Kromoterapi Sarı Renk iştahı Artırır.-9

Kromoterapi Sarı Renk iştahı Artırır.-9
Aynı zamanda göz etrafında oluşan ince çizgileri azaltıyor. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve Ayçiçeği, susam, avokado, fındık ve badem, göz kapaklarını besleyerek, gözlerin şiş veya kırmızı görünmesini engelliyor. Gözlere kan oturmasını önlemesinin yanı sıra, göz ağrılarını azaltıyor. Özellikle içeriğindeki E vitamini makuler dejenerasyonu önlüyor. Sarımsak, pırasa, çilek, yeşil çay, gözün bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Gözlerinizi yoğun ışıktan koruyun. İster güzel bir plajın kumlarında, ister heyecanlı bir kayak tatilinde ya da biraz sonra yiyeceğiniz lezzetli eti hayal ederek yaktığınız mangalın başında olun mutlaka uygun güneş gözlükleriyle aşırı UV ve kızılötesi ışınlardan korunun.

Ailesinde göz tansiyonu veya sarı nokta hastalığı olanlar 40 yaşından sonra yıllık düzenli kontrole gitmeli. Sadece kaşımız gözümüzün rengi değil, hastalıklarımız da genetik mirasın bir ürünüdür. “Aman da ne güzel iri iri gözleri var şu bebeğin” derken itina li olun. Yenidoğan ve bebeklik döneminde normalden büyük gözler doğumsal göz tansiyonu yüksekliğinin belirtisi olabilir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Akut Pankreatit Diyeti Akut Pankreatit Diyeti: Pankreasın aniden ortaya çıkan iltihabıdır. Bu hastalık şiddetli kanamalara yol açabilen oldukça ciddi bir hastalıktır. O yüzden doktor muayenesine zamanında gitmeli ve tedavileri zamanında uygulanmalıdır. Pankreas hem iç salgı bezi hem dış salgı bezi görevini görür. Bu salgı bezleri sayesinde vücuda enzim salgılar. Salgılanan enzim sindirim sisteminin bazı bölgelerinde aktif hala gelerek yağların, proteinler, karbonhidratların sindirimini parçalayarak sindirimi kolaylaştırır. Akut Pankreatit iltihabının iki tipi vardır. Birincisi Akut Pankreatitin çoğunluğunu oluşturan, Akut ödematöz pankreas iltihabıdır. Herhangi bir ameliyata gerek kalmadan ilaç tedavisi ile tedavi edilir. ve vücutta kalıcı hasara yol açmaz. Diğeri pankreasta ve çevre dokularda ölüme ve vücutta kalıcı yaralara sebep olan Akut nekrotizan pankreas iltihabıdır. Hayati tehlike teşkil eder.Ve hemen cerrahi müdahale edilir.  Bir maddenin titreşim oranının maddenin yoğunluğunu ve ya şeklini belirlediğini biliyoruz. Evrendeki titreşim kalıplarını, yani kozmik elektromanyetik ölçekte bulunan enerji aralıklarını ve ya alanlarını tanıdığımızda, kozmosun zarif enerji oktavlarında bulunan muazzam şifa güçlerine kapıları açabiliriz. İnsan vücudu için yararlı frekanslarıyla görünür ışık tayfı, iyileşme için önleme aracı sağlar. Renk Tıbbı gerçekten, geleceğin tıbbıdır. A. kalbin yapısı ve Özellikleri insan kalbi göğüs boşluğunda iki akciğer ve alt ucu sola dönük olarak yerleşmiştir. Koni şeklinde olan kalp büyüklük olarak herkesin kendi yumruğu kadardır. Yaş ilerledikçe kalbin büyüklüğü ve ağırlığı artmakta beraber yetişkinlerde kalp ağırlığı artmakla beraber yetişkinlerde kalp ağırlığı 230-340 gr arasında değişmektedir. Kalbin görevi için deki kanı akciğerlere ve diğer vücut organlarına pompalamaktır. Kalp bu görevini kasılıp gevşeme özelliği sayesinde gerçekleştirir. Kalp, üstte iki kulakçık (atrium) ve altta iki karıncık (ventrikül) olmak üzere dört odacıklı bir yapı gösterir. Kalbin sağ ve sol bölmeleri birbirinden kastan yapılı bir perde ile ayrılmıştır. Her zaman için sağ tarafta kirli, sol tarafta ise temiz kan bulunur. Kalbin sağ kulakçığı ile sağ karıncığı arasında üçlü kapakçık (trikusbit), sol kulakçığı ile sol karıncığı arasında ise ikili kapakçık (biküsbit = mitral) bulunur. Kulakçıklarla karıncıklar arasında bulunan bu kapakçıklar tek yönlü olarak sadece karıncıklara doğru açılır. Bu özellik karıncıkların kasılması sırasında için deki kanın kulakçıklara geçmemesini sağlar. Kulakçık ve karıncıklar arasındaki kapakçıkların tek yönlü olarak açılması karıncıkların duvarına bağlı olan bağ dokudan yapılı kalp iplikleriyle sağlanır. Kalbin sağ kulakçığına vücutta kullanılarak karbondioksit yönüyle kirli olan kan gelir. Sağ kulakçığa ait ve üst ana toplar damarlar açılır. Sağ kulakçıktan sağ karıncığa geçen kirli damarlar açılır. Sağ kulakçıktan sağ karıncığa geçen kirli kan, karıncığın kasılmasıyla temizlenmek için akciğerlere gönderilir. Sağ karıncıktaki kirli kanı akciğerlere, akciğer atar damarı götürür. Akciğerlerde temizlenen kan daha sonra dört tane olan akciğer toplar damarları ile kalbin sol kulakçığına getirilir. Sol kulakçıktan sol karıncığa geçen temiz kan karıncığın kasılmasıyla aort ana damarı ile vücudun tüm organlarına pompalanır. İştahı artıran kromoterapi sarı renk
Sağ karıncıktan çıkan akciğer atar damarı ile sol karıncıktan çıkan aort atar damarının karıncıklardaki başlangıç yerlerinde yarım ay şeklinde olan üçlü kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar sadece atar damarların için e doğru açılırlar ve kanın karıncıklardan atar damarlara doğru tek yönde ilerlemesini sağlarlar. Kalp yapı olarak içten dışa doğru endokard, miyokard ve perikard olmak üzere üç tabaka halinde incelenir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Endokard (İç tabaka) Kalbin iç yüzeyini örten tabakadır. Kan damarları bulundurmayan bu tabaka tek sıralı yassı epitelden (endotel) yapılmıştır. Endokard, kayganlığı sayesinde kanın hareketini kolaylaştırır ve kanın doğrudan kalp kası ile temasını engeller. Endokardı oluşturan epitel doku ince bir bağ doku ile miyokarda bağlanmıştır.
Miyokard (Orta tabaka) Kalbin çalışmasını sağlayan ve esas dokusunu oluşturan kas tabakasıdır. Kalp yassı yapı olarak çizgili kas olmasına rağmen çalışması isteğe bağlı değildir. Karıncıklardaki kas dokusu kulakçıklara göre daha kalındır. Vücuda kanı pompalayan sol karıncığın kas dokusu, sağ karıncığa göre daha da kalın bir yapı gösterir.
Aort atar damarı kalpten çıkarken miyokarda damarlar ayrılır. Kalbin kendi hücrelerine besin ve oksijen götüren bu damarlara koroner damarlar denir.
Perikard (Dış tabaka) Kalbi dıştan sararak koruyan perikard, bağ dokudan yapılmıştır. Perikard iki katlı bir yapı gösterir. İki tabaka arasında kalan perikard boşluğunda kalbin çalışmasını kolaylaştıran ve kalbi dış etkilerden koruyan kaygan bir sıvı bulunur.
B. KALBİN ÇALIŞMA MEKANİZMASI Kalbin çalışması, kalp kasının kasılması ve gevşemesi sayesinde olur. Kalp, çalışarak vücudun tüm organlarına kan pompalar. Kalbin kasılmasına sistol gevşemesine ise diastol denir.
Kulakçıklar kasıldığında karıncıklar gevşer, karıncıklar kasıldığında ise kulakçıklar gevşer. Kulakçıklar kasıldığında içlerindeki kan karıncıklara geçer. Karıncıklar kasıldığında ise kan temizlenmek için akciğere ve kullanılmak için vücuda gönderilir. Kulakçıklar gevşediğinde akciğerden ve vücuttan gelen kan kulakçıklara alınır. İştahı artıran kromoterapi sarı renk İştahı artıran kromoterapi sarı renk Canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden sağlanır. Canlıların hücrelerinde enerjinin üretilebilmesi için gerekli olan besin ve oksijenin hücrelere taşınması gerekir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Ayrıca hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazı ile zararlı atık maddelerin de boşaltım sistemi organlarına getirilerek vücut dışına atılması gerekir. Hücreler için gerekli olan besin ve oksijenin hücrelere taşınmasını, hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazı ile zararlı atık maddelerin boşaltım organlarına (akciğerlere ve böbreklere) iletilmesini sağlayan sisteme dolaşım sistemi (kalp damar sistemi) denir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk (Hücrelerde yaşamsal faaliyetler için gerekli olan ve sindirim sisteminden kana geçen besinler ile solunum sistemi ile akciğerlerden kana geçen oksijen gazını hücrelere taşıyan, hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan karbondioksit gazını akciğerlere, zararlı ve atık maddeleri böbreklere (boşaltım sistemi organına) götüren sisteme dolaşım sistemi denir). Dolaşım sistemi kalp, damarlar ve kandan oluşur. Kalp ve damarlara dolaşım sistemi organları denir İştahı artıran kromoterapi sarı renk İnsanda Dolaşım Sistemi İnsanın dolaşım sistemi, kalp ile damar sisteminden oluşmuştur. Damarlar atar damar, toplar damar ve kılcal damar olarak üç farklı yapı ve göreve sahiptir. Kılcal damarlar tüm vücudun için i bir ağ gibi sarmaktadır. Kıkırdak doku ve bazı epitel doku hücreleri hariç doku hücrelerinin çoğunluğunun madde değişimleri doğrudan kılcal damarlarla yapılır. Kal ve damarların için de taşıma sıvısı olan kan dokusu bulunur. İştahı artıran kromoterapi sarı renk
Kalp atışı bir kasılma ve bir gevşemeden ibarettir. Normal kalp atışı 0, 85 sn sürer. Bu sürenin 0, 45 sn si kasılma, 0, 40 sn ise dinlenme zamanıdır. 0, 45 sn nin 0, 15 sn de kulakçıkların, 0, 30 sn de ise karıncıkların kasılması gerçekleşir. Her kalp atışında kalpten 70 ml kan pompalanır. Sağlıklı bir insanda dakikada ki kalp atış sayısı 70 80 kadardır. Bu sayı bebeklerde ortalama 120 dir.
Kalbin kasılma olaylarının kontrolü kalbin kasılma olaylarının kontrolü belirli yerlerinde bulunan özelleşmiş dokularla gerçekleşir. Kalpte kasılmanın başlaması için gereken ilk uyarı otonom sinir sistemi tarafından berilir. Kalbin çalışmasını düzenleyen özelleşmiş dokular sırasıyla; sinoatrial düğüm (S. A), atrioventriküler düğüm (A. V) ve atrioventriküler düğümün uzantısı olan his demetleridir.
Sinoatrial düğüm, kalbin sağ kulakçığının arka duvarında bulunan özelleşmiş kas fibrillerinden meydana gelir. Kas fibrilleri kulakçıkların her tarafına yayılarak karıncıklara doğru uzanır. Otonom sinir sistemi tarafından uyarılan sinoatrial düğüm, kulakçıkların kasılmasını başlatır ve kalbin kasılma ritmini denetler.
Sinoatrial düğümden yayılan uyartılar fibrillerle atrioventriküler düğüme aktarılarak onların uyarılmasını sağlar.
Atrioventriküler düğüm, kalbin arka duvarında iki karıncık arasında bulunur. Atrioventriküler düğümden çıkarak sağ ve sol karıncık ucuna doğru uzanan özelleşmiş liflere his demetleri adı ve rilir. Atrioventriküler düğümün uyarılması ile uyartılar his demetlerine yayılır ve karıncıkların kasılması sağlanır. Kalp kası, kasılması için gereken enerjiyi, yaptığı oksijenli solunumdan karşılar.
Kalbin Çalışmasını Etkileyen Faktörler Kalp atışları, kalbin kendi yapısındaki özel dokularla sağlanmaktadır. Ancak bazı iç ve dış etkenler sinoatrial düğümü uyararak kalp atışlarının hızlanmasını sağlar. Kalbin çalışma hızının değişmesine sinirler, bazı hormonlar, bazı kimyasal maddeler, vücut sıcaklığının artması ve çalışma temposunun yükselmesi neden olmaktadır.
Otonom sinir sistemine ait sempatik sinirler kalbin çalışmasını hızlandırıcı etki yaparken parasempatik sinirler (Kapus siniri) ise kalp atışlarını yavaşlatır. Sempatik ve parasempatik sinirlerin kalbin çalışmasını etkilemeleri salgıladıkları hormonlarla gerçekleşir.
Heyecan ve stres gibi durumlarda kanda sempatik sinirlerden salgılanan adrenalin hormonu ile tiroid bezinden salgılanan tiroksin hormonu kalp atışlarını hızlandırır. Parasempatik sinirlerden salgılanan asetilkolin ise hızlanan kalbin çalışmasını yavaşlatarak normale döndürür.
Kafein gibi bazı uyarıcı kimyasal maddeler kalp atışlarını hızlandırır. Ayrıca kandaki karbondioksit miktarının artması, ateşli hastalıklara bağlı olarak vücut sıcaklığının artması da kalbin çalışmasını hızlandırır. Günlük normal çalışma temposunun yükselmesi durumunda da vücuda daha fazla oksijen ve besin iletmek için kalbin çalışmasında hızlanma görülür.
C. KAN DAMARLARI İnsanın dolaşım sistemindeki kan damarları atar damar, kılcal damar ve toplar damar olmak üzere üç çeşittir. Atar damarlar ve toplar damarlar dokulara kanı taşırken kılcal damarlar ise doku hücrelerinin madde değişimlerini gerçekleştirirler. Kalpten atar damarlarla çıkan kan, her organın için deki kılcal damarlara yayılır. Kılcallardaki kan daha sonra toplar damarlarla yeniden kalbe döner. Genel olarak toplar damarlar kalbe kan getirirken, atar damarlar ise kalpteki kanı vücuda götürürler.
1. Atar Damarlar Kalpteki kanı diğer organlara taşıyan damarlardır. Atar damarlardaki kanın akış yönü kalpten vücuda doğrudur. Akciğer atar damarı hariç diğer atar damarların hepsi temiz kan yani oksijen yoğunluğu fazla olan kan taşır. Akciğer atar damarı ise kalpteki kirli kanı temizlenmesi için akciğere götürür.
Atar damarlar yapı olarak üç tabaka halinde incelenir. En dışta bulunan dış tabaka lifli bağ dokusundan oluşmuştur. Bu tabakadaki elastik lifler kalp atışları ile oluşan yüksek kan basıncına karışı damarların dayanıklılığını artırır. Elastik lifler ayrıca atar damarların dayanıklılığını artırır. Elastik lifler ayrıca atar damarlara esneklik de kazandırır. Orta tabaka, düz kas dokusundan meydana gelmiştir. Düz kaslar otonom sinir sistemine bağlı olarak kasılıp gevşeyerek kan akışına yardımcı olur. Orta tabakada da dış tabaka olduğu gibi elastik lifler bulunur. Orta tabakada ayrıca sinir telleri de yer alır. Atar damarların en iç tabakası tek sıralı yassı epitel hücrelerinden (endotel) oluşmuştur. Yassı şekilli olan bu hücreler pürüzsüz ve kaygan olmaları sayesinde damar için deki kan akışını kolaylaştırırlar. Atar damarlardaki kanın hareketi kalbin karıncıklarının kasılması ve yapısındaki düz kasların kasılması ile oluşan kan basıncı sayesinde gerçekleşir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk
Atar damarlar kanın akış yönü olarak kalbe en yakın damarlar olduğu için kan basıncı, en yüksek bu damarlarda ölçülür. Kalbin kulakçık ve karıncıklarının yaptığı kasılma gevşeme hareketlerine bağlı olarak damarlarda da ritmik olarak kasılma ve gevşemeler meydana gelir. Kalp atışlarının bu şekilde damarlarda tekrarlanmasına nabız, damarlardaki kanın damar çeperlerine yaptığı basınca ise tansiyon denir. Kalbin karıncıklarının kasılma sırasında atar damarlardaki kanın damar çeperine yaptığı basınca büyük tansiyon (sistolik kan basıncı) denir. Karıncıkların gevşemesi sırasında kanın damar çeperine yaptığı basınca ise küçük tansiyon (diastolik kan basıncı) adı ve rilir. Tansiyon cinsiyete, yaşa v. b. faktörlere göre değişmekle beraber yetişkinlerde ortalama olarak büyük tansiyon 120 mm-Hg küçük tansiyon ise 70 mm-Hgdır. İştahı artıran kromoterapi sarı renk
2. Toplar Damar Vücuttan kalbe kan getiren damarlardır. Toplar damardaki kan vücuttan kalbe doğru akmaktadır. Toplar damarlarda karbondioksit yönüyle zengin olan kirli kan taşınır. Sadece akciğer toplar damarı farklı olarak akciğerden kalbe temiz kan taşır.
Toplar damarlar atar damarlarda olduğu gibi üç tabakadan yapılmıştır. Ancak dış ve orta tabakada bazı farklılıklar görülür. Dış tabakada bulunan bağ doku lifleri toplar damarlarda daha az sayıdadır. Ayrıca orta tabakada, atar damarlarda bulunan elastik lifler damarlarda bulunmaz.
Toplar damarların çapı atar damarlara göre daha büyüktür. Bu durum toplar damarların daha fazla kan bulundurmasına neden olur. Toplar damarlar vücuttaki kanın akış yönü olarak kalbe en uzak olduğu için kan basıncı ve kanın akış hızı atar damarlara göre daha yavaştır. Kan akışını hızlandırmak için vücudun alt kısımlarındaki toplar damarda kapakçıklar bulunur. Ayrıca iskelet kaslarının kasılması da kanın hareketine yardımcı olur.
Kapakçıklar yukarıya doğru tek yönlü açılarak toplar damarlardaki kanın yerçekimine ters yönde ilerlemesine yardımcı olurlar. Kalbin negatif emme basıncı da kanın toplardamarlarda ilerlemesinde etkilidir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk 3. Kılcal Damarlar Atar damar ve toplar damarların arasında bulunarak onları birbirine bağlayan kılcal damarlar dokuların içlerine kadar yayılarak çok geniş bir yüzey oluştururlar. Kılcal damarlar çok ince olmasına rağmen toplam çapları atar damar ve toplar damarlara göre daha fazladır. Toplam yüzeyleri fazla olduğu için en düşük kan akış hızına kılcal damarlarda rastlanır. Bu durum kılcal damarlarla dokusu sıvısı arasındaki madde değişimini kolaylaştırır.
Migrenden “Botoks” İle Kurtulun! Migren tedavisindeki bir başka yaklaşım ise yüzdeki kırışıklıkları yok etme amacı ile kullanılan botoks. Botoks yaptıran migrenli hastaların baş ağrılarının azaldığının fark edilmesi migren tedavisinde botoks kullanımının yolunu açtı. Yapılan araştırmalar üç aydan fazla bir süre boyunca, ayda 15 ya da daha fazla gün, İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migren karakterinde baş ağrısı olarak tanımlanan kronik migren tedavisinde botoks uygulamasının etkili olduğu gösterdi. Bu etkinin, botoks’un, sinir sonlanma bölgelerinde bazı nörotransmitterlerin salınımını engellemesi yoluyla inflamatuvar ağrıyı önlemesinden kaynaklandığı düşünülüyor.
Migren tedavisinde Botoks; alın, şakaklar, ense ve boyun bölgesine uygulanıyor. Kozmetik amaçla sadece yüz bölgesinde uygulanan botoks, migren tedavisinde bundan farklı olarak alın, şakaklar, ense ve boyun bölgelerinde belirli noktalara derialtına botulinum toksini iğne ile verilerek uygulanıyor. Çoğu durumda uygulamaların etkisi yaklaşık 3-4 ay süreceğinden tedavinin devamı için tekrarlanması gerekiyor. Baş ağrılarına, migren e etkili Sarı renk ve migreniçin botoks tedavisi dürüst olması için nöroloji uzmanı tarafından uygulanmal Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’den sonra Vatanımızda de onaylanmış olan kronik migren tedavisinde botoks uygulanmasının dürüst olması için bir nöroloji uzmanı tarafından yapılması büyük önem taşıyor. Nöralterapi Migren Ağrılarına İyi Geliyor 1926 yılında migrenli bir hastanın tedavisi sırasında keşfedilen Nöralterapi tedavisi dünyada ve 2008 yılından itibaren Türkiye’de de uygulanan bir yöntemdir. Nöralterapi; kısa etkili lokal anesteziklerle yapılan bir iğne tedavisidir. Otonom omurilik sisteminin yeniden düzenlenmesi esasına dayanmaktadır. Komplikasyonu yok denecek kadar azdır ve hamileler dahil tüm yaş gruplarına uygulanabilmektedir. Nöralterapi ve bütüncül yaklaşım migren tedavi başarı şansını yükseltmiştir. Nöralterapi, migrenin derecesine bağlı olarak tetik nokta enjeksiyonları, manuelterapi, ganglion blokajları, ilaç ve selasyon gibi kombine tedavilerle desteklenebilmektedir.
Kişiye Özel Bir Tedavi Planı Belirlenmeli İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migrenşikayeti yaşayan kişilerin geçmiş hikayesi incelenmeli, baş ve boyun bölge muayenesinin ardından nedene yönelik olarak kişiye özel bir tedavi planı çıkartılmaktadır. Muayene sırasında kas yapılarını incelemek gerekir. Boyun ve sırt bölgesindeki bir tetik nokta örneğin adale kasılması, kulunç girmesi de enseden başlayan, tek taraflı göz ve yüz ağrısına neden olabilir. Hastanın su tüketimi, nasıl beslendiği, uyku düzeni, stres derecesi, çevresel şartları, gastrointestinal durumları belirlenmelidir. Çünkü fizyolojik bozukluklar da ağrının fazla algılanmasını sağladığı gibi ağrıyı tetikleyebilir. Günümüzde pek çok insan boyun ve sırt ağrısı yaşamaktadır ve bunlara ek olarak gelişen baş ağrıları da migren tanısıyla oldukça sık karıştırılmaktadır. Migren hastalığında beyin cerrahisi, nöroloji, psikiyatri, fizik tedavi bölümleri ile multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki; hastaların aslında yüzde 53’ü psikojenik faktörlere ya da hastalık sonrası gelişen psikoloji bozukluğuna bağlı olarak ağrılar çekmektedir. Bu sebepten her hastaya aynı metodu kullanmak doğru bir yaklaşım değildir. Migreni Olanlar Hangi Egzersizleri Yapmalı? Yapılan araştırmalar migrene iyi gelenler arasında hafif egzersizler yapmanın öneminin büyük olduğunu gösteriyor. Hafif egzersizler İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migrenataklarının sıklık ve şiddetini azaltabilir ve migrenin koruyucu tedavisinde faydalı olabilir. Migren ağrılarınız var ise sizi çok fazla yormayacak, düzenli bir aerobik egzersiz programı uygulayabilirsiniz. Bunun yanı sıra hayatınızda migren varsa jogging, yüzme, dans, bisiklet ve tempolu yürüyüş de tercih edebileceğiniz egzersiz seçeneklerinden. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migrenDepresyona Neden Olur Mu? Kronik migren ağrıları olan kişilerde depresyon ve anksiyete belirtilerine daha çok rastlanır. Kronik migrenin tanımı ise üç ay süre ile, iki günde bir veya daha sık baş ağrılarına sahip olmanızdır. Migren ağrılarınız kronik olmasa da eğer depresyon ve anksiyeteye sahipseniz bu durum migren ağrılarınızın artmasına neden olur. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migrentedavisinde depresyon ve anksiyetenin de tedavi edilmesi çok önemlidir.
Hangi Besinler Migren Atağına Neden Olur? Migrene neden olan besinleri peynirler ve tiramin içeren besinler şeklinde özetleyebiliriz. Tiramin, besin bekletildikçe, proteinlerin yıkılması neticesinde ortaya çıkar. Yıllandırılan yüksek protein içerikli besinlerde tiramin miktarı da artar. Özellikle peynirler ve şaraplar, alkollü içecekler ve işlenmiş etlerin bol tiremin içermesi nedeniyle migrene neden olduğunu söyleyebiliriz. Hangi peynirler migreni daha çok etkiler sorusunun cevabı ise yüksek tiramin içermeleri nedeniyle; Rokfor ve benzeri küflü peynirler (stilton, gorgonzola), Çedar, Beyaz peynir, Mozzarella, Permesan, İsviçre peyniri diyebiliriz. Görsel aura: Hastalar titrek parıldayan ışıklar tarif ederler.
Duyusal aura: Migrenin duyusal aurası el ve dilde veya ağız ve çenede uyuşma, karıncalanma şeklindedir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migrenÇeşitleri İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migrençeşitleri doğur tedavi için çok önemlidir. Migrenin doğru değerlendirebilmesi için mutlaka ne tip migren olduğunu uzman bir doktora danışmalısınız. En sık görülen migren tipi “aurasız migren” dir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migrenağrısına sahip olanların çoğunda aurasız migrene rastlanır. Migrenin diğer bir çeşidi olan auralı migrene sahip olanlarda da kimi zaman aurasız ataklar görülebilir. Migreni Neler Tetikler Migren tetikleyicileri kişiye göre farklılık gösterebilir. Aynı kişide bir atağı farklı bir neden tetiklerken bir başka migren atağını farklı bir neden tetikleyebilir. Bu nedenle tüm tetikleyicilere itina etmenizde fayda var. Örneğin peynir ve çikolata gibi bazı yiyecekler migreni tetikleyebilir. Bunun yanı sıra öğün atlamak veya öğünü geciktirmek, yeterli su içmemek de migren ataklarına neden olabilir. Uyku düzeni de İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migreniçin önemlidir. Az ya da faza uyumak, yoğun egzersiz yapmak ve uzun süreli yolculuklar da migren ağrısına neden olabilir. Çevresel etkenler de migren ağrılarınızı tetikleyebilir. Çok parlak ve yanıp sönen ışıklar, keskin kokular ve iklim değişiklikleri migren ağrılarınızı etkiler. Bunların yanı sıra duygusal ve psikolojik faktörler ve kadınlardaki hormonal değişimler de migreni en çok tetikleyenler arasında sayılır. Kanıtlanmış migrene iyi gelen yiyecekler olmasa da migrene iyi gelmeyen yiyeceklere mutlaka itina etmek gerekir. Örneğin çikolata, kakao, bakla, kuru fasulye, mercimek ve soya ürünleri, çeşitli deniz ürünler, sakatatlar, alkollü içecekler, hazır et ve tavuk suyu tabletleri, konserveler, çağ kahve ve asitli içecekleri, incir, kuru üzüm, papaya, avokado, muz ve kırmızı erik, fıstık ezmesi gibi migreni tetikleyebilecek yiyecek ve içecekler konusunda itina li olunmalıdır.
Alkol: Kırmızı şarap, bira, viski ve şampanya İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migren dostudur. Migren ağrısını çabucak tetikleyebilir. Gıda koruyucuları: Gıda koruyucuları içlerinde bulunan nitratların damarları genişletmesi nedeniyle migreni tetiklerler. Soğuk gıdalar: Özellikle vücut ısısının yükseldiği egzersiz, yürüyüş esnasında ya da sıcak havalarda tüketilen soğuk havalar bazı kişilerde migren ağrısına neden olabilir. Özellikle alın ve şakaklarda hissedilen ağrı genellikle birkaç dakika sürer. Ayrıca çok soğukta kalmak da migreni tetikleyebilir. Bunların dışında migrene iyi gelmeyen gıdaları şöyle sıralayabiliriz;Kuruyemişler ve kabuklu yemişler Tütsülenmiş (smoked) veya kurutulmuş balık Fırınlanmış mayalı yiyecekler (kek, ev yapımı ekmek, sandviç ekmeği) Muz, narenciye ürünleri (portakal, mandalina, turunç vb), kivi, ananas, frambuaz, kırmızı erik Bazı kuru meyveler (hurma, incir, üzüm) Et bulyon ile yapılmış çorbalar (Gerçek et suyu için geçerli değildir) Aspartam ve diğer tatlandırıcılar Kafein Migrene İyi Gelir Mi? Kafein migrene iyi gelir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migrenilacınıza kafein eklemeniz ilaçların baş ağrısına karşı nerdeyse %40 daha fazla etki etmesini sağlıyor. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migren ilacı kullanırken kafein içeren ilaçlar kullanırsanız hem daha düşük dozda ilaç kullanır hem de ilacın daha etkili olduğunu görebilirsiniz. Ancak kafein içeren ilaçların da diğer tüm baş ağrısı ilaçları gibi çok fazla kullanılması rebound baş ağrısına (geri tepme baş ağrısı) neden olur. Ayrıca kafein içeren ilaçlar faydalı olsa da kafein içeren gıdalar tavsiye edilmez. Kahve, çay, meşrubatlar veya çikolata kişiyi rebound baş ağrılarına daha duyarlı hale getirebilir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve migren ilaçlarının tümü doktor gözetiminde kullanılmalıdır. Hipoglisemide yapılması gerek tedavi şekli diyabetli kişide gözlenen belirtileri göre değişir. Belirtilerin hafif olduğu durumlarda 5-6 adet kesme şekeri bir bardak ılık suda eritilip içirilir ya da bir büyük çay bardağı şekerli meyve suyu verilebilir. İyileşme belirtileri görülmezse iki çay kaşığı dolusu şeker ya da 5-6 adet kesme şeker az miktarda suda eritilip küçük yudumlar halinde içirilmelidir. Şuur kaybını olduğu hipoglisemide ise ağızdan şeker veya şekerli su verilemez. Bu durumda kas içine glukagon enjeksiyonu gereklidir ve bu iğnenin yapılması hayati önem taşır. Kanşekeri Yükseldiğinde Neler Yapılmalıdır? Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, ciltte kuruma ve yaralarda geç iyileşme, halsizlik, yorgunluk ve zayıflama belirtileri olan İştahı artıran kromoterapi sarı renk için insan sağlığından Diyabetlide kanşekeri yüksek demektir. Bu durumda yapılması gerekenler, kullanılan insülinin son kullanım tarihinin, dozunun, uygulama tekniğinin doğru olup almadığının araştırılmasıdır. Bol su içildiği, önerilen insülin rejimine ve beslenme planına uyumun tam olmasına rağmen hiperglisemi sürüyorsa diyabetli birey derhal doktoruna başvurmalıdır.

İştahı artıran kromoterapi sarı renk gibi Diyabette tam bir şifa yoktur. Eğer hekim, diyetisyen, hemşire, diyabet eğitimcisinden oluşan diyabet ekibinizden iyi bir destek alır ve verilen tedaviye ve önerilere uyum sağlarsanız diyabeti olmayanlar gibi aktif ve sağlıklı bir hayat sürdürebilirsiniz. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve Diyabet Nasıl Tedavi Edilir? Diyabet tedavisinde amaç kanşekeri ayarını sağlamak diğer bir ifade ile kanşekeri yükselmelerini ve kanşekeri düşmelerini önlemektir. Bu ayarın sağlanması komplikasyonların gelişimini önlemek veya gelişmiş komplikasyonların seyrini yavaşlatmak için son derece önemlidir. İyi bir diyabet kontrolü, kanşekeri seviyenizi mümkün olduğunca normale en yakın tutmak anlamına gelir. Bu durum, aşağıdakilerin yapılmasıyla sağlanabilir. Sağlıklı Beslenme: Yenilen besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin vücudun ihtiyacından fazla tüketilmesi kanşekeri seviyelerini yükseltir. Kanşekeri kontrolünün sağlanmasında diyabetli bireye özgü beslenme tedavisinin verilmesi önemlidir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Diyabetli kişilerle diğer kişilerin besinlere olan gereksinimi aynıdır. Her insanın enerji, karbonhdirat, protein, yağ, lif, vitamin, mineral gereksinimi vardır. Bir kişide diyabetin olması bu gereksinimlerden birini veya birkaçını azaltması veya arttırması anlamına gelmez. Egzersiz,vücudunuzun glikozu etkili bir şekilde kullanmasını ve kanşekeri kontrolünü sağlar. İştahı artıran kromoterapi sarı renk ve Ayrıca, şişman tip iki diyabetli kişilerin kilo kaybetmesine yardımcı olur. İlaç/ İnsülin: İnsülin, besinlerle kana geçen şekerin vücut tarafından kullanılmasını sağlayan ve böylece kanşekeri yükselmelerini önleyen bir hormondur. Tip bir diyabetli kişilerin yaşamak için insüline gereksinimi vardır. İnsülin bağımlılık, alışkanlık yapacak bir madde değildir. İnsülin yaşam için elzemdir. Vücut insulin yapmıyor ise dışardan enjeksiyon yolu ile vücuttaki eksikliği yerine koymak gerekir. Tip iki diyabetli kişilerin kan şekerinin ayarını sağlamak için ağızdan alınan ilaçlara veya insüline gereksinimleri olabilir. Yukarıdaki maddelerin tümü arasında bir denge tutturmak önemlidir. Bu dengenin oluşması için diyabetli birey mutlaka diyabet ve tedavisi konusunda eğitim almalıdır. İştahı artıran kromoterapi sarı renk için insan sağlığından Diyabet İştahı artıran kromoterapi sarı renk için insan sağlığından Diyabet Önlenebilir mi? Diyabette iyi bir tedavinin ve tedaviye uyumun iyi sonuçlar verdiğini biliyoruz. Diyabet olduktan sonra önlem, diyabetik komplikasyonların erken tespitini ve önlenmesini içerir. Fakat diyabetin ortaya çıkmadan önlenmesi, riskli kişilerin diyabetten korunması da mümkündür. Günümüzde diyabeti önlemek amacı ile yapılan önemli çalışma sonuçları yaşam tarzı değişikliklerinin yani sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması, düzenli egzersiz ve eğitim ile diyabet görülme sıklığının %58 oranında azaldığını göstermiştir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk için insan sağlığından Diyabet riskiniz var ise Türkiye Diyabet Vakfı’nın Diyabeti Önleme Programına başvurabilirsiniz. HbA1cTesti Nedir? Eski adı ile HbA1c yeni adı ile A1c testi, kanşekeri kontrolünüzün ne kadar “yeterli” olduğunu gösteren bir testtir. Yeterli kontrol, kan şekerinizin diyabeti olmayan kişilere yakın düzeylerde olması anlamına gelir. “Diyabetin Kontrolü ve Komplikasyonları” adlı bir bilimsel çalışma, kanşekeri düzeylerinin kontrolü ne kadar iyi olursa, diyabetin uzun dönemdeki komplikasyonlarının, özellikle de nefropati (böbrek hasarı), retinopati (diyabetik göz hastalığı) ve nöropati (sinir hasarı) gibi komplikasyonların gelişme olasılığının o kadar azalacağını göstermiştir. Bu çalışma tip bir diyabetliler üzerinde yapılmış olsa da, tip iki diyabetliler ile yapılan benzer çalışmalar da iyi bir kontrolün diyabetin komplikasyonlarından pek çoğunun gelişmesinin önüne geçtiğini göstermiştir. A1c’nin %7’nin altında olması kan şekerinizin kontrol altında olduğunu gösterir. Eğer sizin A1c değerleriniz genelde %7’nin üzerindeyse bunu düzeltmek için harekete geçmelisiniz. A1c Testinin Sonucu %7 ise Bu Neyi İfade Eder? A1c değerinin %7 olması günlük ortalama kan glikoz düzeyinin 150 mg/dl olduğunu yansıtır. Fakat kan şekeriniz 50 mg/dl ile 250 mg/dl arasında oynuyorsa yine A1c değeriniz %7 olacaktır. Kan şekeriniz düzenli seyretmiyorsa, bir takım bilgiler toplamanız gerekir. Bunun için bir hafta boyunca kan şekerinizi günde dört kez ölçün. tüm sonuçları not alın. Bu sonuçların %80’i 125 ile 175 mg/dl arasında olmalı ve hiçbiri 200 mg/dl’nin üzerine çıkmamalıdır. Eğer ölçümler sonucunda çok düşük ya da çok yüksek değerleriniz varsa doktorunuza ve beslenme uzmanınıza danışmanız gerekir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk Sürekli yanan ateş yok gibidir. Tarlalardaki ürünler sarardığında hasat zamanı gelmiştir, bu da geçiciliğin bir işaretidir. Sararan yapraklar, kısa süre sonra düşer. Açık sarı ışık, açık sarı sayfalı kitaplar göz sağlığı açısından yararlıdır. Sarı üzerine siyah çizgiler önemli bir uyaranı temsil eder. Radyasyon alanları ve zehirli maddeler buna bir misaldir. Sarı, baş ağrılarına iyi geliyor: İştahı artıran kromoterapi sarı renk
Kılcal damarların yapısında diğer damarların yapısında bulunan koruyucu bağ doku ve kas doku bulunmaz. Sadece epitel dokudan oluşması madde giriş çıkışına imkan sağlar. Doku hücrelerinin her türlü madde alış ve rişleri (besin, oksijen ve metabolizma artıkları gibi) kılcal damarlarla gerçekleştirilir.
D. İNSANDA KAN DOLAŞIMI İnsanda kan dolaşımının temel görevi besin ve oksijen gibi gerekli maddelerin hücrelere götürülmesi, hücrelerde oluşan metabolizma artıkları ile hormonların ilgili organlara taşınmasıdır. Kanın bu görevlerini yapabilmesi için gerekli olan dolaşımı, kalbin çalışması sayesinde gerçekleşir. İnsan vücudundaki kan dolaşımı küçük dolaşım ve büyük dolaşım olarak iki bölümde incelenir. Her iki dolaşım da kalpte başlar ve daha sonra yine kalpte sonlanır.
1. Küçük Kan Dolaşımı
Kalp ile akciğer arasında yapılan dolaşımdır. Kalpteki kirli kanın temizlenmek için akciğere götürülmesi ve akciğerde temizlenen kanın da kalbe getirilmesine küçük kan dolaşımı denir. Küçük kan dolaşımı kalbin sağ karıncığından başlar, sol kulakçığında sona erer.
Büyük dolaşım sonucu vücut dokularından kalbin sağ kulakçığına getirilen kirli kan, kulakçıkların kasılması ile önce sağ karıncığa geçer. Karıncıklar kasıldığında ise sağ karıncıktaki kirli kan akciğer atar damarına ve rilir. Akciğer atar damarı kalpten çıktıktan sonra ikiye ayrılarak sağ ve sol akciğerlere girerler. Akciğer atar damarları akciğerlere girdiğinde daha küçük atar damarları akciğerlere girdiğinde daha küçük atar damarlara ayrılır. Alveollere geldiğinde ise alveolleri saracak şekilde kılcallara ayrılır. Alveol boşluğundaki hava ile alveol kılcalları arasında gaz difüzyonu gerçekleşir. Bu sayede kılcal damara oksijen alınırken, için deki karbondioksit ise alveol boşluğuna bırakılır. Akciğer alveollerinde bu şekilde temizlenen kan daha sonra her akciğerden bir çift olarak çıkan akciğer toplar damarı ile kalbin sol kulakçığına getirilir. İştahı artıran kromoterapi sarı renk
2. Büyük Kan Dolaşımı
Kalp ile tüm organizma (akciğer hariç) arasında yapılan dolaşımdır. Kalpteki temiz kanın kullanılmak için vücut organlarına götürülmesi ve doku hücrelerinde kirlenen kanın da tekrar kalbe getirilmesine büyük kan dolaşımı denir. Büyük kan dolaşımı kalbin sol karıncığından başlar, sağ kulakçığında sona erer.
Küçük dolaşımla akciğerden kalbin sol kulakçığına getirilen temiz kan kulakçıkların kasılması ile önce sol karıncığa geçer. Buradan organlara pompalanan kan, oksijen yönüyle zengindir. Karıncıklar kasıldığında sol karıncıktaki temiz kan, aort atar damarı ile kalbi terkeder. Aort atar damarı kalpten çıktıktan hemen sonra sola doğru bir yay çizer. Bu yaydan başa ve kollara damarlar ayrılır. Aort, daha sonra aşağı doğru kıvrılarak diyaframı deler ve karın boşluğuna geçer. Aortun aşağıya doğru inen uzantısından mide, pankreas, bağırsaklar, böbrekler ve diğer tüm iç organlarla bacaklara damarlar ayrılır.
Organ ve dokulara ulaşan atar damarlar her organın için de kılcal damarlara ayrılır. Kılcal damarlarla doku hücreleri arasında madde alış ve rişleri yapıldıktan sonra kılcal damarlar birleşerek ilgili organa ait toplar damarı meydana getirir. Vücudun üst organlarından gelen toplar damarlar birleşerek üst ana toplar damarı oluştururken, vücudun alt kısmındaki organlara ait toplar damarlar da birleşerek alt ana toplar damarı oluşturur. Vücuttan gelen kirli kan üst ve alt ana toplar damarlarla kalbin sağ kulakçığına dökülür. Büyük kan dolaşımı ile dokulara besin ve oksijen götürülürken metabolizma sonucu oluşan karbondioksit ve azotlu artıklar gibi boşaltım maddeleri de hücrelerden uzaklaştırılır.
Kan ile Doku Hücreleri Arasında Madde Değişimi
Atar damar ve toplar damarlar kalın bir yapıya sahip olduğundan hiçbir zaman dışarıya madde sızdırmazlar. Ancak kılcal damarların yapısı çok ince olduğu için kan basıncının etkisiyle için deki küçük moleküllü maddeler dışarı çıkabilirler. Kılcal damarlardan dışarı çıkan maddelerin kılcalların etrafında oluşturduğu bu sıvı ortama doku sıvısı denir. Doku sıvısında ayrıca küçük moleküllü olan protein ve yağlarla birlikte mineral ve bol miktarda su da bulunur. Doku hücreleri doku sıvısı denilen bu sıvı ortamda yaşarlar. Kan ile doku hücreleri arasında madde alış ve rişi doku sıvısı aracolığı ile olur.
Kandaki maddeler önce kılcallardan doku sıvısına geçerler daha sonra hücrelere alınırlar. Doku hücrelerinin çıkardığı metabolizma artıkları ise önce doku sıvısına oradan da kılcal damarlara geçerler.
Kılcal damarlardaki kan ile doku sıvısı arasında madde alış ve rişi kılcallardaki kan basıncı ile kanın osmotik basıncı arasındaki değişime temel kaynağı kalbin yaptığı basınçtır. Kan basıncının en yüksek olduğu yer aort atar damarıdır. Kan kalpten uzaklaştıkça kalbin yaptığı basınç da azalır. Kılcal damarların atar damar ucundan toplar damar ucuna doğru gidildikçe kan basıncı azalmaktadır. Kanın osmotik basıncı kanda çözünmüş olarak bulunan NaCI gibi tuzlar ve besin monomerlerinin yoğunluğu ile kan plazmasında bulunan büyük moleküllü proteinler tarafından oluşturulur. Bunlar albümin, globulin, fibrinojen, lipoprotein ve bazı antikorlar gibi plazma proteinleridir. Bu proteinlerin her birinin ayrı ayrı görevi olduğu gibi kanda osmotik basıncın oluşmasına da neden olurlar. Plazma proteinleri büyük moleküllü oldukları için hiç bir zaman damarlardan dışarıya çıkamazlar. Bu yüzden kılcal damar boyunca kanın osmotik basıncı sabittir ve farklılık göstermez. İştahı artıran kromoterapi sarı renk
Kılcal damarların atar damar ucundaki kan basıncı osmotik basınca göre yüksek, toplar damar ucunda ise kan basıncı osmotik basınca göre düşüktür. Kılcalların atar damar ucunda yüksek olan kan basıncının etkisiyle besin, oksijen ve suda çözünen küçük moleküllü diğer maddeler difüzyonla doku sıvısına geçer. Kılcalların toplar damar ucunda ise kan basıncına göre yüksek olan osmotik basıncın etkisiyle doku sıvısındaki karbondioksit ve azotlu artıklar gibi suda çözünen maddeler kılcal damarlara alınır. Kılcal damarlardaki kan ile doku sıvısı arasında madde alış ve rişinin bu şekilde açıklanmasına starling hipotezi denilmektedir.
E. LENF DOLAŞIMI
Omurgalılarda kan dolaşımından farklı olarak lenf dolaşım sistemi de bulunur. Lenf dolaşımı genel olarak üç temel görevi gerçekleştirir
* Kılcal damarlardan dışarı çıkan doku sıvısının fazlalığını emerek kan dolaşımına geri kazandırır. Ayrıca doku sıvısında bulunan proteinler ve akyuvarlar da lenf dolaşımı ile yeniden kan dolaşımına katılır. Lenf dolaşımı bu görevi ile kanın sıvı miktarının ve yoğunluğunun düzenlenmesine yardımcı olur.
* İnce bağırsakta yağların sindirimi sonucu oluşan yağ asitleri ve gliserolü emerek kan dolaşımına taşır.
* Lenf düğümlerinde lenfosit denilen akyuvarları üreterek vücudun mikroplara karşı korunmasında görev alır.
İnsanda lenf dolaşım sistemi lenf damarları, lenf düğümleri ve lenf sıvısı olarak üç bölümde incelenir.
1. Lenf damarları, dokular arasına yayılmış uçları kapalı olan lenf kılcallarıyla başlar. Kılcallar daha sonra birleşerek büyük lenf toplar damarlarını oluşturur. Lenf sisteminde atar damarlar bulunmaz. Lenf kılcalları ve damarlarındaki sıvının akışı tek yönlüdür. İnce bağırsak ve diğer tüm dokularda bulunan lenf kılcallları kapalı olan uçları ile doku sıvısından madde emerler. Lenf kılcallarının geçirgenliği kan kılcallarından daha fazladır. Emilen maddeler daha sonra lenf damarları ile toplar damarlara aktarılarak kan dolaşımına katılır.
Lenf damarlarındaki sıvının hareketi, pompalamayı sağlayan kalp olmadığı için oldukça yavaştır. Alt toplar damarlarda olduğu gibi lenf damarlarında da lenf sıvısının hareketini kolaylaştıran ve tek yönlü açılan kapakçıklar bulunur. Kapakçıklar lenf sıvısının kalbe doğru tek yönde akmasını sağlar. İskelet kaslarının kasılması, kalbin emme kuvveti lenf sıvısının hareketine yardımcı olur.
2. Lenf düğümleri, lenf damarlarının dolaşım sistemi ile birleştiği yerlerde bulunan özel hücre kümeleridir. Lenf düğümlerinde üretilen lenfosit denilen akyuvarlarla bakteri gibi mikroplar etkisiz hale getirilir. Enfeksiyon durumlarında lenf düğümlerinde iltihaplanmaya bağlı olarak şişmeler meydana gelir.
İnsan vücudunun çeşitli bölgelerine dağılmış bademcikler gibi küçük lenf düğümleri bulunduğu gibi bazı organları da bulunmaktadır. Dalak ve İştahı artıran kromoterapi sarı renk , Karaciğer en önemli lenf organlarıdır.
3. Lenf sıvısı (ak kan), kan serumu ile benzerlik gösterir. İçinde alyuvar bulunmadığı için saydam renkli olarak görülür. Lenf sıvısı için de ince bağırsaktan ve doku sıvılarından emilmiş olan besin monomerleri, yağların sindirim ürünleri, bazı proteinler ve akyuvarlar bulunur.
Lenf Sıvısının Kana Katılması
Lenf damarlarında bulunan lenf sıvısı iki farklı yolla üst ana toplar damara ve rilerek kan dolaşımına katılır. Birinci lenf yolu bacaklar, bağırsaklar ve vücudun sol yarısındaki lenf sıvısının, ikinci lenf yolu ise vücudun sağ yarısındaki lenf sıvısının kan dolaşımına katılmasıdır.
Birinci yol; bağırsaklarda yağın sindirim ürünlerini taşıyan lenf damarları ile bacaklardan gelen lenf damarları birleşerek peke sarnıcı denilen yapıyı oluşturur. Peke sarnıcında toplanan lenf sıvısı en büyük lenf damarı olan göğüs kanalı ile yoluna devam eder. Göğüs kanalının üst bölgesine daha sonra başın sol yarısı, sol kol ve göğüs bölgesinin sol yarısından gelen lenf damarları da bağlanır. Göğüs kanalı daha sonra sol köprücük altı toplar damarı ise üst ana toplar damarına açılır ve için deki lenf sıvısı kan dolaşımına katılmış olur. İştahı artıran kromoterapi sarı renk
İkinci yol; başın sağ yarısı, sağ kol ve göğüs bölgesinin sağ yarısından toplanan lenf sıvısının takip ettiği yoldur. Bu bölgelerden gelen lenf damarları önce boyun bölgesindeki büyük lenf damarına bağlanırlar. Büyük lenf damarı da sağ köprücük altı toplar damarına açılır. Sağ köprücük altı toplar damarı ise daha sonra yine üst ana toplar damara açılarak toplanan lenf sıvısı kan dolaşımına katılır.
Kan damarlarında kesilme ya da zedelenme olduğunda trombositlerden salgılanan bazı salgılarla damarın kesilen yerinde büzülme ve daralmalar meydana gelir Bu durum kan kaybının azaltılmasına yardımcı olur. Hava ile temasa geçme sonucu parçalanan trombositlerden trombokinaz enzimi salgılanır. Trombokinaz, kan plazmasında bulunan trombojeni (protrombin) kalsiyum iyonları (Ca++) ile birlikte trombin denilen yapıya dönüştürür. Bu olayda ayrıca K vitamini de etkilidir. Trombin ise kan plazmasında çözünmüş olarak bulunan fibrinojen proteinini fibrin ipliklerine dönüştürür. Fibrin iplikleri damarın kesilen kısmını ağ şeklinde kapatır. Kan hücrelerinin de bu yapının için e girmesiyle pıhtı oluşur. Kesilen yerde oluşan pıhtı damarın kesilen yerini kapatarak kanamayı durdurur

İndeks: Sarı renk, art therapy, renk, zihin, kromoterapi, health, Color, mind, body, alternatif tedavi, spiritual, physical therapy, color therapy, heart, therapy, blood pressure, chromotherapy, +90 534 519 9001, Bursa, enerjist masör, masör, Emre Karakaya, ekonomik,

.

Kromoterapi Altın Renk Karaciğeri Düzenler.

Ceviz Kabuğu Suyu Diş Tartarlarına Karşı Faydalıdır.

Yorgun ve Bitkin Düşenlere Hurma Dinçlik ve Enerji verir.

.

—–

loading…

—–




—-
.

Bilgi kaynaklarımız:
www.enerjistmasor.com

www.bitkiveinsan.com

www.faydaliyasam.com

www.google.com

UYARI:
Sitemizde hastalikları teşhis tedavi etmek ile ilgili 1219 sayılı Tababet Kanunu’na göre sadece doktorların görevi olduğu bilinciyle, web sitesinde yer alan bilgiler sağlıklı ve yararlı yaşama hakkında bitkisel doğal tavsiye niteliğinde olup paylaşımlar ve konularımız tavsiye ettiğimiz ürünlerimiz ilaç değil, yaşama yararlı besin destek ürünleridir. Tedavi veya hekim tedavisi yerine geçmez. Paylaşılan metinlerde ve Kürlerin içerisinde geçen bitkilerin kullanımından önce, özellikle adı geçen bitkilere alerjiniz olup olmadığını doktorunuza kontrol ettirdikten sonra kullanmanız tavsiye olunur. Yaşama sağlıklı, afiyet içinde, yararlı yaşamanız dileklerimizle…

—–


—–

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir