Kronoterapi Portakal Rengi Göze Doğal Uyarıcıdır 4

Kronoterapi Portakal Rengi Göze Doğal Uyarıcıdır 4

Güneş tarafından, çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, nesnelerden yansıyıp gözümüz tarafından algılandığa ışığı görmüş oluruz. insan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın yansımasıdır.Örneğin koyu renkte görünen nesneler, parlak nesnelere oranla daha çok ışık emerler ve böylece göze daha az ışık yansıtırlar. insan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Açık renkli nesneler ise, daha çok ışık yansıtarak parlaklık ve yoğunluk yanılsamasına yol açarlar.

İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonra bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir beyaz perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra ile dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonra güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına devam ederek, renk bilimini, bir bilim dalı olarak ortaya koymuştur. Newton’dan sonra Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve de kimyagerler, bu proje üzerine eğilerek çalışmaları hızlandırmışlardır. Günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak da kullanılabileceğini ortaya koymuştur.

İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur. Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür ki bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Işık eksik ve yetersiz olduğu takdirde, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk, metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir.

Yapılan araştırmalara göre, insanda bedeni kuşatan “Aura” ya da “enerji beden” adı verilen elektromanyetik bir alan vardır. Bedeni saran bu enerji alanı, ışık, (renk) elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimdedir. Vücudu saran enerji alanı içinde yedi adet de, çakra adı verilen, her biri ayrı renge sahip olan enerji dağıtım merkezleri vardır. Çakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir. Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Böylece tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanır, insanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, belirli renklere karşı duyarlıdır.

İnsanın içinde bulunduğu duygusal değişiklikler çakralarda enerji dengesizliği meydana getirir. Bu durumda, belirli bir rengin fazlalığı veya azlığı söz konusudur ki çakraların dengesiz çalışması fizik bedende hastalıkların doğmasıne neden olur. Renklerin çevrelerine yaydıkları titreşimler, vücudun elektromanyetik ışınımıyla doğrudan bir etkileşim içindedir. Bu titreşimler çakralar tarafından emildikten sonra, direkt olarak omurgalara iletilir ve omurgalara ulaşan bu enerji dolu titreşimler, sinirler yardımıyla gerekli organlara ve dengesi bozulan sistemlere taşınır. Bu sayede fiziksel rahatsızlıklara yol açabilecek olan duygusal ve zihinsel şikayetler en aza indirilir. Renklerle tedavi üzerinde çalışırken karşılaşılan en büyük sorun ise, ihtiyaç duyulan renklerin belirlenmesidir. Her rengin bir de tamamlayıcı rengi vardır. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renknde renkler tek başına kullanılabileceği gibi tamamlayıcı renklerile de kullanılabilir.. Renklerin bilinçsiz olarak kullanılması gerekir.

Renklerin gizemli dünyasını öğrenmek istiyorsak önce ışığın ne olduğunu anlamamız gerekir. Işık, şekli ve rengi oluşturan, bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, cisimlerden yansıyıp, gözümüz tarafından algılandığında, ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın yansımasıdır. Işık bir cisme çarparak yansıma yapana dek, gözümüzle görebilme olanağımız yoktur. Renk ise, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık, değişik dalga boylarına dönüştüğünde, emildiğinde veya kırıldığında çeşitli renkler ortaya çıkar. Bu tıpkı bir prizmayı güneş ışığına doğru tutmaya benzer. Ne var ki gökkuşağını oluşturan renkler, renk tayfının küçük bir bölümüdür. Gerçekte her rengin bir çok tonu ve çeşidi vardır. Her rengin kendine has bir emme ve yansıtma özelliği mevcuttur. Cisimler ise, güneş ışığını oluşturan renkleri kendi özelliklerine bağlı olarak, emer ve yansıtırlar. Örneğin: sarı bir elbise, bütün ışığı emer, sadece sarı rengi ayırıp yansıtır. Biz de o elbiseyi sarı olarak görürüz.

Renk, bir ışık frekansının belli oranda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Renkleri üç temel gruba ayırabiliriz. Birincisi; kırmızı, sarı ve mavi’nin bulunduğu ana renkler grubudur. İkincisi, bu üç rengin çeşitli kombinasyonlarda biraraya getirilmesi sonucunda oluşan gruptur. Örneğin: Sarı+mavi=Yeşil, Kırmızı+sarı=Turuncu, Kırmızı+mavi=Mor gibi. İlk gruptaki renklerle, ikinci gruptaki renklerin karıştırılması sonucunda ise, üçüncü grup renkler oluşur. Renklerin bir başka özelliği ise, bilinç dünyamızın en derin noktalarına kadar uyarma gücüne sahip olmalarıdır. Her insanın renklere karşı verdiği tepki aynı değildir. Bir insana huzur veren mavi renk, bir diğerine soğuk ve itici gelebilir. Veya birine heyecan veren kırmızı, bir diğerine hüzün yükleyebilir. İnsanların renkten etkilenmelerini meydana getiren olgular, kişilik oluşumları, hayat koşulları ve bilinçaltında bastırılmış olan isteklerdir. Bazı insanlar hangi renkle barışık olduklarını bilirken bazıları ise bu konuda tamamen bilinçsizdir. İnsanlar renk seçerken o rengin kendilerine getireceği yararı veya zararı düşünmezler. Belirli özellikleriyle renkler, uyarıcı oldukları kadar çökkünlük yaratıcı, yapıcı oldukları kadar da yıkıcı, itici yada çekici olabilirler. Ayrıca her renk, kendine özgü bazı tedavi edici ve dengeleyici unsur da taşır.

Tarihe baktığımızda eski Mısırlıların renklere ve renklerle yapılan şifaya çok önem verdiğini görebiliriz. Bu sebepten Karnak ve Teb gibi tapınaklarda renk kullanmışlar ve renk şifacılığını pekiştirmek için, renk salonları inşa etmişlerdir. Aynı şeyi kadim Hind ve Çin uygarlıklarında da görebiliyoruz. Oradaki şifacı din adamları da insanın yedi katlı doğası ile güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı temel alarak, bir renk bilim sistemi kurmuşlardır.

1670 yılında İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonra bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir beyaz perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra ile dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonra güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına devam ederek, renk bilimini, bir bilim dalı olarak ortaya koymuştur. Newton’dan sonra Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve de kimyagerler, bu proje üzerine eğilerek çalışmaları hızlandırmışlardır. Ancak günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Bugün dünyada birçok psikolog ve psikiyatr renkleri bir terapi aracı olarak kullanmaktadır. Dünyanın her tarafında bilinen bir atasözü vardır.” Güneş giren eve doktor girmez.” Işık, tabiatın bir ilacı ve en güzel tedavi aracıdır. Işığın, insanlar ve bitkiler üzerindeki fiziksel etkilerini hepimiz biliyoruz. Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur. Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür. Bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Bu olaya kısaca fotosentez diyoruz. İşte ışık ile hayat arasındaki bağlantı!. Işık eksik ve yetersiz olduğu zaman, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk, metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir.

Araştırmalar bize göstermiştir ki, insanda bedeni kuşatan elektromanyetik bir alan vardır. Buna Aura veya enerji beden diyoruz. Bedenimizi bulut gibi saran bu enerji alanı, ışık, (renk) elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimdedir. Ayrıca bu enerji alanı içinde yedi adet de, chakra adını verdiğimiz enerji dağıtım merkezleri vardır. Chakra’lar bedene giren ve beden tarafından yayılan enerjilerin oranlarını düzenlerler. Ayrıca bedendeki fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal fonksiyonların yerine getirilmesi için gerekli olan enerjiyi emerek, bunları ihtiyaç duyulan bölgelere dağıtırlar. Her bir chakra ayrı bir renge sahiptir. Chakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir.
Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Bu yolla tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanmış olurlar. İnsanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, enerjiye (belirli renklere) karşı duyarlıdırlar.

“Doğal terapi” Sonuç olarak, bir yemyeşil doğa parçasını da seyretsek, bir deniz kenarının bize “iyi geldiği”ni de söylesek, burada bir “doğal terapi” söz konusu… Yeşil rengin insanı rahatlattığı, .morun dengeyi gerçekleştirdiği, denizin mavisinde ise huzurun bulunduğu gibi tanımlamalar, renklerin anlamını ve etkisini kendine iş edinmiş uzmanlar tarafından uzunca bir süredir ifade ediliyor. Artık, “insan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk” bir çok uzmanın kullandığı bir yöntem. Yeni tanışmalarda şuna da dikkat ettiniz mi, bilmiyorum: İlk karşılaşmalarda insanın karşı tarafa yaydığı enerjinin baş aktörü de renk! Dolayısıyla, ilk randevuda, karşısına simsiyah elbiselerle gelen bir insanın daha ilk dakikadan itibaren huzursuzluğunu anlayabiliyor bir renk terapisti. Çünkü siyah, genellikle (Baştan ayağı simsiyah giyilmişse eğer) karamsarlığın da rengi.

Ruhsal ve fiziksel olarak sağaltıcı etkisi var. Peki, “insan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk” nedir? Bedenimizin metabolizmasında sağlıklı bir akış sağlamak ve birtakım dengesizlikleri ortadan kaldırmak için renklerden yararlanma”. Özü bu insan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renknin. Onların insana verdiği farklı enerjileri var ve renk terapistleri bu “enerjilerin” farkında. Aslında bizler de, aldığımız bir hediyede, ya da taktığımız bir takıda renk seçerken , farkında olmadan ruh halimizi yansıtıyoruz. Elimizin gittiği rengin bir anlamı var çünkü. Renkler sadece ruhsal anlamda iyi gelmiyor, bir çok hastalığı sağaltmada da onların enerjisinden yararlanılıyor. Bazı uzmanlar, bedenin hasta bölgesine renkli ışık vererek, kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlamayı amaçlıyor.

Hiç düşündünüz mü? Bazı renkleri sever ve bazı renkleri ise itici buluruz.Niçin böyledir bu tercihlerimiz? Neden farklıdır ve neden her insana adeta özeldir.

İnsanın doğası her açıdan çok komplike olmasının yanında ihtiyaçlarına göre ve yaratılışına uygun bir çok değişimi kendi içinde barındırmaktadır.Her insanın sevdiği, ve hatta kendisi ile özdeşleştirdiği renkler vardır.Hani hepimiz biliriz ”zevkler ve renkler tartışılmaz” diyerek bazılarımızın diline neredeyse pelesenk olmuş bir cümle geliştirmişizdir.Zaman zaman farklılıklarımızı bu cümleyi kullanarak aşmaya çalışırız.

Renkler bizim için hem tedavi amacıyla ve hem de kendi kişilik özelliklerimizin tespiti açısından önemlidir.Bugün artık ülkemizde son yıllarda insan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk giderek yaygınlık kazanmaya başlamış ve bu yolla insanın enerji bedeninde ihtiyacı olduğuna karar verilmiş bölgelerine zihinsel yöntemlerle ve daha başka metodlarla bu renk terapileri yapılmaya başlanılmıştır.Sadece ihtiyacı olduğuna karar verilmiş bölgelere uygulanılmasının dışında insan aurasının düzeltilmesi, beyinde alfa dalgası hakimiyetinin oluşturulması, sindirim sorunlarının tedavisinde, zihinsel performansın arttırılmasında, kişinin psikolojik ve ruhsal dengesindeki dalgalanmaları ortadan kaldırmak amacıyla kullanımı hızla artmaktadır. Renklerin şifadaki anlamları ve tercih edilme sebepleri

Her renk bedendeki bazı rahatsızlıkları ortadan kaldırmak için kullanılma potansiyeline sahiptir.İyileşmenin sayısız farklı yollarından sadece birisidir renkler ve aslında en doğalıdır da.Kullanmayı bilmeli ve bunu bilimsel gerçeklikleri göz ardı etmeksizin yapmalıdır.Renkleri değerlendirmeyi becermek ve olabildiğince onların gücünü şifayı elde etmekte kullanmak için insanın sessiz ve sakin rahatsız edilmeyeceği bir ortamda sadece zihnini kullanması yeterli olmaktadır.Başlangıçta teknik her ne kadar kolay olsa da belki uygulayıcının kendisini yaptığı işe tam konsantre edememesine bağlı olarak iyi sonuçlar alınmayabilir.Uygulamaya devam edildikçe bir çok insan oldukça anlamlı sonuçlar elde etmekte gecikmez ve renklerin şifa verici etkisini deneyimleme imkanına kavuşur.

Uygulamanın pratik olarak anlatımı bir başka yazının konusudur.Biz şimdilik renklerin ne anlama geldikleriyle ilgili sizlere kısaca bilgiler vermek istiyoruz.

Çakraları etkiliyor Kendine özgü bazı iyileştirici özellikleri bulunan renkler, direk olarak çakralarımızı da etkiliyor. İnsan bir takım ruhsal sorunlarla boğuştuğu anda, ilk önce çakraların bloke edildiğini söylüyor uzmanlar. Dolayısıyla, denge sorunu bulunan bu noktalar bir çok hastalığa neden oluyor. Çakralarda enerji blokajları meydana geliyor bu durumda. İşte buna son vermek amacıyla, renkler de bazı olumlu etkiler sağlıyor. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk ile bedenin bozulan dengesi değiştirilebiliyor. Uzmanlar bu sağaltım sırasında renklerin etrafa bir “titreşim” yaydığını belirtiyorlar..

Renk gözlüğü ile tedavi Bedenimizin “elektromanyetik yapısı”nı, renklerin direk olarak etkilediğini vurguluyorlar. Doğal Terapi Uzmanı Işık Kırgız, yıllardır insan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk uyguluyor. Kırgız’ın “insan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk” hakkında verdiği bilgi ise şöyle: “Renklerden yayılan titreşim, bedenimizdeki elektromanyetik yapı ile etkileşim halindedir.. Renklerin titreşimleri çakralar tarafından emilir. Sonra, omurgalara iletilirler. Omurgalara ulaşan titreşimler, sinirler yardımıyla ihtiyacı olan uvuzlarımıza ve denge sorunu olan sistemlere taşınırlar. Bu akışın ardından, bedenin bir takım duyusal ve zihinsel şikayetleri azalır”

İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk çok farklı yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Son yıllarda çok gelişme gösteren bu terapide, bazı merkezlerde yardımcı bir alet kullanılıyor. “Renk gözlüğü? adı verilen bu aleti ilk kez Ruslar bulmuş. Gerçek gözlüğe biraz benzeyen bu alet, aynen gözlük takar gibi gözünüze yerleştirdiğinde, bedenin gereksinimi olan renk veya renkler belirlenebiliyor.

İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk renklerin hikayesi, insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar, önce mağaraları ve duvarları, sonra yüzlerini ve vücutlarını, sonra da yaşadıkları iç mekanları ve kullandıkları objeleri boyamaya, renklendirmeye başlamışlardır. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk renkler, tarihsel gelişimi içinde; dini ritüellerde, doğum, ölüm, kutlama, kutsama ya da veda ve yas törenlerinde, bazen korunmak için, bazen korkutmak için, bazense gizlenmek için, güzelleşmek, etkilemek için, kimlikleri tanımlamak için, zaman zaman da şifa için kullanılmıştır. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk renklerin Oluşumu Renk, ışığın değişik dalga boylarının gözün retinasına ulaşması ile ortaya çıkan bir algılamadır. Bu algılama, ışığın maddeler üzerine çarpması ve kısmen soğurulup kısmen yansıması nedeniyle çeşitlilik gösterir ki bunlar renk tonu veya renk olarak adlandırılır. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Tüm dalga boyları birden aynı anda gözümüze ulaşırsa bunu beyaz, hiç ışık ulaşmazsa siyah olarak algılarız. İnsan gözü 380nm ile 780nm arasındaki dalga boylarını algılayabilir, bu sebepten elektromanyetik spektrumun bu bölümüne görünen ışık denir. Renkler için genelde kulağımızla duyduğumuz ince ve kalın ses analojisi yapılsa da, ses algısının aksine aynı anda gelen ışık frekansları değişik kanallardan algılanamaz (başka bir deyişle göz frekans analizi yapamaz), dolayısıyla aynı anda ince ve kalın sesleri birbirine karıştırmadan duymamıza karşın gözümüz için bu ‘çok seslilik’ söz konusu olmadığından değişik ışık frekanslarının sadece kombinasyonlarını algılayabiliriz. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk bu prensibi açıklamak veya pratik uygulamalarda kullanmak için çeşitli renk modelleri geliştirilmiştir.

İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Doğada kırmızı, sarı ve mavi olmak üzere 3 ana renk vardır. Bu renklerin birbirleriyle ikili olarak eşit oranda karıştırılmasıyla da turuncu, yeşil ve mor ara renkleri elde edilir. Bu renklerden diğer renkler türetilir. Farklı renklerin farklı oranlarda karıştırılmasıyla birbirinden farklı milyonlarca renk oluşur. Renkler Bizi Çağırıyor. Renklerle yaşarız hayatı. Duvarlarımızın, eşyalarımızın, çantamızın ya da kahve kupamızın bizi yansıtsın isteriz. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk O günkü ruh hâlimize göre giyiniriz fıstık yeşillerini, koyu kahveleri, vişne çürüklerini. Tatil düşlerimiz turkuaz mavisi, aşkımız pembedir. İş yerini canlı renklerle tasvir edenimiz çok azdır. Peki, başımızı çevirdiğimiz her şeyle bu kadar ilişkiliyken, acaba renkleri doğru kullanabiliyor muyuz? İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Doğrusuyla yanlışıyla kullandığımız renkler hayatımızı ne kadar etkiliyor? Renk, ışığın değişik dalga boylarının gözün retina tabakasına ulaşması ile ortaya çıkan bir algılamadır. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Bu algılama, ışığın maddeler üzerine çarpması ve kısmen emilip kısmen de yansıması nedeniyle çeşitlilik gösterir ki bunlar farklı renkler ve farklı tonlar olarak algılanır. Günümüzde renkler, fiziğin ve optiğin olduğu kadar, inşaat, iç mimari ve dekorasyon dallarının, psikolojinin ve antropolojinin, satış, reklam ve pazarlamanın araştırma alanları arasında da yer almaktadır.

İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk kırmızı kadar olmasa da enerji ve heyecan veren bir renktir. Turuncu seviyorsanız cesur ve maceracı bir kişiliğe sahipsiniz demektir. Bu rengin insanları gülmeyi ve güldürmeyi severler. Svadhishtana ya da kuyruk sokumu chakra’sı turuncu enerjiyi emer; idrar sistemine, cinselliğe ve üremeye bağlıdır. Turuncu neşenin ve eğlencenin rengidir. Ne zaman giymelisiniz? Turuncu yaşama zevkini, aşkı ve kişisel motivasyonu artırır. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk sorunlarınızı çözmeniz zor gözüküyorsa turuncudan kaçının. Ne yemelisiniz? Yumurta sarısı, havuç biber, balkabağı ve portakal hava kirliliğine ve güneş yanığına karşı korur. Turuncu ışın ikinci enerji merkezini kontrol eder. Bu rengin beden içinde en etkin olduğu yer, adele sistemidir. Dalak, pankreas, mide, bağırsak ve böbrek rahatsızlıklarında turuncu renk tedavi amacıyla kullanılabilir. Turuncunun aşırı kullanımı, sinir sistemini olumsuz yönde etkiler. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk bu nedenle onun tamamlayıcı rengi olan maviyi de beraberinde kullanmak gerekir. Rengin gerçekte ne olduğunu ve bizi her açıdan, ne kadar etkilediğini hiç düşündünüz mü? İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk eğer renkler, fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal dünyamızı derinden etkileyebilme gücüne sahiplerse, onları hayatımıza mutluluk getirmek veya sağlığımızı düzeltmek için kullanabilir miyiz? Bütün bu soruların cevaplarını öğrenmeye çalışacağız.

Renkler Nedir? Güneşten çok çeşitli enerji seviyelerinde fotonlar gelmektedir. Ancak bu fotonlar arasındaki görünür ışık çok dar bir alanı kaplamaktadır. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk güneşten gelen ışık parçacıkları maddeye çarptığında işte ışığın bir kısmı yukarıda anlattığımız şekilde madde tarafından soğurulur soğurulmayan diğer kısım ise maddeye çarpıp dışarı geri yansır. Nihayet cisimden yansıyan ışık gözümüzün retinasına çarpar. Retinaya çarpan bu ışık işareti sinir akışına dönüşür ve beynimize kadar ulaşıp görüntüyü oluşturur. Durumu birkaç örnekle daha anlaşılır hale getirebiliriz. Bir Morpho Kelebeğini sarı kelebek ele alalım. Kelebekte pterin adı verilen pigmentler Sarı hariç bütün güneş ışığını soğurmaktadırlar. Kelebeğe çarpıp kelebekteki pigment molekülünün elektronları tarafından soğurulmadan dışarı yansıtılan ışık parçacıkları sahip oldukları enerji sarıya denk geldiği için beynimiz tarafından sarı renk olarak algılanmaktadır.

İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk cismin rengi ışık kaynağından gelen ışığın özelliğine ve sözkonusu cismin bu ışığın ne kadarını dışarı yansıttığına bağlıdır. Örneğin bir elbisenin rengi güneş ışığında veya bir mağazada bakıldığında aynı değildir. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk bir cisim şayet beynimiz tarafından siyah olarak algılanıyorsa güneşten gelen bütün ışığı soğuruyor ve dışarı hiç ışık yansıtmıyor demektir. Aynı şekilde eğer cisim güneşten gelen ışığın tümünü birden yansıtıyor ve hiç ışık, soğurmuyorsa beynimiz tarafından beyaz olarak algılanmaktadır. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk bu durumda üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken noktalar şunlardır İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Siyasetçiler hangi ortamlarda ne renk giyinmeli? İmaj yaratırken neye dikkat etmeli? İşte bakın bu da farklı bir disiplin alanının renkle bağını gösteren çarpıcı bir örnektir. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Yolsuzluk skandallarının medyaya yansıdığı dönemlerde dikkat edin, siyasetçiler açık renk takım elbiseler, döpiyesler giyinmektedirler. “Temizlik”, “saflık”, “masumiyet” mesajı iletmek için elbette. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk renklerin dilini anlamak, renklerle izleyicilere iletiler göndermek, iletişime yepyeni boyutlar kazandırmaktadır. Sinema sanatında, reklâm fotoğraf ve filmlerinde, grafik tasarımda (afiş sanatı, kitap kapağı, ambalaj tasarımı vs…) anlamı güçlendirecek en önemli öğelerden biri renktir. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk firmalar ürünleri satabilmek için gerek ambalajlarında, gerek reklâmlarında özellikle renklerden faydalanırlar. Bazı temel renk kuralları tasarımımızda bize ışık tutabilir. Renkler çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır. En yaygın olarak bilineni ise sıcak ve soğuk renk ayrımıdır. Sıcak renkler dalga boyu yüksek olan sarı, kırmızı ve turuncu; soğuk renkler ise dalga boyu düşük olan mavi, yeşil ve mordur.

Yeşilin içindeki sarı arttıkça ısınır ve sıcak renk paletine yaklaşır. Azaldıkça soğuklaşır ve mavileşir. Sıcak renkler daha çabuk algılanır. Öncelikle bunu bilelim. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk görsel bir tasarım içinde yer alan renklerden ilk önce sıcak renkler algılanır. Sıcak renk hem önce görünendir hem de en yakında olan gibi algılanır. Soğuk renkler ise bizden uzakmış duygusu oluşturur. Bu temel bilgi çoğu zaman tasarımcının ve fotoğrafçının görsel derinlik problemini çözebilmesi için gereklidir. Yeşil gibi soğuk bir zeminde mesajı okutmak istiyorsak seçilen tipografik karakterin rengi kırmızı gibi sıcak bir renk olmalıdır ki mesaj öne fırlasın. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk aynı şekilde fotoğrafta da ana öğenin sıcak renklere sahip olması görsel etkiyi arttırır. Yeşil bir yaprak üzerindeki kırmızı bir uğurböceğinin yer aldığı fotoğraf yeşil bir yaprak üzerindeki çekirgeden daha etkili ve çekicidir.

İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Akciğerlerin ve solunum sisteminin güçlenmesi, tiroidin uyarımı, paratiroidin önlenmesi, spazmolitik (rahatlatıcı), süt üretimine destek, midenin uyarımı, kabul edilmeyen yiyecekler sonrasında kusturucu, gaz giderici, kemik ve doku oluşumunu teşvik eder. Turuncu sıcaklığı, cömertliği yansıtır, hafif ve eğlencelidir. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk aynı zamanda iştahı arttırır ve sabah ayağa kalkmaya yardımcı olur. Portakal rengi akciğerleri, pankreasları ve dalakları güçlendirir ve kalbin aktivitesini uyarır. Bu renk duyguları dengeler. Tüm turuncu renkleri, yalnızca baskın bileşene (sarı veya kırmızı) bağlı olarak aynı anlama ve etkiye sahiptir.

Turuncu parlak ve sıcak bir renkdir. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk Gün doğumu veya günbatımı, kayısı, mandalina, portakal gibi lezzetli meyvelerle bağlantılıdır. Kızılderililerde cesaret ve fedakarlığı simgelerdi. Kırmız daha agresif ve tutkulu olduğundan, yorgunluğun üstesinden gelmeye yardımcı olan duygusal uyarıcı olarak mutlu ve güzel renk bir renktir turuncu. İnsan ve Toplum hayatında göze doğal uyarıcı portakal renk yukarıdaki hususlardan ötürü, depresyonların tedavisinde faydalı bir ek yardım oluşturmaktadır.

indeks: Enerji, Ezoterik, çarka, Homeopatik, Nefes, color,   Color therapy, art Iherapy,  zihin, beden, duygu, denge, canlılık, , Spor, fiziksel sağlığı, zihinsel sağlığı,

.

Parmak basıncı Masajı Shiatsu Enerjiyi Düzenler

Kızılcık Sağlıklı Cinsel Yaşam Sağlar.

Anne Sütü Gözde Kaşıntı, Nezle, Kızarıklığa Faydalıdır.

Yorgun ve Bitkin Düşenlere Hurma Dinçlik ve Enerji verir.

incir sperm arttırıcı özelliği Mevcuttur. Aile’nin Mutluluğudur.

Güzelliğin Sırrı Kara Üzümdedir.

http://faydaliyasam.com/ceviz-kabugu-suyu-dis-tartarlarina-karsi-faydalidir/

—–

loading…

—–




—-
.

Bilgi kaynaklarımız:
www.enerjistmasor.com

www.bitkiveinsan.com

www.faydaliyasam.com

www.google.com

UYARI:
Sitemizde hastalikları teşhis tedavi etmek ile ilgili 1219 sayılı Tababet Kanunu’na göre sadece doktorların görevi olduğu bilinciyle, web sitesinde yer alan bilgiler sağlıklı ve yararlı yaşama hakkında bitkisel doğal tavsiye niteliğinde olup paylaşımlar ve konularımız tavsiye ettiğimiz ürünlerimiz ilaç değil, yaşama yararlı besin destek ürünleridir. Tedavi veya hekim tedavisi yerine geçmez. Paylaşılan metinlerde ve Kürlerin içerisinde geçen bitkilerin kullanımından önce, özellikle adı geçen bitkilere alerjiniz olup olmadığını doktorunuza kontrol ettirdikten sonra kullanmanız tavsiye olunur. Yaşama sağlıklı, afiyet içinde, yararlı yaşamanız dileklerimizle…

—–


—–

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir