin çıkışı karanlıkta ve genelde depresif bir etkiye sahip olduğunda artar. Işık olduğunda ve melatoninin damlası düştüğünde bu tersine çevrilir. Ana faaliyet alanı hipotalamustur, beynin çeşitli hormonların etkileri ne aracılık ettiği ve duyguların düzenlenmesinde rol aldığı kısımdır. Bununla birlikte, ışığa tepki olarak melatoninin çıkışındaki değışık likler, vücudun her hücresine, özellikle de Canlıların üreme süreçlerine, bu tür değışık liklere duyarlı olanları etkiler. Yumurtlama sorunu olan kadınlarda ve düşük sperm sayısında ve genellikle SAD’den mustarip olanlarda kışın meydana gelen anorexia nervosa (karakteristik özelliği amenore ve ya dönem yokluğu) kadınlarda yüksek seviyelerde melatonin bulunur. Araştırmalar aynı zamanda beynin belirli bölümlerinin sadece ışığa duyarlı olmadığını değil aynı zamanda farklı dalga boylarına farklı tepki ve rdiğini doğruladı; farklı dalga boylarının (Renklerin) radyasyonun hormon üretimini uyarmak ve ya azaltmak için endokrin sistem ile farklı etkileşimde bulunduğu düşünülmektedir (22).
Bu çalışma İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapiye yeni bir boyut kazandırmıştır psikolojik rahatsızlıklarda renk kullanımı. Günümüzde SAD, özellikle İngiltere’de, güneşin 1-2 hafta boyunca parlamadığı ve böylece vücudun için e herhangi bir ışık geçmemesi halinde çok yaygın bir sorun haline gelmiştir. Sonuç olarak, psikolojik hastalıklar başta depresyon şeklinde ortaya çıkar ve bunlar kromopatoloji çalışmalarına göre huzur ve rici ilaç kullanmadan iyileştirilir.
Renkli filtreler yoluyla güneş ışığına maruz kalan hastalarla yapılan İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapiye ilişkin ayrıntılı bir çalışma Jacob tarafından hazırlandı. Melatonin, ışık ve renk arasındaki ilişkiyi kanıtlamak için modern teorileri benimser. Takkata, kan ile güneş ışığı arasında bir ilişki bulmaya çalışan ilk araştırmacıydı. Jacob’un çalışması, güneş ışığına maruz kalmanın sonucu olarak hormonal değışık liklerle ilgilidir. Tabii ki, güneş ışığı yedi renk ten mükemmel bir karışımdır; farklı Renkler, bizi sağlıklı tutan farklı hormonların salınmasından sorumludur. Jacob yaptığı çalışmada şöyle dedi
Işık beyni ve vücudu açmaktan sorumludur. Işık gözler ve cilt yoluyla vücuda girer. Tek bir ışık fotonu bile göze girdiğinde, tüm beyini aydınlatır. Bu ışık, hayat boyu devam eden vücut işlevlerini, otonom sinir sistemi, endokrin sistemi ve hipofiz (vücudun ana bezi) düzenleyen hipotalamus’u tetikler. Hipotalamus aynı zamanda vücudumuzun biyolojik saatinden sorumludur. Aynı zamanda en önemli hormonlarımızdan olan melatonin salımından sorumlu pineal organa ışık la bir mesaj gönderir. Melatoninin salınımı doğrudan ışığa, karanlığa, Renkler e ve Dünyanın elektromanyetik alanı ile ilgilidir. Bu gerekli hormon vücudun her hücresini etkiler. Her bir hücrenin iç etkinliklerine, birbirleriyle ve doğayla uyumlu hale gelmelerini sağlıyor. Pineal bezin, evrenle birlik olduğumuz duyusundan sorumlu olduğuna inanılıyor ve iç varlık ile çevre arasındaki ilişkinin aşamasını belirliyor. Eğer bu ilişki uyumluysa biz sağlıklı, mutlu ve refah hissi sahibiyiz. Bu ilişkide bir dengesizlik kendini fiziksel, zihinsel ve ya duygusal hallerimizdeki bozukluklar ve ya hastalık şeklinde bilinir hale getirir. Pineal, “ışık ölçer” miz ve bize evrenle birlik hissi vermek için ve aşağıda toprak Elektromanyetik alan bize topraklanmış tutmak için, yukarıdaki göklerden bilgi alır. Sağlığımızı korumak ve çevre ile uyum için de olmak için mükemmel bir denge gereklidir (Pineal bezin, evrenle birlik olduğumuz duyusundan sorumlu olduğuna inanılıyor ve iç varlık ile çevre arasındaki ilişkinin aşamasını belirliyor. Eğer bu ilişki uyumluysa biz sağlıklı, mutlu ve refah hissi sahibiyiz. Bu ilişkide bir dengesizlik kendini fiziksel, zihinsel ve ya duygusal hallerimizdeki bozukluklar ve ya hastalık şeklinde bilinir hale getirir. Pineal, “ışık ölçer” miz ve bize evrenle birlik hissi vermek için ve aşağıda toprak Elektromanyetik alan bize topraklanmış tutmak için, yukarıdaki göklerden bilgi alır. Sağlığımızı korumak ve çevre ile uyum için de olmak için mükemmel bir denge gereklidir (Pineal bezin, evrenle birlik olduğumuz duyusundan sorumlu olduğuna inanılıyor ve iç varlık ile çevre arasındaki ilişkinin aşamasını belirliyor. Eğer bu ilişki uyumluysa biz sağlıklı, mutlu ve refah hissi sahibiyiz. Bu ilişkide bir dengesizlik kendini fiziksel, zihinsel ve ya duygusal hallerimizdeki bozukluklar ve ya hastalık şeklinde bilinir hale getirir. Pineal, “ışık ölçer” miz ve bize evrenle birlik hissi vermek için ve aşağıda toprak Elektromanyetik alan bize topraklanmış tutmak için, yukarıdaki göklerden bilgi alır. Sağlığımızı korumak ve çevre ile uyum için de olmak için mükemmel bir denge gereklidir (biz sağlıklı, mutluyuz ve bir esenlik hissi duyuyoruz. Bu ilişkide bir dengesizlik kendini fiziksel, zihinsel ve ya duygusal hallerimizdeki bozukluklar ve ya hastalık şeklinde bilinir hale getirir. Pineal, “ışık ölçer” miz ve bize evrenle birlik hissi vermek için ve aşağıda toprak Elektromanyetik alan bize topraklanmış tutmak için, yukarıdaki göklerden bilgi alır. Sağlığımızı korumak ve çevre ile uyum için de olmak için mükemmel bir denge gereklidir (biz sağlıklı, mutluyuz ve bir esenlik hissi duyuyoruz. Bu ilişkide bir dengesizlik kendini fiziksel, zihinsel ve ya duygusal hallerimizdeki bozukluklar ve ya hastalık şeklinde bilinir hale getirir. Pineal, “ışık ölçer” miz ve bize evrenle birlik hissi vermek için ve aşağıda toprak Elektromanyetik alan bize topraklanmış tutmak için, yukarıdaki göklerden bilgi alır. Sağlığımızı korumak ve çevre ile uyum için de olmak için mükemmel bir denge gereklidir (elektromanyetik alanın altına sızmamak için. Sağlığımızı korumak ve çevre ile uyum için de olmak için mükemmel bir denge gereklidir (elektromanyetik alanın altına sızmamak için. Sağlığımızı korumak ve çevre ile uyum için de olmak için mükemmel bir denge gereklidir (22).
Sonuçlar
İnsanlığın keşiflerinin pek çok yönü ihmal edilir, ihmal edilir ve ya atılır. Renkli tıp, ihmal edilen bu maddelerden biridir. Ayurveda, allopati, akupunktur, Unani, homeopati, biyokimyasal, magnetoterapi, fizyoterapi, radyoterapi, aromaterapi, refleksoloji ve ya renk terapisi olsun, her telafi edici ve iyileştirici tedavi sisteminin ortak özelliği, bir şekilde bir tür ve ya başka titreşim uygulamaktır böylece vücudun sağlığa kavuşması sağlanır. Çoğu sistem titreşimleri dolaylı olarak tetikler ancak titreşimlerin doğrudan vücut üzerinde kullanıldığı birkaçı vardır ve İştahı artıran kromoterapi sarı renk Kromoterapi bunlardan biridir.
Babbitt, Ghadiali ve Azeemi, chromotherapy gelişiminde devrim yarattı. Onların fikirleri diğer araştırmacılar tarafından gerçekleştirildi. Sunulan teoriler arasında dünyanın herhangi bir yerinde yapılan araştırma çalışmalarında herhangi bir tartışma bulunamadı.

İndeks: Sarı renk, art therapy, renk, zihin, kromoterapi, health, Color, mind, body, alternatif tedavi, spiritual, physical therapy, color therapy, heart, therapy, blood pressure, chromotherapy, +90 534 519 9001, Bursa, enerjist masör, masör, Emre Karakaya, ekonomik,

.

Kromoterapi Altın Renk Karaciğeri Düzenler.

Ceviz Kabuğu Suyu Diş Tartarlarına Karşı Faydalıdır.

Yorgun ve Bitkin Düşenlere Hurma Dinçlik ve Enerji verir.

.

—–

loading…

—–




—-
.

Bilgi kaynaklarımız:
www.enerjistmasor.com

www.bitkiveinsan.com

www.faydaliyasam.com

www.google.com

UYARI:
Sitemizde hastalikları teşhis tedavi etmek ile ilgili 1219 sayılı Tababet Kanunu’na göre sadece doktorların görevi olduğu bilinciyle, web sitesinde yer alan bilgiler sağlıklı ve yararlı yaşama hakkında bitkisel doğal tavsiye niteliğinde olup paylaşımlar ve konularımız tavsiye ettiğimiz ürünlerimiz ilaç değil, yaşama yararlı besin destek ürünleridir. Tedavi veya hekim tedavisi yerine geçmez. Paylaşılan metinlerde ve Kürlerin içerisinde geçen bitkilerin kullanımından önce, özellikle adı geçen bitkilere alerjiniz olup olmadığını doktorunuza kontrol ettirdikten sonra kullanmanız tavsiye olunur. Yaşama sağlıklı, afiyet içinde, yararlı yaşamanız dileklerimizle…

—–


—–

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir