Doğumu Hızlandıran Kızıl Renk Genel Uyarıcıdır – 6

Doğumu Hızlandıran Kızıl Renk Genel Uyarıcıdır – 6

Renk nereden geliyor?
Prizma Renk basitçe ışıktan gelir. Elbette güneş ışığı hepimizin aşina olduğumuz ana kaynaktır. Bir prizma kullanarak, renkleri beyaz ışıktan ayıklayabiliriz – yani. Güneş ışığı. Güneş’ten gelen ışık bir prizma geçtiğinde, ışık ‘ kırılma ‘ adı verilen bir süreçle yedi görünür renge bölünür. Kırılma, ortamı değiştirdiğinde bir ışık dalgasının yaşadığı hız değişikliğinden kaynaklanır.
Işık enerjisi Verilen bir ışık dalgasında enerji miktarı orantılı olarak frekansıyla ilişkilidir, dolayısıyla yüksek frekanslı bir ışık dalgası düşük frekanslı bir ışık dalgasına göre daha yüksek bir enerjiye sahiptir. Renk farklı dalga boylarından ve frekanslardan oluşur. Her rengin kendi dalga boyu ve frekansı vardır. Her renk, saniye başına döngü veya dalga birimi cinsinden ölçülebilir. Bir okyanusta olduğu gibi dalgalar halinde ışığın hareket edeceğini düşünebilirsek, dalga boyu ve frekans özelliklerine sahip olan bu dalgalar olur. Bir dalga boyu, bitişik dalgalar üzerindeki aynı yerler arasındaki mesafedir. Örnek olarak; 10 metre aralıklarla dalgalarla dolu bir okyanus, dalga boyu 10 olarak belirtilebilirken 30 metre uzaklıktaki dalgalar okyanusunun dalga boyu 30 olarak söylenebilirdi . Aynı şey ışık için de geçerlidir. RED rengi 700 nanometre uzunluğunda bir dalga boyuna sahiptir – bir dalga sadece bir metrenin on milyonda biri kapsar! Oysa Violet’in dalga boyu çok daha kısa , bu nedenle her mor dalga çok daha kısa bir mesafeye yayılacaktır.
Enerji Dalgaları Renkli Kırılmalar Evrende pozitif ve negatif yükler (enerji dalgaları) sürekli titreşiyor ve inanılmaz derecede yüksek hızda hareket eden elektromanyetik dalgalar üretiyor. (Saniyede 186.000 mil, ışık hızı.) Bu dalgaların her biri farklı bir dalga boyuna ve titreşime sahiptir. Birlikte elektromanyetik spektrumun bir parçasını oluştururlar. Işık dalgalar halinde hareket eder. Bir dalga boyu, bitişik dalgalar üzerindeki aynı yerler arasındaki mesafedir. Renk Frekansları Bir dalganın frekansı, her saniyede belirli bir noktayı geçen tam dalga veya dalga boyu sayısıyla belirlenir. Örneğin KIRMIZI renk saniyede 430 trilyon titreşim frekansı , Violet daha yüksek bir frekanstır , bu nedenle her mor dalga belirli bir noktayı RED renkinden daha hızlı geçirecektir. Bütün ışık aynı hızda hareket eder, ancak her renk farklı bir dalga boyuna ve frekansa sahiptir.
Dalgaların frekansı Renk ve ışık frekansını biraz daha açıklamak ve denemek için, her 5 saniyede kıyıda 10 metre uzaklıkta dalgalar içeren bir okyanusun, frekans 5 olarak sınıflandırılabileceğini , buna karşılık dalgaların okyanusunun 10 metre olduğunu düşünün kıyıda her 10 saniyede düşen apartman frekansı 10 olarak sınıflandırılacaktı . Dalgalar daha sık, frekansı YÜKSEK. Farklı renklerin ışığa çıkmasına ve bir prizmanın içinden geçerken görülebilmesine neden olan bu farklı dalga boyları ve frekansları. Bu, radyo dalgalarının farklı frekanslara ve dalga boylarına sahip olduğu şekilde incelenebilir, bazı istasyonlar belirli bir frekansta veya dalga boyunda dinlenebilir. Yani mavi renk, yalnızca belirli bir frekansta ve dalga boyu aralığında görülebilir. Renk frekansı ne kadar yüksekse, enerjinin dalgaları da birbirine daha yakın olur. Daha yüksek frekans renkleri – mor – indigo – mavi düşük frekans renkleri – sarı – turuncu – kırmızıdır. Yüksek frekanslı bir ışık dalgası, düşük frekanslı bir ışık dalgasına göre daha yüksek bir enerjiye sahiptir. Tamamlayıcı renkler
Prizma Birbirlerine bitişik olarak yerleştirildiğinde, tamamlayıcı renkler dengeli görünmeye meyillidir ve renk tekerleğinde birbirinin karşısında olan renklerdir
tamamlayıcı renkler hakkında daha fazlası
Her renk kendi dalga boyu ve frekansı ile kendi özelliklerine sahiptir.
Beyazın bir renk olduğu söylenebilirse de, aslında spektrumun tüm renklerinden oluştuğundan bilimsel spektruma dahil değildir, ancak çoğunlukla bir renk olduğu söylenir.
Isaac Newton , doğal ışığı bir cam prizma yoluyla geçirerek beyaz ışığın gerçekten renklerden oluştuğunu ispatladı ve sonuç olarak bir yüzeyde bir gökkuşağı renkleri çıkardı.
Daha sonra ikinci bir cam prizma kullanmaya başlamış ve bir kez daha beyaz ışık üretmek için (güneş ışınlarını speray renklerine bölen) ilk prizmanın ışığını birleştirmiştir. Böylece beyaz ışığı ispatlamak (yani güneş) rengi içeriyor demektir.
Çoğumuzun aslında renk görme şekli, gözlerimizin retinasındaki çubuklar ve koniler sensörleri içindir.
Çubuklar düşük ışığa duyarlıdır ve daha yoğun bir ışık yoğunluğu gerektiren koniler renk duyarlıdır. Mesaj optik sinire ve daha sonra beyne iletilir.
Gözlerimizdeki Çubuklar ve Koniler nedeniyle renk görüyoruz
İnsan gözünde yaklaşık 120 milyon çubuk ve yaklaşık 6 ila 7 milyon koni var.
Çubuklar konilerden daha hassastır ancak renklere duyarlı değildir, görüntüleri siyah, beyaz ve farklı gri renk tonları olarak algılarlar. Duyarlı olarak bin’den fazla kez, çubuklar maviye daha iyi, kırmızı ışığa çok az tepki verirler.
Her koni, KIRMIZI YEŞİL veya MAVİye duyarlı üç pigmentten birini içerir.
Her pigment belirli bir dalga boyu rengini absorbe eder. Mavi ışığı absorbe eden kısa dalga boyundaki koniler, yeşil ışığı absorbe eden orta dalga boyundaki koniler ve kırmızı ışığı emen uzun dalga boylu koniler vardır.
Çubuklar ve Göz Konileri
Göz, gözdeki Çubuklar ve Koniler tarafından göz ve renk alır. Öyle Koniler Renk algılar. Her koni, KIRMIZI YEŞİL veya MAVİye duyarlı üç pigmentten birini içerir. Birincil renkler olan kırmızı, yeşil ve mavi arasındaki bir dalga boyuna sahip bir renk gözlediğimizde, konilerin kombinasyonları uyarılır. Bir örnek, sarı ışığın kırmızıya ve yeşil ışığa duyarlı konileri uyarması olabilir. Sonuç, görünür spektrumdaki tüm renklerin ışığını algılayabilmemizdir. Renk körlüğü çeken insanlar normal koniklerden daha az sayıdaki koni sayısına sahiptir, bu nedenle renkler karıştırılmaktadır. Gözümüzü kaybedersek, ceset renk ışınlarını uyarır ve alır. Vücudun uyum sağlaması zaman alır, ancak kör olan insanların farklı renkler arasında ayrım yapabileceği gösterilmiştir. Katkı renkleri, bir nesne ışığı yansıtmadan önce doğrudan bir kaynaktan yayılan ışık ile ilişkilendirilen renklerdir. Bu renkler kırmızı, yeşil ve mavi renktedir. Bunlar, muhtemelen televizyon ve bilgisayar ekranlarıyla ilişkili olarak en çok tanıdık renklerdir. Katkı rengi teorisi, ilk önce James Clark Maxwell tarafından 1800’lü yılların ortalarında tanımlanmıştır. Eşit miktarda Kırmızı Yeşil ve Mavi ışık bir araya getirildiğinde beyaz ışık üretirler. Beyaz üretmek için renkleri bir araya getirerek, bu ek renkler denir. Kırmızı, yeşil ve mavi, beyaz ışığın “birincil” renkleridir . Bu üç renk kombinasyonu beyaza dönüşebilir. Bu, Renkle ek olarak eklenir ve bu üç rengin hepsinin beyaz ışıktan geldiğini ispatlamanın doğrudan bir yoludur. Katkı renklerini anlama Katkı rengi Yukarıdaki üç renkli meşale, kırmızı yeşil ve mavi karışık olduğunda, beyaz dahil diğer renkler nasıl üretildiğini gösterir! Buna renklendirme denir. Katkı renkleri hakkında biraz daha fazla bilgi edinmenin basit bir yolu, renkli filtrelerin takılı olduğu el fenerleri veya el fenerlerinin bir kısmını oluşturmaktır. Üç renkli meşale, kırmızı yeşil ve mavi karışık olduğunda, beyaz dahil diğer renkler nasıl üretildiğini gösterir! Buna renklendirme denir.
İhtiyacın olacak: Üç benzer meşale (tercihen aynıdır) Işık filtreleri veya fener kafalarını örten elmas bantlarını (renk filtrelerini yerine yerleştirmek için) benzer şekilde Meşelerinizi parlatacak beyaz bir yüzey Aşama 1. Her meşale önünü bir renk filtresi ile örtün – bir meşale ışığı olan bir meşale, diğerinde ise Yeşil ışık filtresi ve bir Kırmızı ışık filtresi. Onları yerinde tutmak için elastik bantları kullanın. Adım 2. Işık demetleri, beyaz yüzey üzerinde birbirinin üzerine gelecek şekilde meşaleler düzenleyin. Bunu yapmanıza yardımcı olması için bir arkadaşınızı kaydettirmeniz gerekebilir! Onlara erişirseniz … ve meşale onlara bantlarsanız üç fotoğraf üçayak kullanabilirisiniz. En iyi sonucu almak için, fenerleri parlatmak için beyaz bir duvar veya yüzey kullanın. Etki en iyi karanlık bir odada sağlanır.
Aşama 3. Fenerlerin doğru şekilde düzenlenmiş olması durumunda, sonuçta üç ışık kirişinin ortasında alan beyaz olur. Fenerlerin doğru şekilde düzenlenmesi biraz zaman alabilir, ancak bir kez olduklarında, üç rengin birleştiği ortada beyaz olduğunu göreceksiniz. Üretilen diğer renkleri de göreceksiniz. Bunlar Kırmızı, Sarı ve Camgöbeği (başka mavimsi renk) olmalıdır . Buna ikincil renkler denir . Gördüğümüz her şeyin rengi vardır. Çevremizde, evlerimizde, işyerimizde, doğada, uzayda – evrenseldir, he yerde bir çeşit rengi vardır. Ancak, bir şeyin rengini oluşturan şey hakkında hiç düşündünüz mü? Gözlemlediğimiz herhangi bir şeyin rengi birkaç faktöre bağlıdır. Öncelikle – Her şey elektron ve atomlardan oluşur. Işıkla yıkandığında nasıl bir şey görüneceği, bu atomlar ve elektronlar tarafından yönetilir. Farklı malzemeler, nesneler ve öğeler farklı atom ve elektron oluşturmaktadır. Herhangi bir nesne, doğası gereği ışığa maruz kaldığında aşağıdakilerden birini yapacaktır:
Işık yansıtır veya saçar (yansıma ve saçılma) ışığı emme (absorpsiyon) hiçbir şey (transmisyon) refraktif ışık (kırılma) Yansıma ve saçılma Işık Yansıma ve Saçılma Yansıyan ve dağınık ışık Bir sürü cisim ışığı bir dereceye kadar yansıtıyor, ancak özellikle yansıtıcı olan bir şey, atomdan atoma kolaylıkla geçebilen daha fazla serbest elektrona sahip.
Bu elektronlar tarafından absorbe edilen ışık enerjisi başka atomlara geçmez. Bunun yerine elektronlar titreşir ve ışık enerjisi, orijinal ışık ile aynı frekansta materyalden dışarı gönderilir. Absorbsiyon Emilen ışık Emilen ışık Bir şey yansıması olmayan veya opak görünüyorsa, gelen ışık kaynağı frekansı verilen materyaldeki elektronların titreşim frekansıyla aynı veya çok yakındır. Materyalin elektronları ışık kaynağının enerjisini emer ve ışık emilir, malzeme veya nesne opak görülür; çok az veya hiç yansıması yoktur. Transmisyon İletilen ışık İletilen ışık
Bu, gelen ışığın enerjisi, belirli malzemedeki elektronları titreştirmek için gereken enerji veya frekanstan çok daha düşük veya çok daha yüksek olduğunda oluşur. Bu nedenle, bir nesnedeki elektronlar, ışık enerjisini yakalamak yerine şeffaf görünürler; ışık dalgası nesne / materyal boyunca değişmeden geçer, böylece nesne / materyal ışık frekansına karşı şeffaf olur.
Refraksiyon Kırılmış ışık Su içermeyen ve su ile ışığın su ile nasıl kırıldığını gösteren bir bardak
Şimdiye kadar bir içkinin içine bir saman koyduysanız, o halde, suyun altında samanın bükülmüş gibi göründüğünü fark etmişsinizdir. Bunun nedeni Kırılma’dır. Gelen ışığın enerjisi, materyaldeki elektronların titreşim frekansı ile aynı ise, ışık materyalin derinliklerine gidebilir ve elektronlarda küçük titremelere neden olur. Bu titreşimler, elektronlar tarafından atomlara iletilir ve gelen ışıkla aynı frekansta ışık dalgaları gönderilir. Bu son derece hızlı bir şekilde gerçekleşse de, malzemenin içindeki ışığın bir kısmı yavaşlar ancak malzemenin dışındaki ışık frekansı aynı kalır. Bunun sonucunda malzemenin içindeki ışık hafif bükülür. Çarpıklığın açısı (kırılma), maddenin ışığı ne kadar yavaşlatabileceğine, bu durumda yukarıdaki resimdeki gibi suya bağlıdır. Doğal cisimlerin neden renkli olduklarına dair bir örnek Yansıyan ışık örneği Olgunlaşmış bir domates, yansıtıcı ışığa (parlak bit) ve Emilen ışığa (kırmızı renk) iyi bir örnektir. Olgun domateslerin görüntüsünde, renklerin neden bu kadar iyi olduğunu gösteren örnek iyi bir örnektir. Domatesler Kırmızı gibi görünür, çünkü olgunlaştıklarında domatesler “Likopen” olarak bilinen bir karotenoid içerirler. Likopen parlak kırmızı renkli bir karotenoid pigmenttir ve sadece fitillerde değil aynı zamanda diğer kırmızı meyvelerde de bulunan bir fitokimyasal maddedir. Likopen, görünür ışık tayfının çoğunu emer ve renkte kırmızı olurken, likopen çoğunlukla kırmızıyı izleyiciye yansıttığından, olgunlaşmış bir domates Kırmızı gibi görünür.
Bir şeylerin rengi olmasının birçok nedeni vardır, ancak esas olarak maddenin emilimi ve saçılma özellikleri, onu aydınlatan ışığın gelen dalga boylarınınkinden farklı olması nedeniyle ortaya çıkar. Bir başka örnek olarak: yeşil yaprakları veya çimlerin yeşil olduğunu görürüz, çünkü yapraklar ve çimen (ve diğer yeşil bitkiler) ışığı enerjiye dönüştürmek için klorofil kullanırlar. Doğası ve kimyasal yapısı nedeniyle, klorofil yelpazenin mavi ve kırmızı renklerini emer ve yeşili yansıtır. Yeşil, izleyiciye yansıtılarak çimlerin ve yaprakların yeşil görünmesini sağlar. Renk nasıl gördüğümüze kısaca göz attığımızda … gözün çubukları ve konileri yeşilin belirli dalga boyunu ve frekansını yakalar ve mesajı beyne gönderir. Benzer şekilde olgunlaşmış bir domates kırmızıdır, çünkü tayfın kırmızı ucundan gelen ışınları yansıtır ve mavi uçtaki ışınları emer. Giydiğiniz Renkler Chakra’larınızı, Mutluluğunuzu ve Ruh Halinizi Etkiliyor. Rengi bir ışık olarak üstünüzde taşıyabilir, yiyecekler, içecekler yada renkli bir su olarak içinize sindirebilirsiniz. Bunu yaparken çeşitli yöntemlerden istifade edebilirsiniz. Bunlar ışık kutuları, ışıklı ambarlar, renkli ampuller, kumaş ve dekorlardır. Giydiğiniz elbiselerin renklerinde, kullandığınız çarşaf gibi eşyalarda mavi, pembe, yeşil yada sarı kullanırsanız daha derin ve rahat nefes alabilirsiniz. Bu renkler akciğerleri ve diyaframı güçlendirir. Sinirli veya aşırı hareketli bir çocuk turuncu veya kırmızı yatak takımının içinde uyumamalıdır. Böyle çocuklar için yeşil yada mavi uygundur. Halı ve perdeler kişiliğe uygun renklerde olmalıdır. Örneğin sürekli kavga eden bir ailenin duvardaki turuncu renkli halıyı maviye, hatta pembeye çevirince daha iyi anlaşmaya başladıkları görülmüştür. Duvar ve mobilyalar da hem insanın ruhi halini hem de sağlığını etkilemektedir. Renkli tablolarla dekorasyon insana canlılık verir. Bunu yaşadığınız mekanlarda uygulayabilirsiniz. Doğada her tür renk bulunur. Bu güzelliklerden faydalanarak onu yaşantımıza sokabiliriz. Ev bitkileri renkli yada yeşil bir ev, bitkiler yaşantımızda oldukça iyi sonuçlar verir. Renkleri içinizde var olan gücünüzde canlandırarak üçüncü gözünrenklere karşı olan dikkatini artırabilirsiniz. Gözlerinizi kapatıp, bir rengi hayalinizde canlandırarak, kendinize enerji yükleyin. Renkleri içinize çekerek ve bunu vücudunuzun enerji merkezlerine yollayarak nefes alın ve verin. Rengi orada tutarak o bölgenize enerji yükleyip tedavi edin ve tedavi olduğunuzu düşünün. Düşünün ve “ben iyileştim”diyin. Sonuçta iyileştiğinizi göreceksiniz.
Hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan renklerin kişilik yapımızdan tutunda, sağlığımıza hatta hastaları tedavi edici bir yöntem olarak kullanıldığını biliyormuydunuz? Kozmik bilim konusundaki çalışmalarıyla Türk kamuoyundan büyük ilgi gören, renklerin insan hayatında önemli bir yeri olduğunu söylüyor. Gerek eserlerinde, gerek konferanslarında ve gerekse sık sık çıktığı televizyon programlarında renklerin dünyası hakkında önemli açıklamalar yapan Prof. Maranki, “Renkler insanın merkezi sinir sistemine pozitif enerji yayarlar. Böylece sinir sistemimizin bu pozitif enerji ile beslenip vücuttaki enerji merkezlerimizi açarak enerjinin vücudumuzda dolaşması sağlanmaktadır. Dünyadaki hayatın kaynağı olan Güneş’in yaydığı ışınlar, dalgalar verenkler insan hayatının ayrılmaz birer unsurlarıdır. Bunlardan renkleri ele alacak olursak; renkler hayatımızı ve duygularımızı önemli derecede etkileyen unsurlardır. Renkleri hayatımızda, yerinde kullandığımız takdirde, bazı hastalıkları tedavi edici etkisinin olduğu çok eski çağlardan beri bilinmektedir. Çünkü renkler, merkezi sinir sistemine pozitif enerji yayarak sinir sistemimizin bu pozitif enerji ile beslenip vücuttaki enerji merkezlerimizi açarak, enerjinin vücudumuzda dolaşmasını sağlamaktadır. Bu da bize psikolojik olarak mutluluk vermekte, böylelikle de hayatımızı düzene sokmuş olmaktayız. Renklerin insan hayatında ve kişiliği üzerindeki bu olumlu yada olumsuz etkileri araştırmalarla bilimsel olarak da tespit edilmiştir.
Renklerin tedavi edici özelliğinden bahsettiniz. Bu konuyu biraz detaylandırır mısınız? Renklerin tedavi edici olması, vücuttaki enerji merkezlerinin renginin renk çarkında olmasına bağlıdır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk nde kullanılan renkler; kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, turkuaz, lacivert ve mordur. Bunlar renk çarkını oluştururlar. Terapi esnasında kişiye bu renkler sunulur, sonra ona bu renklerden hoşuna gidenleri sıraya koyması söylenir. Buradaki renk seçimine göre de onun kişilik yapısı hakkında tahminler yapılır. Bu Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk sonucunda kişinin duygusal ve fiziksel istifadelerini, eksikliklerini ortaya çıkarırız. Ayrıca onda gizli kalmış yetenekleri de açığa vurmasını sağlarız. Bunun yanında psikolojik problemlerin çözümlenmesinde, vücutta fizyolojik dengesizlikleri çözümleyecek hastalıkları önlemede de Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk nden istifade edilir. Vücuttaki her enerji merkezinin kendine has bir rengi vardır. Buradaki yedi renkten her biri, bağlantılı bulundukları enerji merkezi bölgesindeki organların hastalıklarının tedavisinde yüz yıllardır kullanılmaktadır. Bu süreç Şamanizmden başlayarak Hint, Çin, Mısır, Yunan ve İslam medeniyetlerince de devam etmiştir.

Bu terapinin nasıl uygulandığını anlatır mısınız? Uygulama olarak hastalar renkli odalara renkli taşlardan da istifade edilerek yerleştirilir, ilgili uzman tarafından renklerin bedene etkisi çeşitli metotlarla sağlanırdı. Osmanlı döneminde bu amaçlarla Edirne’de Selimiye Şifahanesi’nde hastaların renkli odalarda müzik ve su ile birlikte tedavi edildiği bilinmektedir. Bugün insanoğlunun renkler konusunda az-çok bilgisi vardır. Canlıların etrafını saran enerji ışınları alanı yani enerji alanı, sağlıklı bir canlıda baştan ayağa kadar bedenden 30 cm. ileri uzanır. Bedende yaralı bir yer varsa orada enerji alanı çok ince olur. Bu görüntüler Kirlian fotoğrafçılığı ile bilimsel olarak ispatlanmıştır. Sabahları güneş, dünyamızı aydınlatmaya başladığında yeryüzünde renkler de kendini gösterir. Renkler, yeni bir günün ve hayatın başladığının habercisidir. İnsanda uyku-uyanıklık hallerinin düzenlenmesinde, epifiz bezinden salgılanan melatonin hormonu vazifelendirilmiştir. Gözler kapandığında ışık ve renklerle olan bağlantı kesilir. Işığın kaybolmasıyla birlikte melatonin hormonu da salgılanmaya başlar. Beden uykuyadalar ve uyku sonunda vücut dinlenmiş olur. Uyku getirici melatonin hormonunun miktarı sabaha karşı azalır. Gözler tekrar açıldığında, ışık ve renklerle insan tekrar buluşur. Güneş ışığının rengini insan, açık sarı olarak algılar. Sarı, zihni uyarıcı bir renk olduğundan, gün ışığı ile birlikte zihnimizin çalışma hızı ve verimliliği artar. Bu yüzden sarının bulunduğu çalışma ortamları zihnin uyarılmasına yardımcı olur. Gökyüzü, maviye boyanmış gibidir. Mavi, insanı sakinleştiren ve huzur veren bir renktir. Denizleri ve gökyüzünü seyretme, stresin azalmasına ve insanın gevşemesine vesile olur. Güneş ışığını az alan ülkelerde, kapalı havalar, insanların ruh dünyasına menfî tesir eder. Bu iklimlerde başka sebeplerin de bir araya gelmesi ile intihara teşebbüs, güneşi bol iklimlere göre daha yüksektir. Gökyüzünün rengini bir an için kırmızı olarak düşünelim. Kırmızı bir atmosferin olduğu dünyada insanlar sürekli kırmızı ile uyarılacaktır. Kırmızıyı yoğun ve uzun süreli algılayan insan, gergin ve sinirli bir ruh hali sergiler. İnsanlar kırmızı bir gökyüzü altında yaşamak mecburiyetinde kalsalardı, zamanlarının çoğunu dış mekânlar yerine, iç mekânlarda geçirmeyi tercih edeceklerdi.

Koruyucu kalkan olarak renkler Canlılar tesadüfî olarak değil, hayatları korunacak şekilde boyanmıştır. Çalılıklar arasında ilerleyen bir ceylanın mor olduğunu düşünelim. Bu durumda ceylanlar, düşmanları tarafından kolaylıkla avlanabileceğinden nesillerini devam ettirmede zorlanacaklardı. Toprak üzerinde yaşayan hayvanların birçoğunun renkleri, bu yüzden tabiatta bulunan bitkilerin ve toprağın renklerine benzer. Dikkat çekici ve göz alıcı renklerin kuş ve balıklarda daha fazla olması, renklerin hayatı korumada rol aldıklarını destekleyen bir tespittir. İnsanda var olan renkler de hayatı korumaya yöneliktir. İnsan kanı kırmızıdır. Kanın renksiz bir sıvı (misal olarak su gibi) olduğunu bir an için düşünelim: Bu durumda birçok kanama sonradan fark edilir, bu da insan için tehlikeli sonuçlar doğururdu. Ateşe sarı renk veren Sonsuz Kudret, bu şekilde ateşin hemen fark edilmesini ve onun tehlikelerine karşı tedbir alınmasını kolaylaştırmıştır. İnsan kanının kırmızıyla, ateşin sarıyla renklendirilmesi tesadüfî değildir. Çünkü renkler içinde kırmızı ve sarı uyarıcı ve dikkat çekici renklerdir. Renklerin günlük hayatı kolaylaştırıcılığı Ayırt etme, sınıflama ölçüsü olan ve hayatı kolaylaştıran renkler, günlük hayatın her alanına girmiştir. Bazı renkler (siyah, beyaz veya sarı) toplumun etnik yapısını tarif eder. Kılık kıyafetlerden, ticarî hayattaki ürünlere kadar kullanılan renkler, önemli mesajlar iletir. Kullandığımız renkler, bizlerden bazı mesajları çevremize iletir. Renklerin şuuraltı tesirleri oldukça fazladır. Misal olarak kahverengi tonların çok fazla kullanıldığı mekanlarda, insanlar sıkılır ve uzun süre kalamazlar. Bu durum kahverenginin insanda oluşturduğu şuuraltı bir tesirdir. Odada uçan siyah bir şey görüldüğündeki tepki, farklı renkte uçan şeyler görüldüğünde oluşan tepkiden farklıdır. Ticarî hayatta, firmalar, ürünün üretiminde, paketlenmesinde ve reklamlarında insan psikolojisini de hesaba katarak, renklerdeki uyumu sağlamaya çalışırlar. Sarı, turuncu ve kırmızı, sinir sistemini uyararak iştahın açılmasına yardımcı olur. Fast-food restorantlar, marketler, göz alıcı renkleri kullanarak iştahın açılmasını ve fazla ürün satılmasını sağlar. Üretici firmalar, ürün renginin yaşa, cinsiyete ve o toplumun kültürüne uygun renkler olmasına dikkat ederler. Yaşadığımız şehirlerin renkleri, iklime ve coğrafî özelliklere göre değişir. Sıcak iklimlerde yaşayanların daha açık renk bina yaptıkları ve daha açık renk kıyafet giydikleri bilinen bir gerçektir. Eğer çöllerde yaşayan kişiler sürekli koyu renkli kıyafet giyselerdi, sıcaklık onlar için daha da çekilmez bir hâl alırdı. Aynı şekilde binaların yüzeylerinin de mümkün olduğunca açık renk olmasına sıcak memleketlerde dikkat edilmektedir. Soğuk iklimde yaşayan insanlara baktığımızda, daha çok koyu renk kıyafetler tercih ettiklerini görmekteyiz. Aynı şekilde bu ülkelerde (Rusya, Kuzey Avrupa ülkeleri) daha çok koyu ve kapalı renkli evler tercih edilmektedir.

Renklerin insan psikolojisi ve davranislari üzerinde önemli etkileri olduguna dikkat çeken uzmanlara göre, sevilen renkler ayni zamanda kisiligi de ele veriyor. son 10 yildir gelistirilmeye çalisilan Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapinin (renklerle tedavi) geçmisi ilk çaglara kadar uzaniyor. Bu yöntemin islevini çesitli içimlerde ve sistemler içinde renkler kullanilarak kisilerin sinir sistemleri dengelemek ve böylelikle bazi hastaliklarin önüne geçmek olusturuyor. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapide uygulanan baslica sistemler, “hastalarin giysilerinin rengini degistirmek, pencerelerinde ayri renklerde cam kullanmak, lambalarin rengini farklilastirmak, suyla belli renk birlesimi olusturmak”seklinde siralaniyor. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapide renk dengelerinin yani sira meditasyon, iyi beslenme, uygun bir çevre düzeni gibi ayrintilar da önem tasiyor. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapide renkler ve anlamlari ise söyle Renk, bir ışık frekansının belli oranda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Renkler üç temel gruba ayrılır:
1. Ana renkler grubu; kırmızı, sarı ve mavi.
2. Ara renkler grubu; yeşil, turuncu, mor
3. Ana ve ara renklerin karışımından meydana gelen gruptur.

Renklerin bir başka özelliği ise, bilinç dünyasını en derin noktalarına kadar uyarma gücüne sahip olmalarıdır. Her insanın renklere karşı verdiği tepki aynı değildir. Bir insana huzur veren mavi renk, bir diğerine soğuk ve itici gelebilir veya birine heyecan veren kırmızı, bir diğerine hüzün yükleyebilir. İnsanların renkten etkilenmelerini meydana getiren olgular, kişilik oluşumları, hayat koşulları ve bilinçaltında bastırılmış olan isteklerdir. herkes kendine uygun olan rengi bilmeyebiir, bazı insanlar hangi renkle barışık olduklarını bilirken bazıları ise bu konuda tamamen bilinçsizdir. İnsanlar renk seçerken o rengin kendilerine getireceği yararı veya zararı düşünmezler.

Renk Bilim Nedir? Tarihte yapılan araştıtmalarda tapınaklardaki renklerden yola çıkarak eski Mısırlıların renklere ve renklerle yapılan şifaya çok önem verdiğini görmek mümkün. Çin ve Hind uygarlıklarında da görülen benzer olgular şifacı din adamlarının, insanın yedi katlı doğası ile güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı temel alarak, bir renk bilim sistemi kurduları görülür. İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonra bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir beyaz perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra ile dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonra güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına devam ederek, renk bilimini, bir bilim dalı olarak ortaya koymuştur. Newton’dan sonra Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve de kimyagerler, bu proje üzerine eğilerek çalışmaları hızlandırmışlardır. Günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak da kullanılabileceğini ortaya koymuştur.

Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur. Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür ki bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Işık eksik ve yetersiz olduğu takdirde, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk , metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir. Yapılan araştırmalara göre, insanda bedeni kuşatan “Aura”yada “enerji beden”adı verilen elektromanyetik bir alan vardır. Bedeni saran bu enerji alanı, ışık, (renk) elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimdedir. Vücudu saran enerji alanı içinde yedi adet de, çakra adı verilen, her biri ayrı renge sahip olan enerji dağıtım merkezleri vardır. Çakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir. Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Böylece tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanır, insanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, belirli renklere karşı duyarlıdır.

İnsanın içinde bulunduğu duygusal değişiklikler çakralarda enerji dengesizliği meydana getirir. Bu durumda, belirli bir rengin fazlalığı veya azlığı söz konusudur ki çakraların dengesiz çalışması fizik bedende hastalıkların doğmasıne neden olur. Renklerin çevrelerine yaydıkları titreşimler, vücudun elektromanyetik ışınımıyla doğrudan bir etkileşim içindedir. Bu titreşimler çakralar tarafından emildikten sonra, direkt olarak omurgalara iletilir ve omurgalara ulaşan bu enerji dolu titreşimler, sinirler yardımıyla gerekli organlara ve dengesi bozulan sistemlere taşınır. Bu sayede fiziksel rahatsızlıklara yol açabilecek olan duygusal ve zihinsel şikayetler en aza indirilir. Renklerle tedavi üzerinde çalışırken karşılaşılan en büyük sorun ise, ihtiyaç duyulan renklerin belirlenmesidir. Her rengin bir de tamamlayıcı rengi vardır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk nde renkler tek başına kullanılabileceği gibi tamamlayıcı renklerile de kullanılabilir. . Renklerin bilinçsiz olarak kullanılması gerekir. Renklerin gizemli dünyasını öğrenmek istiyorsak önce ışığın ne olduğunu anlamamız gerekir. Işık, şekli ve rengi oluşturan, bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, cisimlerden yansıyıp, gözümüz tarafından algılandığında, ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın yansımasıdır. Işık bir cisme çarparak yansıma yapana dek, gözümüzle görebilme olanağımız yoktur. Renk ise, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık, değişik dalga boylarına dönüştüğünde, emildiğinde veya kırıldığında çeşitli renkler ortaya çıkar. Bu tıpkı bir prizmayı güneş ışığına doğru tutmaya benzer. Ne var ki gökkuşağını oluşturan renkler, renk tayfının küçük bir bölümüdür. Gerçekte her rengin bir çok tonu ve çeşidi vardır. Her rengin kendine has bir emme ve yansıtma özelliği mevcuttur. Cisimler ise, güneş ışığını oluşturan renkleri kendi özelliklerine bağlı olarak, emer ve yansıtırlar. Örneğin: sarı bir elbise, bütün ışığı emer, sadece sarı rengi ayırıp yansıtır. Biz de o elbiseyi sarı olarak görürüz.

Renk, bir ışık frekansının belli oranda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Renkleri üç temel gruba ayırabiliriz. Birincisi; kırmızı, sarı ve mavi’nin bulunduğu ana renkler grubudur. İkincisi, bu üç rengin çeşitli kombinasyonlarda biraraya getirilmesi sonucunda oluşan gruptur. Örneğin: Sarı+mavi=Yeşil, Kırmızı+sarı=Turuncu, Kırmızı+mavi=Mor gibi. İlk gruptaki renklerle, ikinci gruptaki renklerin karıştırılması sonucunda ise, üçüncü grup renkler oluşur. Renklerin bir başka özelliği ise, bilinç dünyamızın en derin noktalarına kadar uyarma gücüne sahip olmalarıdır. Her insanın renklere karşı verdiği tepki aynı değildir. Bir insana huzur veren mavi renk, bir diğerine soğuk ve itici gelebilir. Veya birine heyecan veren kırmızı, bir diğerine hüzün yükleyebilir. İnsanların renkten etkilenmelerini meydana getiren olgular, kişilik oluşumları, hayat koşulları ve bilinçaltında bastırılmış olan isteklerdir. Bazı insanlar hangi renkle barışık olduklarını bilirken bazıları ise bu konuda tamamen bilinçsizdir. İnsanlar renk seçerken o rengin kendilerine getireceği yararı veya zararı düşünmezler. Belirli özellikleriyle renkler, uyarıcı oldukları kadar çökkünlük yaratıcı, yapıcı oldukları kadar da yıkıcı, itici yada çekici olabilirler. Ayrıca her renk, kendine özgü bazı tedavi edici ve dengeleyici unsur da taşır.
Tarihe baktığımızda eski Mısırlıların renklere ve renklerle yapılan şifaya çok önem verdiğini görebiliriz. Bu sebepten Karnak ve Teb gibi tapınaklarda renk kullanmışlar ve renk şifacılığını pekiştirmek için, renk salonları inşa etmişlerdir. Aynı şeyi kadim Hind ve Çin uygarlıklarında da görebiliyoruz. Oradaki şifacı din adamları da insanın yedi katlı doğası ile güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı temel alarak, bir renk bilim sistemi kurmuşlardır.

1670 yılında İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonra bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir beyaz perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra ile dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonra güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına devam ederek, renk bilimini, bir bilim dalı olarak ortaya koymuştur. Newton’dan sonra Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve de kimyagerler, bu proje üzerine eğilerek çalışmaları hızlandırmışlardır. Ancak günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Bugün dünyada birçok psikolog ve psikiyatr renkleri bir terapi aracı olarak kullanmaktadır. Dünyanın her tarafında bilinen bir atasözü vardır. “Güneş giren eve doktor girmez. “Işık, tabiatın bir ilacı ve en güzel tedavi aracıdır. Işığın, insanlar ve bitkiler üzerindeki fiziksel etkilerini hepimiz biliyoruz. Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur. Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür. Bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Bu olaya kısaca fotosentez diyoruz. İşte ışık ile hayat arasındaki bağlantı!. Işık eksik ve yetersiz olduğu zaman, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk , metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir.

Araştırmalar bize göstermiştir ki, insanda bedeni kuşatan elektromanyetik bir alan vardır. Buna Aura veya enerji beden diyoruz. Bedenimizi bulut gibi saran bu enerji alanı, ışık, (renk) elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimdedir. Ayrıca bu enerji alanı içinde yedi adet de, chakra adını verdiğimiz enerji dağıtım merkezleri vardır. Chakra’lar bedene giren ve beden tarafından yayılan enerjilerin oranlarını düzenlerler. Ayrıca bedendeki fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal fonksiyonların yerine getirilmesi için gerekli olan enerjiyi emerek, bunları ihtiyaç duyulan bölgelere dağıtırlar. Her bir chakra ayrı bir renge sahiptir. Chakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir. Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Bu yolla tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanmış olurlar. İnsanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, enerjiye (belirli renklere) karşı duyarlıdırlar.

İnsanın içinde bulunduğu duygusal değişiklikler (öfke, korku, negatif düşünceler vs. ) chakralarda enerji dengesizliği meydana getirir. Burada, belirli bir rengin fazlalığı veya azlığı söz konusudur. Chakraların dengesiz çalışması fizik bedende hastalıkları oluşturur. Eğer bünyemizde herhangi bir denge bozukluğu başgösterirse, bazı renkleri veya renk kombinasyonlarını kullanarak, iç dengemizi tekrar kurabiliriz. Renklerin çevrelerine yaydıkları titreşimler, vücudun elektromanyetik ışınımıyla doğrudan bir etkileşim içindedirler. Söz konusu titreşimler chakralar tarafından emildikten sonra, direkt olarak omurgalara iletilirler. Omurgalara ulaşan bu enerji dolu titreşimler, sinirler yardımıyla gerekli organlara ve dengesi bozulan sistemlere taşınırlar. Böylece fiziksel rahatsızlıklara yol açabilecek olan duygusal ve zihinsel şikayetler en aza indirilir. Renklerle tedavi üzerinde çalışırken karşılaşılan en büyük sorun ise, ihtiyaç duyulan renklerin belirlenmesidir.

Her rengin bir de tamamlayıcı rengi vardır. Örneğin: Kırmızı Turkuaz. Turuncu Mavi. Sarı Mor. Yeşil Macenta’dır. Terapide renkler bazen tek başına bazen de tamamlayıcı renkleri ile birlikte kullanılır. Bu konu uzmanlık isteyen bir iştir. Çünkü renklerin bilinçsiz olarak kullanılması yarar yerine zarar da getirebilir. Renklerden en iyi şekilde yararlanmak istiyorsak mutlaka bir renk terapistine başvurmalıyız. Yağmurdan hemen sonra çıkan güneşle birlikte, gökkuşağına da merhaba der dünya. Belki de bilirsiniz, gökkuşağının altından geçen herkesin cinsiyetini değiştirdiği dedikodusunu. Keşke kendi orijinal cinsiyetine zorsuntu vermiş olanlar, gerçekten de gökkuşağının altından geçebilseler ve kendilerine has olan kimliklerini yeniden kazanmış olsalar. Biz gökkuşağını aklımıza her getirdiğimizde, hep İzmir-Turgutlu kara yolunu üzerindeki dümdüz ve yemyeşil olan üzüm bahçelerini hatırlarız. Ve de, o güzelim gökkuşağının insanlara göz kırpan renkler armonisini. Sanki sonsuzluktan akıp gelen ilahi bir ritmin, notalara bürünmesini beklemeyen bir acelecilikle, görüntüye bürünmüş olarak karşımıza çıkıvermesidir gökkuşağı İşte bu nedenle biz; renklerle koklamayı, renklerle işitmeyi çok severiz. Severiz çünkü renklerle temiz hava arasında, renklerle notalar arasında kanımızca tam bir uyum, ahenk ve ritim söz konusudur? Duygularını notalara dökenler, notaları sesleri ile zenginleştirenler, tınılara ve şiirlere elbise giydirip bir anlamda onlara ölümsüzlük aşısı yapanlar, aslında hayatı hep (ama hep) renklerle anlatmışlardır. Gülüm Pekcan ve dans grubu da, hayatı ve renkleri doğaçlama dans figürleri ile anlatmaya çalışarak, renklerin kıvrak figürlerle nasıl da sevecen anlatılabileceğini seyredenlere gösterirler.

Genellikle sesler arası ahenk, tını, nota ve renkler sanki birbirinin ayrılmaz birer parçası gibi yorumlandığı için, Cemre Müzik de bu konuda bir adım atarak, Dünyanın Renkleri Türkiye? de, Türkiye? nin Renkleri Dünya? da? sloganıyla hareket etmekte ve etnik, mistik, tasavvufi ve klasik Türk müziği dalında 18 ayrı CD çalışmasını ve İstanbul? un kültürel yerlerini tanıtan 6 video filmini, Türkiye? nin renkleri olarak dünyaya aşılamaktadır. Yine Amiate Records? un 60 yapımdan oluşan tüm dünya müziklerini de, dünyanın renklerini Türkiye? ye taşıyarak yapmaya çalışmaktadır
İsterseniz bu birlikte paylaşacağımız makalenin içinde; yaşadığımız şu hayata, giydiğimiz elbiselere, seçtiğimiz renklere, içinde olduğumuz iş dünyamıza, arkadaşlarımıza, onların evlerine, kuracağımız ilişkilere, yalnızca renklerin gözüyle, renklerin kokusuyla, renklerin diliyle bakalım bir kez de. İnanın böylesi bir bakışı biz çok seviyoruz. Umudumuz o ki siz de çok sevecek ve hoşlanacaksınız!. .
O halde haydi gelin hep birlikte renklere dokunmaya ve renklerin dünyasından hayatı anlamaya, hissetmeye çalışalım!. .

Bilindiği gibi temel renkler olan mavi, kırmızı ve sarı herhangi bir rengin karışımı ile elde edilemezler. Bu üç renk genellikle diğer bütün renklerin üretilmesine kaynaklık yapar. Ara renkler ise temel iki rengin karıştırılması ile oluşturulur. Kırmızı + Sarı = Portakal rengini, Mavi + Kırmızı = Mor rengini, Mavi + Sarı = Yeşil rengini ortaya çıkarır. Orta renkler ise temel ve ikincil renklerin isimlerinin birlikte kullanılmasıyla ifade edilir. Renkleri yaşanılan hayat bağlamında yorumlayan Terörle Mücadele Daire Başkanlığında görevli Psikolojik Harekat Uzmanı Necati Alkan: . . Neden yalnızca siyah rengi kullanarak bir cehennem resmi çiziyorsunuz? . . Oysa ben, gökkuşağındaki bütün renkleri kullanıyor ve elimdeki boyalarla, rengarenk, cıvıl-cıvıl, ışıl-ışıl bir cennet resmi çiziyorum. Çizdiğim bu tablonun içerisinde ben mutlu / huzurlu yaşarken, dileyen herkesi de burada yaşamayadavet ediyorum. demektedir. Aynı Kayserili bir iş adamına; 2 X 2 kaç eder? diye sorduklarında, tebessüm ederek alırken mi verirken mi gülüm? biçiminde karşı bir soruyla, yani rakamsal grilik içinde kalan bir yanıtlama ile yaptığında olduğu gibi. Kanımızca, siyah ve beyaz kolay olmayan renklerdir. İnsanları fazlasıyla yorar. Gri ve grinin tonları ise insanı fazla yormaz ve mücadele etme düşüncesi uyarmaz. İticilikten daha çok; esnekliği, iddiasızlığı ile dikkatleri çeker denilebilir.
Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Güneş ışığının sahip olduğu elektromanyetik enerji dünyamızdaki doğal yaşamı devam ettirir. Işık yeterince alınmazsa canlılar hayat enerjisini tam olarak alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk metabolizmanın sağlıklı ve dengeli bir şekilde çalışmasını sağlamak için renk enerjilerinden faydalanmak için yapılan terapidir. İhtiyaç olan renk vucuda çeşitli yöntemlerle sağlanır. Reiki, müzik, sarjlı sular ve renk şuruplarıyla ihtiyaç duyulan renk vücuda yüklenir. Renk bir enerjidir. Giysilerimiz bizim hem ayıracımız hemde renk süzgeçimizdir. Renklerin büyülü dünyası hakkında fikir sahibi olmak için her şeyden önce ışık kavramını incelememiz gerek ışık rengi oluşturan bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından, çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, nesnelerden yansıyıp gözümüz tarafından algılandığa ışığı görmüş oluruz. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın yansımasıdır.
Örneğin koyu renkte görünen nesneler, parlak nesnelere oranla daha çok ışık emerler ve böylece göze daha az ışık yansıtırlar. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Açık renkli nesneler ise, daha çok ışık yansıtarak parlaklık ve yoğunluk yanılsamasına yol açarlar. Parlak olarak algıladığımız objeler çok ışık yansıtırlar. Işığı oluşturan dalga boylarının hızları, bir ortamdan ötekine geçerken değişiklikler gösterir. Renk, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık değişik dalga boylarına dönüştüğünde çeşitli renkler ortaya çıkar. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Ancak gökkuşağını oluşturan yedi renk, bütün renk spektrumunun sadece çok küçük bir bölümüdür. Gerçekte her rengin birçok tonu ve çeşidi vardır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Her rengin kendine has bir emme ve yansıtma özelliği bulunur. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapi adıyla bilinen renk tedavisi eski Mısır’da, Çin’de ve Hindistan’da çok eskiden beri biliniyordu. Bu tedavi yöntemi insanda bazı renklere ait merkezler olduğu teorisinden yola çıkmaktadır. Chakra adı verilen bu merkezler belirli organları yönetir. Bunlar belirli renklerle de uyum halindedir. Organik veya psikolojik nedenlerden dolayı bu merkezler görevlerini yapamaz duruma gelince, hem idare ettikleri organlarda bazı hastalık belirtileri görülmeye başlanır, hem de uyum halinde bulundukları renk titreşimleri azalarak bu renge olan ihtiyaçları artar. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapi de bu duruma gelen hastaya aksayan chakranın rengiyle ilgili tedavi uygulanır. Ayrıca bu merkezin uyum hali içinde bulunduğu renkle ilgili besinler tavsiye edilir. Bazen bu renk merkezi ile ilgili metaller taşınması da önerilebilir. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Tedavi esnasındaki süre Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapi uzmanının tavsiyesine göre yapılır.

Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Renklerle Tedavi Günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak da kullanılabileceğini ortaya koyuyor. Tarihteki araştırmalar, Eski Mısırlılarla Çin ve Hind uygarlıklarında, renklerle terapiye çok önem verildiğini ortaya çıkardı. Çünkü kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle dolu ve bu enerjiler insanın yaşamını devam ettirebilmesinde yardımcı oluyor. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Yapılan araştırmalara göre, insanda bedeni kuşatan Aura veya enerji beden adı verilen elektromanyetik bir alan bulunduğunu ifade ederek, bedeni saran bu enerji alanının, ışık (renk), elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimde olduğunu belirtiyor. Vücudu saran enerji alanı içinde yedi adet de, ‘çakra’ adı verilen, her biri ayrı renge sahip enerji dağıtım merkezleri bulunduğunu kaydeden , “Çakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Böylece tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanır, insanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, belirli renklere karşı duyarlıdır. “dedi. Renklerin çevrelerine yaydıkları titreşimlerin, vücudun elektromanyetik ışınımıyla doğrudan etkileşim içinde olduğunu anlatan, “Bu titreşimler, çakralar tarafından emildikten sonra, direkt olarak omurgalara iletilir. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Daha sonra sinirler yardımıyla gerekli organlara ve dengesi bozulan sistemlere taşınır. Bu sayede, fiziksel rahatsızlıklara yol açabilecek duygusal ve zihinsel şikâyetler en aza indirilir”dedi.
Renkler, tedavide nasıl kullanılır? Renklerle tedavi günümüzde giderek popüler hale gelmektedir. Gözler ve deri aracılığı ile vücuda ulaşan renkler, kişinin vücut fonksiyonlarına da tesir eder. Her renk düşük veya yüksek titreşimli belli bir dalga boyuna sahiptir. Renklerle tedavide, renklerin düşük veya yüksek titreşimli enerjiye ve farklı frekansa sahip olmalarının farklı psikolojik sonuçlara yol açtığı kabul edilir. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Bu açıdan farklı renklerin farklı psikolojik tesirlere yol açması renklerle tedavinin temel çıkış noktasıdır. Tedavide renklerin tesiri olup olmadığını izlemede, kan basıncı ölçümleri, kalb atım hızındaki değişmeler, kasların gerilme indeksi değerleri kullanılır. Sonuçlar kontrol grubuyla karşılaştırmalı olarak analiz edilir.
Kişi tarafından algılanan renkler, sempatik ve parasempatik sinir sistemi üzerinden ve bunlarla aktif hale geçen nöro-kimyevî maddelerin salgılanması yoluyla insana tesir eder. Meselâ mavi, parasempatik sistemi uyarır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Bu uyarılma, bir seri nöro-kimyevî madde ve hormonun salgılanmasını ardışık (münavebeli) olarak başlatır. Sonuçta kan basıncı ve kalb atım hızı düşer. Kişide rahatlama meydana gelir. Kırmızı, mavinin zıddı olarak sempatik sinir sistemini uyarır. Sonuçta kalb atım hızı ve kan basıncı artarak kişi, alarm durumuna geçer. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Renkler üzerinde çalışan psikologlar, Londra Köprüsü’nün sık sık intihar mekânı olarak kullanıldığını fark etmişler. Renklerin insan tutum ve davranışlarına tesir ettiğinden yola çıkan uzmanlar, siyah olan köprünün, maviye boyanmasını teklif etmişler ve köprü maviye boyanmıştır. Sonuçta köprü üzerinde gerçekleşen intihar girişimlerinde % 50 azalma sağlanmıştır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Mor ve pembe, iştahın azalmasında tesirlidir. Bu bilgiden yola çıkan Amerika’daki Johns Hopkins Tıp Fakültesi’ndeki uzmanlar, kilo verme programına katılan hastaların pembe renkli mekânlarda yaşamalarını sağlamışlardır.

Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Pembe mekânlarda yaşayan şişmanların iştahlarının ve streslerinin azaltılması kolaylaştırılmıştır. Renklerin insan psikolojisine tesir ettiğine başka bir misal, cinayet işlemiş saldırgan mahkûmların kaldığı hapishanenin odaları ve bahçesi pembeye boyanmıştır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Belli bir müddet sonra iç dekorasyonu pembeye boyanmış hapishanedeki mahkûmlar arasında gözlenen şiddet ve kavga olaylarında belirgin bir azalma görülmüştür. Renkler şiddete ve kavgaya eğilimli öğrencilerin terbiyesinde de faydalı olmaktadır. Şiddete eğilimli öğrencilerin mavi ve tonlarının hakim olduğu sınıflarda ders görmeleri ve okul dışında da mavi renkli mekanlarda yaşamaları sağlanmıştır. Belli bir süre sonra, öğrencilerin saldırganlıklarında belirgin azalma sağlanmıştır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Renklerin tabiattaki dağılışı, yoğunlukları ve insan üzerindeki tesirleri, tabiatta hiçbir şeyin tesadüfî olmadığını ve belli gâyelere hizmet etmek üzere yaratıldığını göstermektedir. Günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmaların, renklerin bir terapi aracı olarak da kullanılabileceğini ortaya koyduğunu bildirdi. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk belirttiğine göre, ‘Kırmızı’, kan dolaşımına ve kansızlık hastalıklarına iyi gelirken, ‘Turuncu’ da yorgunluğa, halsizliğe, uykusuzluğa, korkuya, depresyona karşı etkili oluyor. Mor rengin ise, sinir sistemini, halsizlik, psikolojik ve duygusal yorgunlukları tedavi edici özelliği bulunuyor. tarihteki araştırmaların, eski Mısırlılarla Çin ve Hind uygarlıklarında renklerle terapiye çok önem verildiğini ortaya çıkardığını söyledi. Kaynağını güneşten alan ışığın, elektromanyetik enerjilerle dolu olduğunu vurgulayan , “Bu enerjiler, dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi, yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür ki bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Işık eksik ve yetersiz olduğu takdirde, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk , metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir”dedi. yapılan araştırmalara göre, insanda bedeni kuşatan “Aura”veya “enerji beden”adı verilen elektromanyetik bir alan bulunduğunu ifade ederek, “ Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Bedeni saran bu enerji alanı, ışık, (renk) elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimdedir”diye konuştu.

Vücudu saran enerji alanı içinde yedi adet de, ‘çakra’ adı verilen, her biri ayrı renge sahip enerji dağıtım merkezleri bulunduğunu kaydeden , “Çakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir. Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Böylece tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanır, insanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, belirli renklere karşı duyarlıdır”dedi. insanın içinde bulunduğu duygusal değişikliklerin, çakralarda enerji dengesizliği meydana getirdiğini belirterek, “Bu durumda, belirli bir rengin fazlalığı veya azlığı söz konusudur ki, çakraların dengesiz çalışması fizik bedende hastalıkların doğmasına neden olur”diye konuştu. Renklerin çevrelerine yaydıkları titreşimlerin, vücudun elektromanyetik ışınımıyla doğrudan etkileşim içinde olduğunu anlatan, “Bu titreşimler çakralar tarafından emildikten sonra, direkt olarak omurgalara iletilir. Daha sonra sinirler yardımıyla gerekli organlara ve dengesi bozulan sistemlere taşınır. Bu sayede, fiziksel rahatsızlıklara yol açabilecek duygusal ve zihinsel şikayetler en aza indirilir”dedi. renklerle tedavi üzerinde çalışırken karşılaşılan en büyük sorunun ise, ihtiyaç duyulan renklerin belirlenmesi olduğunu vurgulayarak, “Her rengin bir de tamamlayıcı rengi vardır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk nde renkler tek başına kullanılabileceği gibi tamamlayıcı renklerle de kullanılabilir”diye konuştu.
Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapi adıyla bilinen renk tedavisi eski Mısır’da, Çin’de ve Hindistan’da çok eskiden beri biliniyordu. Bu tedavi yöntemi insanda bazı renklere ait merkezler olduğu teorisinden yola çıkmaktadır. Chakra adı verilen bu merkezler belirli organları yönetir. Bunlar belirli renklerle de uyum halindedir. Organik veya psikolojik nedenlerden dolayı bu merkezler görevlerini yapamaz duruma gelince, hem idare ettikleri organlarda bazı hastalık belirtileri görülmeye başlanır, hem de uyum halinde bulundukları renk titreşimleri azalarak bu renge olan ihtiyaçları artar. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapi de bu duruma gelen hastaya aksayan chakranın rengiyle ilgili tedavi uygulanır. Ayrıca bu merkezin uyum hali içinde bulunduğu renkle ilgili besinler tavsiye edilir. Bazen bu renk merkezi ile ilgili metaller taşınması da önerilebilir. Tedavi esnasındaki süre Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kromoterapi uzmanının tavsiyesine göre yapılır.

Kanser semptomlarının azaltılmasına yönelik tedavilerde, 18 beyin travması geçiren çocukların tedavisinde 9 ilik nakli olan çocukların durumlarının iyileştirilmesinde 20 ve sinir bozukluğu tedavisindeı sanat terapisi başarıyla uygulanmaktadır. Sanat terapilerinden biri olan renk terapisİ de birçok alanlarda uygulanmaktadır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Kalp, ciğer ve kan dolaşımı arasında bir denge oluşturmada kullanılan Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk 22 aktif dikkat problemi olan çocukların2J ve saldırgan davranışlar sergileyen bireylerin tedavisinde lA kullanıldığı gibi, uzaya gönderilen bireylerin dikkatlerini toplamada ve daha uzun süreli iş yapabilmelerini sağlamada da25 kullanılmaktadır. Eğitimcilerimizin renklerin rahatlatıcı ve tedavi edici etkilerini göz önüne alarak, eğitim kurumlarını bu yönde yeniden tasarlamalarında büyük fayda vardır. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk Mesela, öğrencilerin rahatlıkla görebilecekleri, insana rahatlık hissi veren yeşil ve mavinin tonlarıyla yapılmış manzara resimleri ile okulların stresli ortamları azaltılabilir ve öğrenme için daha uygun ortamlar oluşturulabilir.

Günlük yaşantımızda hepimizin renklerden etkilendiği bilinen bir gerçektir. Bulunduğumuz mekanlarda canlı renkler bize huzur ve mutluluk verirken, donuk ve soluk renkler ise bizlere sıkıntı verir. Renkler karşısında neden değişik ruh halleri yaşıyoruz? Ruh halimizi, renkler ne yönde etkiler? Renklerin gizemli dünyasını öğrenmek istiyorsak önce ışığın ne olduğunu anlamamız gerekir. Işık, şekli ve rengi oluşturan, bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, cisimlerden yansıyıp, gözümüz tarafından algılandığında, ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz her şey, ışığın bir yansımasıdır. Işık bir cisme çarparak yansıma yapana dek, gözümüzle görebilme olanağımız yoktur. Renk ise, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık, değişik dalga boylarına dönüştüğünde, emildiğinde veya kırıldığında çeşitli renkler ortaya çıkar. Bu tıpkı bir prizmayı güneş ışığına doğru tutmaya benzer. Ne var ki gökkuşağını oluşturan renkler, renk tayfının küçük bir bölümüdür. Gerçekte her rengin bir çok tonu ve çeşidi vardır. Her rengin kendine has bir emme ve yansıtma özelliği mevcuttur. Cisimler ise, güneş ışığını oluşturan renkleri kendi özelliklerine bağlı olarak, emer ve yansıtırlar. Renk, bir ışık frekansının belli oranda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Renkleri kendi içlerinde ise, üç temel gruba ayırabiliriz. Birincisi; kırmızı, sarı ve mavi’nin bulunduğu ana renkler grubudur. İkincisi, bu üç rengin çeşitli kombinasyonlarda biraraya getirilmesi sonucunda oluşan gruptur.

Örneğin: Sarı+mavi=Yeşil, Kırmızı+sarı=Turuncu, Kırmızı+mavi=Mor gibi. İlk gruptaki renklerle, ikinci gruptaki renklerin karıştırılması sonucunda ise, üçüncü grup renkler oluşur. Renkler, dünyamızda 4 Ana Unsur olan: Hava,Toprak,Su,Ateş ile birebir etkileşimleri vardır. Kırmızı renk Ateş’i, Sarı renk Hava’yı, Yeşil renk Su’yu, Mavi renk ise Toprak’ı simgeler. Makro uzayda ise, Renk evrenleri vardır ve 2 Ana Renk’den oluşur, bunlar; Kırmızı Ötesi Evrenler ve Mor Ötesi Evrenlerdir. Kırmızı ötesinde yer alan evrenler (cehennemler) sıcak ve yakıcı, Mor Ötesi Evrenler (cennetler) ise huzur verici ve ilahidir. Renklerin bir başka özelliği ise, bilinç dünyamızın en derin noktalarına kadar uyarma gücüne sahip olmalarıdır. Her insanın renklere karşı verdiği tepki farklıdır. Bir insana huzur veren mavi renk, bir diğerine soğuk veya itici gelebilir. Veya birine heyecan veren kırmızı, bir diğerine hüzün verebilir. İnsanların renkten etkilenmelerini meydana getiren olgular, kişilik oluşumları, hayat koşulları ve bilinçaltında bastırılmış olan isteklerdir. Bazı insanlar hangi renkle barışık olduklarını bilirken bazıları ise bu konuda tamamen bilinçsizdir. İnsanlar renk seçerken, o rengin kendilerine getireceği yararı veya zararı düşünmezler. Sonuçta her renk, kendine özgü bazı tedavi edici ve dengeleyici unsurları da içersinde taşır. Renk bilim nedir ve Nasıl doğmuştur? Tarihe baktığımızda eski Mısırlıların renklere ve renklerle yapılan şifaya çok önem verdiğini görebiliriz. Bu sebepten Karnak ve Teb gibi tapınaklarda renk kullanmışlar ve renk şifacılığını pekiştirmek için, renk salonları inşa etmişlerdir. Aynı şeyi kadim Hind ve Çin uygarlıklarında da görebiliyoruz. Oradaki şifacı din adamları da insanın yedi katlı doğası ile güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı temel alarak, bir renk bilim sistemi kurmuşlardır. 1670 yılında İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonra bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir beyaz perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra ile dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonra güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına devam ederek, renk bilimini, bir bilim dalı olarak ortaya koymuştur.

Newton’dan sonra Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve kimyagerler, bu proje üzerine eğilerek çalışmaları hızlandırmışlardır. Ancak günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Bugün dünyada birçok psikolog ve psikiyatr renkleri bir terapi aracı olarak kullanmaktadır. Dünyanın her tarafında bilinen bir atasözü vardır: “Güneş giren eve doktor girmez. “Işık, tabiatın bir ilacı ve en güzel tedavi aracıdır. Işığın, insanlar ve bitkiler üzerindeki fiziksel etkilerini hepimiz biliyoruz. Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur. Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür. Bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Bu olaya kısaca fotosentez diyoruz. İşte ışık ile hayat arasındaki bağlantı!. Işık eksik ve yetersiz olduğu zaman, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Anne sağlığında Doğumu Hızlandıran ve Genel uyarıcı Kızıl Renk , metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir.
Renklerle tedavi Biliyoruz ki evrende var olan her şey kendine özgü bir titreşime sahiptir. Renkler de bir ışık frekansının belli orandaki yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Elektromanyetik yelpazeye baktığımızda, yelpazedeki her rengin kendine özgü bir titreşime sahip olduğunu görürüz. Aynı şekilde, insan vücudundaki hücre, organ, kas ve kemik de belirli bir frekansla titreşir. Bu frekansın değişmesi, hastalığa sebep olur. Bu değişikliklerin birçok nedeni vardır ama bu nedenlerin en büyüğü içinde bulunduğumuz ruhsal durumlar ve negatif düşüncelerdir. (Streslerdir. )

Aslında Çandar? ın yukarıdaki bu anlatımı gökkuşağındaki her rengin, hem de farklı farklı renklerin birlikte bulunmasının güzelliğine / gerekliliğine parmak basmaktadır, Aynı bizim Galatasaray taraftarı olmamıza karşın; sarı-lacivertli Fenerbahçe? nin şampiyon olmasını kutlamaktan da haz aldığımız gibi. Çünkü tutkulu bir sarı-kırmızılı olmak, sarı-laciverte yada bordo-maviye veyahutta siyah-beyaza saygı göstermemizi hiç de engellemiyor engellememelidir. Hem sarı-lacivert olmasa, sarı-kırmızının da hiçbir önemi ve anlamı kalmaz. Ayni şekilde siyah-beyaz ve bordo maviler yoksa, sarı-kırmızının hiçbir değeri olmayacaktır. Kanımızca, tek bir renkten oluşan yalnızca iki ayrı takımın var olması, Bunun aksi ise, yani çok renkliliğin? , çok sesliliğin? olduğu devletler ise, demokratik ülkeler, özgür toplumlardır. Zaten haki? rengin yeşil? e hem de büyük harflerle yazılarak ete kemiğe büründürülmüş? bir Yeşil? e dönüşebileceğini de Türkiye örneklemesiyle, Susurluk kazası ve Hizbullah vahşetleri sonrasında da görmedik mi? . . Yada; vallahide billahi de hiç görmedik? , hiçbir şey görmedik? değil mi? . . Yani neyin görülüp görülmeyeceğinin bile; yasalarla, tüzüklerle, yönetmeliklerle, genelgelerle, yönergelerle, belirlendiği bir ülkede, elbette görülecek olan bir şeylerde hiçbir zaman görülmez görülemez aslında. Kanımızca böylesi şeyler yalnızca rüyalarda görülür ve böylesi rüyalara da kabus adı verilir. O kadar işte!. . Şimdi de ele aldığımız konuyu bir fıkra ile zenginleştirerek yola devam edelim. Sovyetler Birliğinin dışa böylesi açılmadığı ve bir bütün halinde olduğu dönemlerde, Sovyet yurttaşlarından bir tanesi Lenin? e geri zekalı? diye hakaret eder. Adamı apar topar mahkemeye çıkarırlar ve hakim adama 20 yıl hapis cezası verir. Mahkemenin 20 yıl hapis cezası verdiği kararının gerekçesinde ise şunlar yazılmaktadır? . verilen 20 yıl hapis cezasının 6 ayı devlet büyüklerine hakaretten, 19 yıl 6 ayı ise devlet sırlarını açığa vurmaktan? dır.

Renkleri anlatırken bile politize olmuş değerlendirmelerin içine dalmanın verdiği dayanılmaz zevkin ve aydınlanma(ma)nın oluşturduğu hafiflik içinde, yeniden makalenin merkez konusu olan renklere dönersek; yerküreyi çevreleyen dominant renklere göz gezdirmemizde yarar vardır. Ormanlar koyu yeşildir hep. Yeni yetişen otlar ve fidan ağaçlar ise açık yeşil. Gökyüzü ise uçsuz bucaksız bir şekilde açık mavi. Peki ya gece? . . Gök yüzündeki renklerle dans eden hareketliliği inceleyecek olursak, bulutlu açık mavilerin koyu maviye, koyu mavinin laciverte ve gündüzün en yakın olduğu an, gecenin en karanlık olduğu zamandır? anlatımıyla ifade edildiği şekliyle en siyaha ulaştığı anların bileşkesi. İşte bu en koyu siyahın olduğu an, aynı zamanda aydınlığın geldiği anın başlangıç noktasıdır da aslında.
Güneş ise sıcaklığını hissettirdiği oranda sarıdır, hem de alabildiğine sarı. Bu nedenle de geçiciliği anlatımındaki gibianlatımı ile ifade edildiği gibi. Her gün yenilenen bu sancılı doğum ile birlikte; karanlığı kovma ve zor olan bir şeyi başarma söz konusudur sanki. Güneşin doğuşu nasıl sancılı ise, batışı da aynı onun gibidir aslında. Hem de her gün iki kez yaşanılan anlamlı, bir sancıdır bu Güneş, Nemrut’a çıkan herkesi kendine gebe bırakıyordu. Var olduğundan beri doğmayı hiç aksatmayan güneşe artık bir güneş doğurmak da bizim boynumuzun borcu .

Nemrut, adı gibi zalimce uzaktır yerden. Ama bu 2150 metreye tırmandığınız zaman bu durum zulüm olmaktan çıkar, armağana dönüşür. Çünkü zirvede bir hazine seni bekler. Güneş her sabah hazineye bir altın taç ekler. Binlerce yıldır bu böyledir . İyi de bunlar kitap bilgisidir. Bilgiyi yaşamak gerekir. Amaç, güneşin doğuşuna ermekse, yola geceden çıkılır. Kahta’dan bir arabaya binilir, bir buçuk saat dağın karnında gidilir. Sonra inilir, bir yarım saat zirveye yürünür. Dağ karanlığı ile gece ayazı, yıldızları buğulu üzüm salkımlarına dönüştürür. Tırmandıkça susarsın. Susadıkça ağzına bir yıldız tanesi atarsın . Tabii karanlıktan korkanlar geride kalırlar. Dağın eteklerindeki kahvede havanın alacalanmasını beklerler. Onlar tırmanırken bastıkları yerleri görmek isteyeceklerdir. Gece kuşu olup zirveye uçmak isteyenlerse yollarına devam edeceklerdir. Karanlık onların bedenlerini yutsa da, ayak seslerine dokunmayacaktır. Ayak seslerinin milliyeti yoktur. Kaygan taşlar, ayakların

indeks: Color therapy, art Iherapy, alternative treatment, renk, zihin, beden, duygu, denge, canlılık,  Spor, fiziksel sağlığı, zihinsel sağlığı, ruhsal sağlığı, kızıl,

.

Ashiatsu Terapisi Ağrıları Hafifletir.

Hurma Cinsel Aktiviteyi Arttırır.

Yumurta Kas Geliştirir.

.

—–

loading…

—–




—–




—-

.

Bilgi kaynaklarımız:
www.enerjistmasor.com

www.bitkiveinsan.com

www.faydaliyasam.com

www.google.com

UYARI:
Sitemizde hastalikları teşhis tedavi etmek ile ilgili 1219 sayılı Tababet Kanunu’na göre sadece doktorların görevi olduğu bilinciyle, web sitesinde yer alan bilgiler sağlıklı ve yararlı yaşama hakkında bitkisel doğal tavsiye niteliğinde olup paylaşımlar ve konularımız tavsiye ettiğimiz ürünlerimiz ilaç değil, yaşama yararlı besin destek ürünleridir. Tedavi veya hekim tedavisi yerine geçmez. Paylaşılan metinlerde ve Kürlerin içerisinde geçen bitkilerin kullanımından önce, özellikle adı geçen bitkilere alerjiniz olup olmadığını doktorunuza kontrol ettirdikten sonra kullanmanız tavsiye olunur. Yaşama sağlıklı, afiyet içinde, yararlı yaşamanız dileklerimizle…

—–




—-

—–


—–


—–


—–


——


One thought on “Doğumu Hızlandıran Kızıl Renk Genel Uyarıcıdır – 6

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir